31. bölüm

3.1K 262 15
                                    

Elimdeki tatlı tabağını annemizin ve teyzemin önüne koydum, Sinan hala aptal bir sırıtışla bana bakıyordu. Dün doktora gittiğimizden beri bu sırıtış bir an olsun silinmemişti yüzünden.

"Ayyy, oğlum ne zahmet ettin. Ellerine sağlık annem, eminim yine çok güzel olmuştur." Ayhan canı istediği için yapmıştı ve nasıl olsa geliyoruz diye onlara da getirmiştim tatlıdan.

"Tatlı yiyip tatlı konuşalım diye getirdim." İki tinton bana merakla bakınca elini eşofmanımın cebine attım ve ultrason fotoğrafını gösterdim.

Annemiz hemen duygusal bir ifadeye bürünüp gözyaşlarını hazırlamıştı bile, teyzem ise hüzünlü bir gülümsemeye sahipti. Kardeşinin, can parçasının bu günü görmesini istediğini düşündüğünü tahmin etmem zor değildi.

Bende isterdim annemin bu mutlu haberi verirken yanımda olmasını ama kader böyleymiş sonuçta. Teyzemin eline uzanıp sımsıkı tuttum, onun da gözleri doluyordu yavaştan.

"Sinan, sen niye sırıtıyorsun oğlum pişmiş kelle gibi?" Annemiz kocama dönüp sorduğunda gülümsemesi büyüdü.

"Üçüzler, anne, üç evladım olacak." Mutlu bir kahkaha attığında annemiz hayretle bana döndü ve elimdeki ultrason kağıdını hızla alıp yüzüne yaklaştırdı.

"Ayyy, ciddi misiniz, Şefommm, duydun mu? Üçüz diyorlar kızzz..." teyzem de şokla bana bakarken alt dudağımı ağzıma çekip gülüşümü engellemeye çalıştım.

"Ayy, bu salak oğlum bu yüzden mi böyle sırıtıp duruyor?" Kötü kötü gülerek Sinan'a baktım, piç Ayhan olma vakti gelmişti.

"Bayıldı bile duyunca, yerlerden topladı doktor kocamı." Annemiz gülerek ona bakıyordu şimdi.

"Bak fotoğrafını ve videosunu bile çektim, büyüyünce çocuklarıma da izletmeliyim bunu." Biz kahkahalarla gülerken Sinan öylece oturuyordu, umarım bir iki güne normale dönerdi yoksa işimiz vardı bu haliyle.

Dönmedi....

Yemeğe davet ettiğimiz arkadaşları bile onun bu garip haline hayretle bakıyorlardı. Remzi abi Sinan'ı kolunun altına alıp iyi olup olmadığını sorduğunda Sinan bu sefer büyük ve mutlu bir gülümseme kondurdu yüzüne ve ayağa kalktı.

"Baba oluyotum laaaannnnn....." gür sesiyle bağırdığında herkes sus pus olmuştu.

"Hayırlı olsun birader de, ne diye hayvan gibi böğürüyon? İçime sıçtım korkudan." Reşat damağını kaldırıp konuştuğunda ona kaçamak bir bakış atan Remzi abinin gülümsemesini fark ettim.

"Üçüz, üçüz oĝlum. Üç tane lan, aha burada." Elini karnıma koyduğunda herkes karnıma bakmıştı.

"Oha lan, nasıl üçüz? Ciddi misin?" Remzi abi ayağa kalkıp Sinan'a sarılınca erkeksi bir kucaklamayla sırtını patpatladı.

"Lan valla, siyah beyaz ekranda gördük. Üç tane bebek, böyle minicikler daha." Eliyle ufacık bir şeyi gösterir gibi bir hareket yaptı, herkes hevesine gülüyordu.

Reşat gelip elini omzuma atınca gülümsedim, benimle konuşsa da gözleri Remzi abideydi.

"Çok sevindim gül oğlan, sağlıkla gelsin evlatlarınız." Sırıtıp konuşan kocama bakarak Reşat ile konuştum bende.

"Siz de olacaksınız, inanıyorum ben." Burnundan bir sesle gülüp başını iki yana salladı.

"Bizim olurumuz yok diyorum, anla artık. Burda olduğumu bilerek burada kalması bile mucize, bir ara gördüğü yerde yolunu değiştiriyordu. Yüzüne hasret kalmıştım, bunların tek sebebi de onu sevdiğimi söylemem."

Dönüp yüzüne baktığımda buruk ifadesini gördüm, bariz bir aşkta vardı. İfadesi acılı bir ifadeye dönünce gözlerimi tekrar Sinan'a diktim. Remzi abiyle hevesle bebekler hakkında konuşuyordu.

"O zaman ben sana yardım etmiyordum ama, şimdi ben varım." Sessizce başını iki yana sallayıp ayaklandı, kapıya doğru giderken bana hafifçe gülümsemişti.

Remzi abi bir süre kapıya baksa da Sinan'ı gösterdiği ultrason kağıdına döndü gözleri. Arada hala kaçamak bakışlar atıyordu kapıya, bence bu işin oluru vardı ve olacaktı da.

Remzi abinin biraz kalıplarının dışına çıkması gerekiyordu sadece, bence buna hazır olduğunda yapacaktı da.

SevimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin