Bölüm 7/ İkisinin arasındaki fark

2.5K 54 1
                                    

Vücudum yaşadığım orgazmla titrerken, ben bedenimi saran kolların arasında kendimi uykuya teslim etmek üzereydim.

Bu kanepenin böyle dar olduğunu hiç düşünmezdim. Ama şimdi Leo arkamdan bana sarıldığında, neredeyse aşağıya düşecek gibi uca kadar gelmiştim.

Yinede belimi saran iri kol ve kolumda usulca gezinen iri parmaklarla kendimi güvende hissediyordum. Asla düşmeyeceğimin farkındaydım, Leonardonun buna asla izin vermeyeceğinin.

Sıcak nefesi siyah saçlarımın arasında gömülü yüzünden tenime yayılırken, içimi ürperten dokunuşlarıyla bana değerli bir hazineymişim gibi hissettiriyordu.

Sanki az önce sevişirken bir hayvana dönüşen o adam şimdi dünyanın en sokulgan ve ilgili adamı gibiydi.

"Nasıl hissediyorsun?" Çatallı sesi saçımın arasından kulağımın Üzerine yayıldığında, yüzümde sakin ve yorgun bir tebessüm oluştu.

"Gerçeği mi duymak istiyorsun?" Uykulu sesimle gözlerim kayarken bir fısıltı bıraktım odanın içine.

"Her zaman gerçeği duymak isterim Flora..."

Lanet sesi öyle muazzam ki, sadece konuşarak bile beni tekrar azdırabilir ve sıradan bir diyaloğu bir şiire çevirebilir.

"Yorgunum... sanırım yarın sabah ağrılı bir gün olacak benim için..." hafifçe kıpırdandım ve bedenime arkadan sarılan adamın çıplak vücuduna bastırdım kendimi.

"Bunun için üzgünüm, uzun zamandır bir kadına dokunmadım ve- bilirsin işte... yoğun bir patlama yaşadım..." kulağıma yumuşak bir öpücük bıraktığında, sessiz bir iç çekiş yayıldı dudaklarımdan.

"Benim için süre o kadar uzun değildi fakat- ilk kez böyle dolu bir tatmin yaşadığımı söylemem gerek..." duyduğu şey tatmin olmasına sebep olmuş olacak ki, boynuma sert bir öpücük bıraktı.

"Belkide bir efendi bulman gerekiyordur..." nefesi kasıklarımda bir hareketlilik oluşturdu.

"Mesela senin gibi mi?" Dedim kıkırtıyla.

"Belki... bilmiyorum. Benimle anlaşamayabilirsin..." yanlış mı anlıyorum yoksa sesi neredeyse üzgün bir tınıylamı duyuldu.

"Neden böyle düşünüyorsun? Bence gayet iyidiydik... yani aramızdaki uyum..." ne diyorum ben ya... sen efendiyle falan yapamazsınki flora kendine gel... tanıdığım en dikbaşlı insansın sen...

"Uyumumuz harikaydı... çünkü sen harikaydın. Seninle uyum yakalayamayacak bir erkek olduğunu sanmam... ama ben bir itaatkar aramıyorum.."

"Nasıl yani?" Şaşkınlıkla başımı omuzumun üzerinden arkaya çevirdim.

"Ben bir köle arıyorum... ikisinin arasındaki farkı biliyor musun?" Sesi oldukça ciddi gelirken alnım kırıştı ve bedenimi usulca ters çevirerek onunla yüz yüze geldim.

Loş odada, koridorun ışığı güzel çehresini aydınlatırken iri parmakları saçlarıma havalandı ve alnıma dökülen bir kaç teli yavaşça kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"İtaatkar ve köle farklı kavramlar... bir itaatkar kendi kararlarını veren ve belli sınırları olan bireydir, fakat köleler öyle değil." Gözleri yüzümde dolanıp bakışlarımda durdu.

"Köle kulağa biraz korkunç geliyor..." alayla gözlerimi devirdim. Alaya alıyordum fakat bu adamı ne kadar istediğimi içten içe daha iyi anlıyorum...

Bu sıcak kollar, bu ilgili bakışlar ve lanet koca erkeklik...

"Bakış açısı..." dedi, hayal kırıklığı dolu bir sesle.

"Bir kölem vardı, onun için her şeyi yaptım, oda benim için her şeyi yaptı... bütün gün yanımda, her zaman destekleyici bir tavırla gözümün içine bakar ve bana kendimi her daim iyi ve mutlu bir adam gibi hissettirirdi. Kurallarıma uyar, onun için seçtiğim şeyleri sorgulamadan yerine getirirdi..." bakışları uzaklara dalarken istemsizce bahsettiği kadını kıskanırken buldum kendimi. Sesindeki özlem sinirimi bozuyordu. Buna hakkım var mı? Onu kıskanmaya başlıyorum lanet olsun, ergen kızlar gibi ilk seksten sonra bağlanmayamı başlıyorum...

"Şimdi nerede?" Dedim hiç merak etmesemde, ilgisini yeniden kendime çekmek istediğimi biliyordum.

"Bu eski bir hikaye, sonuda pek mutlu bitmiyor. Sanırım kölelik içten gelen bir duygu, biri için köle olmaya çalışmak pek kalıcı bir çözüm olmuyor... o benim için öyle hissetmesede öyle davrandı ve sonunda kendi benliği ağır geldi. Hepsi bu... olan bu..." bakışları yüzümde dolandı ve güzel dudakları hafifçe aralandı.

"Sende itaatkar parıltısı var, en azından az önce sevişirken saf kan bir itaatkarla sevişiyor gibi hissetmemi sağladın... tamda bu yüzden sende bende fazlasıyla zevk aldık..."

Söylediği şey beni şakacı bir gülüşe itti. "Ben ve itaat, eski sevgilim hiç söz dinlemeyen bir çocuk olduğumdan yana yakınır dururdu. İtaat etmeyi sevmem, fıtratımda yok..."

"Benim söz ettiğim itaat , yataktaki Flora ile ilgili... günlük hayatında nasıl bir kadınsın bilmiyorum. Fakat yatakta bir itaatkarsın. İpleri erkeğine vermeye hazır olan uslu bir itaatkar..." dudakları kıvrıldı ve sinsi bir gülüşle uzanıp dudağıma bir öpücük bıraktı.

"Neden hakaret ediyormuşsun gibi hissettim kendimi.."

"Çünkü insanlar ön yargılıdır... sende öylesin. Dün kulüpte gözlerinde gördüğüm şeyde ön yargıydı. Ama onların içindeki itaatkarı görmem çok uzun sürmedi... yargılarına rağmen bastırdığın tarafınla sen beni bu gece ayağına kadar getirdin."

Sessiz bir gülüşle hafifçe boynuna doğru sokuldum ve baş döndürücü erkeksi kokusunu içime çektim.

"Ayağıma kadar geldin..." dedim sakin bir mırıltıyla.

"Bunu bana yaptıran ilk kadınsın..." sesi neredeyse duyulmayacak bir fısıltı ile çıktı.

"Bu çok iyi hissettirdi..." mıyışık sesim ve kısılan gözlerimle kendimi sıcak bedenin kolları arasında uykuya bıraktım...

"Beniyse korkutuyor ufaklık..." duyduğum son kelime buydu... sonrasında huzur beni kucakladı ve uyku bedenimi satın aldı...


❤️‍🔥❤️‍🔥


Bedenimde hissettiğim ağrıyla yavaşça kıpırdandım ve gözlerim güneşin çoktan doğduğu salonun içine açıldı.

Çıplak bedenimin üzerindeki pikeyi geri çektiğimde önüme saçılan saçları geri verdim ve yumuşak kanepede toparlandım.

Gözlerim bileklerime döndüğünde saatler önce bileklerimi saran kemerin yerinde şimdi kırmızı izler kalmıştı.

Bacaklarımın ağrısı ile bedenimin üzerinden tır geçmiş gibi hissediyordum.

Ayağa kalktığımda üzerimdeki pikeyi bedenime sardım ve adımlarımı yatak odasına doğru çevirdim.

Henüz telefonumun alarmı çalmamıştı ama ben kendi kendime uyanmayı başarmıştım.

Evin içinde sadece kendi ayak seslerim ve yalnızlığın sesi dolanırken, Leonardo'nun kalacağını düşünmüştüm.
Gece benimle ilgilenmiş ve sevişme sonrasında iyi hissetmem için elinden geleni yapmıştı. Duygusal olarak açtığı boşluğu yoğun ilgisi ile doldurmuştu. Şimdi o ilgiden böyle uzakta olmak ve ansızın çekip gitmiş olması kalbimi kırmıştı.

"Saçmalama Flora... sizin aranızda bir şey yok. Sadece bir kaçamaktı... bir kaçamak." Sesim titriyor ve beni sızlayan genzimle cezalandırıyordu.

Onun aradığı bir köleydi, bir köle. Tam teslimiyet istiyordu, üstelik sadece yatakta değil hayatın her alanında, ama ben bunu yapamazdım ki, yapamazdım işte...

Onu çok istesemde, dünkü sevişme sürekli zihnimde tekrar etsede yapamazdım.

EFENDİMİ ARARKEN / +21 (çizgi studioda devam ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin