"Her şey gayet güzel..." göbeğimde ki steteskop çıplak tenimde üşümeye neden olsada bunun oğlum için gerekli olduğunu biliyordum."Kasılması oldu, böyle ani sancılar normal mi?" Konuşan Leo'ydu.
Uzandığım yatakta, içinde bulunduğum büyük yatak odasında Leonardonun doktorun hemen yanında durup tüm kontrol boyunca bizi dikkatle izliyor olması beni heyecanlandırıyordu.
Tüm kontrollere tek başıma gitmiştim, her zaman düşünmekten kendimi alıkoyamadığım bir şey varsa oda Leonardonun o an benimle olsa, nasıl bir ruh halinde olduğunu merak etmek.
Bunun cevabını alıyordum... hemde dakikalardır.
Çünkü dakikalardır hiç durmadan doktora üst süte sorular soruyor, tüm kontrol boyunca tatmin olmayıcı bir ifade takınıyordu."Heyecan veya stres yaşanması durumunda kasılmalar olacaktır, doğum yakında olduğu için, içerideki küçük şey artık bir birey olarak duyguları daha iyi hisseder ve reaksiyon gösterir." Asık suratlı doktorun yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken, göbeğimin üzerindeki soğuk demir hafifçe yer değiştirdi.
"Yinede bir kaç gün dinlenerek geçsin. Ne olur ne olmaz." Uyarısının ardından geri çekildi ve kulaklarındaki steteskopu siyah deri çantasının içine yerleştirdi.
Leonardo uzanıp beklenmedik bir hamle ile göbeğimi örttüğünde, salaş geceliği ona yardım ederek bacaklarımdan aşağıya indirdim.
'Neden yaptı ki bunu şimdi, ben zaten örtecektim... '
Nedeni ne olursa olsun benimle ilgilenmesini oldukça özlemişim.
Bakışlarındaki pırıltı çoktan solmuş, ilgili sesi acımasızlıkla yer değiştirmiş olmasına rağmen üstelik.
"Bir kaç vitamin vereceğim, ağrılar ve kramplar için yardımcı olacaktır." Çantasını kapatan adam ağırca oturduğu sandalyeden kalktı ve bedenini Leo'ya döndü.
"Yinede içiniz rahat etmeyecekse, hastaneye getirin bir ultrason çekelim. Ama ben derimki buna gerek yok."
"Hayır. Burada kalacak. Hastaneye falan gitmeyecek." Sıktığı dişleriyle öfkeli bakışlarını yüzüme çevirdi.
'Bakma öyle... lanet olsun öyle bakma..'
Kaçacağımı mı düşünüyorsun...
Senden kaçacağımı... o kadar aptalsın ki...Sızlayan genzimi ondan terse çevirdiğimde sessiz bir nefes çektim içime.
Doktorun belli belirsiz konuşmaları Leo'dan sessiz mırıltılar alırken ben uzandığım yatakta ikisine sırtımı döndüm.
Gözlerimden akan yaşlar yastığımı ıslatırken , ben bana aşkla bakan adamın yerine gelen bu güvensiz varlığa nasıl alışacağımı bilemiyorum...
Onu özlediğimi biliyorum...
Onu her anlamda özlüyorum... ama beni artık sevmediğini ve hiçte güvenmediğini bilerek nasıl dayanacağım olan bitene.Kendimi üzmemem gerekiyor fakat mani olamıyorum, kalbim bin parçaya ayrılıyor ve ben bir zamanlar gözlerime muhtaçlıkla bakan adamın sevgisini özlüyorum...
Şimdi Burada olan ama ruhu buz kesmiş o adamı özlüyorum...
"Shhh." Karnımda hissettiğim sızıyla sessizce kasıldığımda bacaklarımı karnıma doğru çekip ellerimi sızlayan göbeğime sardım.
"İyi misin?" Kulaklarımda dolanan tedirgin seslenişle, başımı omuzumun üzerinden geriye çevirdim.
Odada yalnızca Leonardo vardı. Doktor ne zaman gitmiş ve biz ne zamandır bir başımızayız bilmesemde onunla yalnız kalmak beni daha derin bir üzüntüye iteledi.
Yalnız kaldığımız her an yanıma sokulan, elleri tenimi saran sıcaklığı ruhumu okşayan adam öylece bir kaç adım uzağımda sadece tedirgin bir ifade ile beni süzüyordu.
Yanıma gelsin istiyorum...
Yatağa uzansın, kramplarımı sıcak elleriyle sakinleştirsin.
O dokunursa geçer çünkü, geçer biliyorum...
O severse yeniden beni her şey bambaşka olur."Flora iyi misin?!" Azarlayıcı sesiyle daldığım düşüncelerden bir kaç damla göz yaşıyla sıyrıldım.
"Sadece, biraz sancım var..." bakışlarım güzel yüzünde gezindi, yeni yaralarına rağmen güzelliğinden hiç bir şey kaybetmeyen güzel yüzünde...
Adımları bana doğru geldiğinde hissettiğim heyecanla nefesimi tuttum...
Yavaşça yatağın yanında çöktü ve ellerini usulca göbeğime doğru uzattı.Tuttuğum nefesi sertçe verdim dudaklarımdan dışarıya...
Bana dokunduğu ilk andı bu...
Büyük avuçları benim için kocaman sayılan göbeği yavaşça kaybetti avuçlarının arasında .Teninin sıcağı geceliğimden içeriye işlerken genzim deli gibi yanıyordu...
Aylar önceye sürüklenen zihnim beni ona veda ettiğim o güne götürdü...Eğer bilseydim... bilseydim daha sıkı sarılırdım, daha çok öper ve tüm zamanın içine hapsederdim bizi...
Ama bilmiyordum... senin suçsuz olduğunu, benim pişmanlıktan öleceğimi ve seni böyle çok özleyeceğimi bilmiyordum...
"Korkuttum mu seni ufaklık..." dudakları sıkıca kavradığı göbeğime doğru yaklaştığında sıcak nefes saten geceliği bir kurşun gibi delip tüm tenimde bir ürperti yarattı.
Fısıltılı sesiyle onun şu an oğluyla konuştuğunu ve beni umursamadığını biliyordum ama...
Ama onu öyle çok özledim ki, delireceğim...
Bana bir kez daha dokunup gözlerimin içine aynı aşkla bakması için çıldıracağım...Günlerce hayaline sarıldığım bu adam şimdi karnıma sardığı elleriyle beni kasıklarımda dolanan sıcak bir hülyaya muhtaç bıraktığından öyle habersizki...
"Ben senin babanım ufaklık, benden korkmana gerek yok..."
Şimdi dudakları göbeğimi sardığında bacaklarımın arasından yukarıya süzülen bir kasılma kalçamı istemsizce yatağa bastırmama sebep oluyor.
"Seni her şeyden koruyacağım... tüm hayatın boyunca burada olacağım söz veriyorum... üstelik sana hiç bir şeyden korkmamayıda yine ben öğreteceğim..."
Yüzünü yavaşça göbeğime yasladığında şu anda onu böyle çok arzulamak utanmama sebep oluyor fakat lanet hamilelik hormonları!
Bakışlarım usulca göbeğimin üzerine başını yaslayan adama döndüğünde onları bunca zaman böyle görmeyi ne çok hayal ettiğimi ben bilirim..
Şimdi uzanıp o kuzguni saçlarına parmaklarımı dolamamak için ne zor tutuyorum kendimi...
Tenine dokunmamak, kokusuna doymamak için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFENDİMİ ARARKEN / +21 (çizgi studioda devam ediyor)
Romance" lütfen! Flora, bana İsmimle seslenme." Uyarıcı sesiyle çenesinin gerildiğini hissedebiliyordum. "Ne dememi beklerdin? Adın bu değilmi." Hızla tezgahın üzerine zıpladım ve oturdum. Bacaklarım aşağıya sarkarken bakışları kısa şortta tutundu. "İsmim...