Remzi dükkandan geldiği gibi onu kapıda karşıladım, her zaman böyle yapsam bile bugün farklıydı. Bugün kendimi hazırlamış ve en güzel kıyafetlerimi giymiştim, buna şaşıran adam öylece bana bakıyordu.
O hep şık giyiniyordu işe giderken ama ben genelde eşofman tişört adamıydım. Gri eşofman yasaklansa da, siyah ve koyu gri ile yola devam ediyordum.
"Girsene hayatım, yemekler soğuyacak." Çok birşey değildi, hazır mantı haşlamıştım ama olsun.
"Eline sağlık güzelim." Ellerini yıkamaya gitmeden alnımı ve yüzümü sakince öptü.
"Bugün özel bir gün mü? Unuttum mu yine?" Kafamı iki yana sallayıp güldüm.
"Yok, değil ama olacak." Bana garip garip bakıyordu.
"Mantı sarımsaksız...." gözleri büyürken hızla tabağını silip süpürdü, ben ona öylece bakıyordum sadece.
"Yavaş ye, boğulacaksın." Tabağını sıyırıp ayaklandı.
"Ben bir duş alayım, hemen geliyorum yavrum." Aceleci haline şok olmuştum.
Bende yemeğimi yiyip sofrayı topladım, tamam biz hep sarımsaklı yerdik ama bu kadarcık şeyden bunu anlamasını beklemiyordum doğrusu.
Odaya geçtiğimde üstündeki havluyla roll on sürüyordu, elleri heyecandan titriyordu. Onu kapıya yaslanıp bir süre izledim, çok fevri biri olsa da bu konularda ketumdu. Kapıya dönüp beni görünce yutkundu, sakince ona doğru yaklaştım.
"Bu kadar hevesli olduğunu bilseydim daha erken adım atardım sana. Sen hep kendini geri çekince, kafanda oturtamıyorsun sanmıştım." Bana inanamaz gibi bakınca kollarımı beline sarıp ıslak vücuduna sarıldım.
"Kafamda kaç milyon kez seninle olduğumu bilseydin ilk günden koynuma atlardın." Gülerek boynunu öptüm, kalp atışlarını duyabiliyordum.
"Yavrum, bir şey falan lazım mı? Canın yanmasın...." benim altta olacağıma kesin gözüyle bakmasına güldüm, verdiğim kadar alacaktım.
"Herşeyi hazırladım ben, merak etme. Krem, jel hepsini aldım." Sırıtarak beni duvarla arasına aldı, elleri kalçalarımı bulurken kulağıma eğildi.
"Bayağı hevesliymişsin bakıyorum da..." kafamla onaylayıp kulağına dilimle ıslak bir kaç vuruş yaptım.
"Oldukça hevesliyim hayatım, seninle olmak için deliriyorum." Hmmlayıp beni duvara daha çok itti ve dudaklarıma kapandı.
Beni vücudu ve duvar arasında eziyordu, bundan aldığım zevk deli edecekti beni şimdiden. Onun vücuduna sürtünmeye başladım, kendimi ona itiyordum ihtiyaçla.
Birden çevrildim ve yüzüm yatakla buluştu, neye uğradığımı şaşırmıştım. Kalçama oturan Remzi sert bir sesle konuşunca yutkundum.
"Sevgilin seni bir güzel genişletip, kendi ebatlarına uyman için zorlayacak. Sen mutluluktan ağlayana kadar da durmayacağım, hazırlamak için tercih ettiğin bir şey var mı? Yoksa hayallerimdeki gibi mi devam edeyim?" Nefesim kesilirken onu kendime çektim.
"Nasıl hayal ettiysen öyle devam et sevgilim, sadece seni hissetmek istiyorum bir an önce..." hmmlayarak bacaklarımın arasına girdi, eğilip aletimi yaladığında yüksek sesle inledim.
Bir kaç kez yalayıp toplarıma yöneldi, oradan da deliğime... bu hissin bir tarifi yoktu kesinlikle. Tüm vücudumdaki sinir uçları alarma geçmiş gibiydi, zevkten kasılıp gevşiyordu deliğim. Dilini de içime itip duruyordu, dilini bile hissetmek beni mahvetmişken içime girerse zevkten delirebilirdim.
Parmağını itip diliyle ıslatırken yutkunup kendimi hislerime bıraktım, içimi keşfeden parmakla ağzım zevkle aralandı. Yetmiyordu... daha fazlasına ihtiyacım vardı.
"İkinciyi de soksana..." derin bir nefes sesinden sonra ikinci parmağı da itti içime. Şimdi harikaydı, beni genişlettikçe daha fazlasını istiyordum.
Ben onu istiyordum...
"Hazırım... senin için hazırım hayatım." Aralık ağzı, koyulaşmış gözleriyle bana sokuldu. Dudaklarıma kapanırken yavaşça içime kayıyordu, acıdan dudaklarına saldırmıştım.
"Yavaş... dur... biraz dur... lütfen..." olduğu gibi durunca kısa kısa nefeslerle sakinleşmeye çalıştım.
"Acıyor mu, çıkayım mı yavrum?" Terler alnından gözlerine ve burnuna akarken sıkılmış dişleriyle bana bakıyordu dikkatle.
"Çıkma, sadece yavaş ol. Kalın olduğu için biraz yanıyor." Kafasını sallayıp kendini hafifçe geri çekip tekrar içime girdi, ama daha derine girmişti.
"Tamam, tamam, hareket et. Çok iyi..." nefesim teklerken bacaklarımı beline sardı ve hızlı hareketlerle girip çıkmaya başladı.
"İsmimi söylesene, yavrum, hadi adımla inle." Temposu beni gittikçe sona yaklaştırırken isteğini yerine getirdim.
"Ahhh, Remzi... Remzi daha sert, hadi... ahhh, Remzi'm, aşkım..." odada tenimizin sesi ve benim sesim yankılanırken içime boşalıp üstüme yığıldı. Ben gelememiştim, onu üstümden atınca hafifçe gülümsedi zevk mahmuru olarak.
"Sıra bende..." yüzüstü yatan sevgilimi hızla domalttım ve jeli kalçasının arasına boca ettim.
Gözleri açılıp bana korkuyla bakarken konuşamıyordu, teslimiyeti hoşuma gitsede içini rahatlatmak için dudaklarına kapandım. Öpüşümle gevşerken parmağımı içine ittim, dudağımı sertçe ısırmıştı tek parmakta bile. Onu daha derin öpüp ikinci parmağımı da ekledim, bu sefer sakin karşıladı.
İyice genişleyip rahatlayınca yavaşça içine girdim, ağzı kocaman açılmış ve öylece yastığa bakıyordu. Eğilip omuzlarını öptüm sulu sulu, boynunu öpüp emerken gevşemesiyle biraz daha kaydım içine.
Dibini bulana kadar devam ettim, sonunda kalçasına dayanınca derin bir nefes aldım. Sıkıydı, yumruktan bile sıkıydı.
"Ne bekliyorsun?" Nefes nefese sesiyle gözlerine baktım, parlıyordu gözleri.
"İyi misin?" Suratı garip bir gülüşle çarpıldı, gözleri doluyordu.
"Hareket edersen iyi olacağım sevgilim, hadi, içimi doldur. Beni tamamen al..." kalbim durmuştu galiba...
"Remzi'm, herşeyim, aşkım..." yavaş başlayan tempom hızlanırken sadece inliyordu.
"Daha... daha hızlı, geleceğim." Hızlandıkça sona yaklaşıyordum, Remzi büyük bir inlemeyle yatağa akarken sıkılan kaslarıyla dayanamayıp içine boşaldım.
"Ahhh, aşkımm..." yanına devrilirken elini boynuma, nabız noktama atmıştı.
"Sanki nabzımız bile aynı atıyor..." gülüp elini öptüm.
"Kalbimiz birbirinin eşi de ondan sevgilim, sen benim diğer yarımsın..." elimi tutup öpünce gülümsedim.
"Sen de benim diğer yarımsın, aşkım ve kalbimin sahibisin." Dudaklarımız minicik bir öpücük için kısacık bir süreliğine birleşip ayrıldı.
O kısacık zamanda bile kalbimiz teklemişti ve biz mutlulukla birbirimize sokulmuştuk....
Hayatımızın geri kalanında gerçekten de sadece birbirimize ait kaldık, geri kalan herkes kapının dışındaydı. Hep de öyle kalacaklardı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimsiz
Ficção GeralHerkese çektiren mahallenin piçi hapisten yeni çıkan ağır abiye kafayı taktığında sabrını sınamaktan çekinmiyordu.