Yasemin teyze kapıyı açtığında Sinan belimi tutarak beni içeri yönlendirmişti ve bu tabi ki annesinin dikkatini çekmişti. Kocaman bir gülümsemeyle bize bakarken teyzemin salonda olduğunu fark edip, hemen elinin altından kurtuldum.
Tabi ki teyzem görmüştü, Yasemin teyze ile aralarında ufak bir bakışma ve gülümseme yakaladım. Sinan koltuğa geçerken kolumdan beni de yanına çekip oturttu, dibindeydim resmen.
Elini yine belime koyduğunda gözlerimi büyüterek yüzüne baktım, sırıtıp göz kırptı bana. Dudaklarını yaladığında gözüm dudağına kaydı, annesine dönüp beni iyice kendine çekerek konuştuğu zaman yer yarılsın dedim. Hemen şimdi yarılıp beni yutsun.
"Annem, sultanım, damadını getirdim."
Yasemin teyze büyük bir gülümseme ile bana sımsıkı sarılınca refleksle kollarımı beline doladım. Anne kokuyordu, boğazıma bir yumru oturdu.
"Ayyy, Ayhan'ım çok sevindim inan ki. Biz de teyzenle onu konuşuyorduk, iyi anlaşıyorlar keşke olsa diye." Teyzeme baktığımda hafif bir gülümseme vardı yüzünde.
"Şefom, ahretlikten dünürlüğe geçtik vallahi." Teyzem bıyık altından gülüp kafasını salladı, beni utandırmak istemediği belliydi.
"Ben bir elimi yıkayayım, Sinan lavaboyu göstersene." Lavaboyu biliyordum, odası hariç her yeri de.
Banyoya girdiğim gibi kolundan onu da içeri çektim, kızaran suratımla yüzüne bakarken o sadece gülümsüyordu. Sinirle soludum, çakacaktım bir tane suratına.
"Sen niye böyle aptalca bir şey yapıyorsun be, manyak mısın?" Sesli bir şekilde güldü sözlerime.
"Yiğidim yok mu? Ayhan, güzelim, sen istedin ya... bak istediğin her şeyi anında yapan bir sevgilin oldu işte." Dalga geçer gibi konuşurken kafasına sertçe patlattım bir tane.
"Lan şakaydı o şaka, hep yaptığım gibi şakaydı." Beni duvara çevirip boynuma sokulduğunda bir an kalakaldım, kokusunu solumak bile sesimi kesiyordu.
"İkimiz de etkileniyoruz işte birbirimizden, neden çırpınıyorsun. Cesur cesur dikil karşıma, yiğidim de işte korkmadan, açık açık büyütelim sevgimizi." Yutkundum ve kafamı önümdeki omzuna yasladım.
Ondan gerçekten etkileniyordum, içim gidiyordu hatta ama bu kadar cesur olabilir miydim? Olmak istiyor muydum yada?
İstiyordum, onunla olmak, onu cesurca sevmek istiyordum....
Kafamı kaldırıp kararlı bir şekilde gözlerine baktım, sonra hafifçe gülümsedim. Gülüşüm onun dudaklarının da kıvrılmasına sebep olmuştu.
"Öyle mi yiğidim, fazla cesaret götümüze bıçak yedirmesin sonra?" Kaşlarını kaldırıp iyice sırıttı, çenemi tutup yüzüme yaklaşırken kalbim çıldırmış gibi atmaya başladı.
"Götü yiyen varsa buyursun denesin, ben yok diye biliyorum." Burnunu burnuma sürtüp geri çekildiğinde tuttuğum nefesimi yavaşça geri bıraktım.
"Nereden biliyorsun?" Yüzünün yaralı tarafına doğru kalkan dudağıyla oldukça çarpıcı görünmüştü gözüme.
"Ne olduğumu hiç saklamadım, kimse de tepki verecek cesareti bulamadı." Ağzım bir karış açılmıştı sözleriyle.
"Maşallah yiğidime, beton yetmez." Gülerek geri çekildi ve beni lavaboya çekti.
"Hadi elini yüzünü yıka da, oynaşıyoruz sanmasınlar." Ben onları unutmuştum yaaa...
"Bence çoktan öyle sandılar bile, yapacak bir şey yok artık." Sırtıma yaslanıp sarılırken boynuma doğru konuştu.
"Eee, o zaman azıcık oynaşalım da boşa gitmesin." Burnunu boynuma sürtünce onu kıçımla itip aradan sıyrıldım, hala gülüyordu.
"Oldu Sinan paşa, başka arzunuz?" Banyodan çıkmak üzereyken sözleriyle kıpkırmızı kesildim.
"Bir çok arzumuz var ama... sabır." Hızla salona girdiğimde iki meraklı yüz bana döndü, hafif gülümsemeleri birbirinin aynısıydı sanki.
"Yemeğe geçelim mi oğlum? Acıkmışsınızdır siz." Kafamı sallayıp utangaç bir şekilde teyzeme baktım ama o bana sakin bir tebessümle bakıyordu.
Hep birlikte masaya geçtiğimizde yine Sinan yanıma oturmuştu, elini de omzuma atmıştı. Yemek boyu sohbetlere zoraki katılmıştım ve tatlıya kadar kasılmış bir haldeydim.
"Ben bunu evlenince hep isterim vallaha." Sinan'ın sözüyle yediğim tatlı boğazıma kaçmıştı ve kısa süreli bir kalp krizi bile geçirmiş olabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimsiz
General FictionHerkese çektiren mahallenin piçi hapisten yeni çıkan ağır abiye kafayı taktığında sabrını sınamaktan çekinmiyordu.