13. bölüm

4.5K 318 8
                                    

Duşumu alıp iki lokma yerken bile rahat bırakmayan adama oflayıp evden çıktık. Bana bakıp bakıp sırıtıyordu, o kadar ısrar sonucu geldiğimiz yer bir giyim mağazasıydı. Ama kapalıydı, Sinan arkaya yürüyüp arka kapıyı açtı ve beni içeri soktu.

"Kapalı lan burası, bak hırsız diye tutuklanmayalım sonra. Hapse girmek için çok güzelim." Bana gülerek yüzüme dikkatle baktı.

"Evet, öylesin. Ama merak etme burası Remzi'nin dükkanı, o kapıyı açık bıraktı. İki saat içinde ne denemek istersen deneyebilirsin, kameraları da kapattı." Ona büyüyen gözlerle bakınca yine dudağını ısırdı.

"Bakma şöyle güzelim, öpesim geliyor." Ben sırıtınca bana doğru gelmeye başladı, yüzünü yüzüme eğdiğinde beklentiyle ürperdim.

Burnunu burnuma sürtüp doğruldu ve askılara bakmaya başladı. Bir kaç kıyafet beğenip koluna attığında, ben de başka tarafta duran askılara yöneldim.

Beyaz bir etek görmüştüm, pileleri ile harika duruyordu. Çaktırmadan elimde tuttuklarımın arasına soktum, pembe bir tişört de almıştım. İkisini giyip karşısına çıktığımda ne yapacaktı merak ediyordum.

İkimizin de elleri kolları dolu dolu halde kabinin önüne geldik. Bende en fazla yedi yada sekiz askı varken, Sinan maşallah yirmiden fazla askı tutuyordu elinde.

"Öyle olmaz yiğidim ya, tüm askılığı çekseydin buraya. İki saatin hepsinde giyinip soyunmam gereksin." Gülerek askıları kabindeki pufun üstüne atıp geri çekildi.

"Dene hadi, merak ediyorum." Kabine girip denemeye başladım, birkaç kombin sonunda pembe tişört ve beyaz eteği de giyinip dışarı çıktım.

" Kabine girip denemeye başladım, birkaç kombin sonunda pembe tişört ve beyaz eteği de giyinip dışarı çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bana resmen ağzının suları akarak bakıyordu, buz mavisi gözlerini büyüyen göz bebekleri laciverte boyamıştı. Ayağa kalkıp üstüme doğru bir adım attığında etrafımda bir tur dönüp ona daha çok manzara sundum.

Ağzı aralanmış ve nefesi sıklaşmıştı. Gözleri bacaklarımda gezinirken yutkunuşunun sesi sanki boş mağazada yankılanmış gibi gelmişti. Dağ gibi adam önümde diz çöktüğünde, heyecan yapmış ve bir adım geri gitmiştim.

Elini uzatıp tersiyle bacağımı aşağıdan yukarı okşaması ise tüylerimi ürpertmişti. Bacağıma dokunan sıcak parmakları aklımı bulandırırken, nefesini diz kapağımda hissettim. Sakalsız ve yara izli yanağını dizime sürtüp dudaklarını bastırdı.

Anın erotik romantik yapısı benim derin nefes sesimle sekteye uğrarken, koyulaşan gözleri gözlerime çevrildi. Baygın gibi bakıyordu, sanki sarhoş gibiydi.

"Sen nasıl bir şeysin böyle, delirmeme sebep olacaksın." Dudaklarını uyluklarımda hissettiğimde kadınlığım resmen ıslanmaya başladı.

Başımı yukarı kaldırmış, dudaklarımı inlememek için ısırmıştım. Ayağımı yere dayadığı dizinin üstüne koyup bacağımın iç kısmına ıslak bir öpücük daha kondurdu.

"Sinan, dur, dur lütfen." Ayağımı nazikçe yere bastırıp ayağa kalktı ve beni kollarına alıp deli gibi atan kalbine bastırdı.

Kollarım refleksle belini sararken derin nefes çekişi kulaklarımı doldurdu. Saçlarımın kokusunu içine çekip beni kendinden ayırdı ve geri kabine yolladı.

"Çıkar şunları, kendimi zor tutuyorum."

Titrek hareketlerle soyunup kendi kıyafetlerimi giyindim, kabinden çıktığımda Sinan bir çok kıyafeti poşetliyordu. Son olarak etek ve pembe tişörtü poşete atmadan önce etiketlerini koparttı.

"Bunları ne yapacağım ben, çok bunlar Sinan." Bana gülerek göz kırptı.

"Çeyiz bunlar, çeyiz. Sen ne anlarsın." Gülerek etiketleri bir çekmeceye koyup kapattı ve elini poşetlerle doldurdu.

Birlikte eve ilerlerken hala 'çeyiz' kelimesi kulaklarımda yankılanıyordu. Bu adam evlilik konusunda ciddi miydi, şaka yapar gibi bir hali de yoktu.

Eve girmemi izleyip poşetlerle kendi evine gitti, bana vereceğini düşünmüş ve hayal kırıklığına uğramıştım. Belki de evlenince giymem için almıştı, bilmiyorum ama bu evlilik fikri her dakika aklıma daha çok yatıyordu.

Ben Sinan'a günden güne kapılıp, alışıyordum. Bundan mutlu olan tarafımı ise anlamak için çabalamaktan vazgeçmiştim. Yokuş aşağı yuvarlanır gibi paldır küldür giden bir ilişkiye uyum sağlamaya çalışıyordum.

SevimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin