Sevimsiz

24. bölüm

Ani bir hamleyle beni yatakta sırtüstü yatıran Sinan beni açlıkla izliyordu. Kalkık aletim, yarım limon kadar minik göğüslerim ve sırılsıklam olduğuna emin olduğum kadınlık organım gözleri önündeydi.

Dudaklarını yalayıp üstümde yükselirken dudaklarıma kapandı, oradan boynuma ilerleyen öpücükleri karnıma kramplar girmesine neden oluyordu. Boynumdan aşağıya indikçe nefesim daha da sıklaşıyordu.

Sağ göğsümü ağzına aldığında sırtım yataktan yükseldi. Tatlı bir haz tüm vücuduma yayılırken yüksek sesle inledim, sanki bu ses onu daha da coşturmuş gibi emişleri sertleşti.

Göğüslerimden aşağıya inerken ıslak dudakları yüzünden inliyordum, minik aletime geldiğinde yutkunup sığ bir nefes aldım. Nefesi minik sertliği okşarken dudaklarını üstünde hissettim. Dili ve dudakları ile yalayıp uyardığı minik aletim yüzünden nefesim kesilmişti.

Onu bırakıp daha aşağıya indiğinde beni mahveden o ıslaklığı yalayıp emmeye başladı. Dilini içime ittikçe daha da ıslanıyordum, dudakları ve dili ile beni sona ulaştırdıktan sonra geri çekildi.

"Sakin ol tamam mı aşkım, yavaşça gireceğim." Kafamı salladım sadece.

İçime kayan, daha doğrusu sığmaya çalışan sertlik yüzünden terlemeye başlamıştım. Bir anda içimde bir şeyin yırtıldığını hissetmemle çığlığı patlattım. Sinan hemen durdu.

"Güzelim, aşkım, çok mu kötü acıdı? Dur bir bakayım..." eğilip bacak arama bakınca utanıp kapatmaya çalıştım.

"Tamam, bakma. Geçti, bir an bir şey yırtıldı gibi geldi." Yandan bir mendil alıp bacak aramda gezdirdi sakince.

"Güzelim, bekaretin bozuldu... ama çok acıdıysa devam etmeyelim." Ahhh, ben bekaret olayını unutmuştum.

"Devam edelim, bu gece birlikte olduğumuz ilk gece olsun istiyorum." Kafasını sallayıp dudaklarıma kapandı, vücudum ona hemen tepki verip zevkle kasılırken kendimi ona sürttüm.

Islak kadınlığıma kayarak girdiğinde bu sefer öyle bir acı olmamıştı, sadece çok gergin hissediyordum. Hafifçe çıkıp geri ittiğinde daha derine girdi ve aldığım zevkle daha da ıslandım. Sinan gür sesiyle inlerken benim de sesim yükselmeye başladı.

"Ahhh, Sinan, Sinan" içimdeki hızlı hareketine son vermeden dudaklarıma kapandığında tüm vücudumu saran titremeye engel olamıyordum. Dudaklarını sertçe emip ani bir şekilde rahatlarken kasılan vücudum yavaşça gevşedi.

Sinan dudaklarımdan kopup kafasını yukarı kaldırdı ve büyük bir inlemeyle içime geldi. Kalp atışlarım sakinleşmeden beni kendine çekip sımsıkı sarıldığında kafamı boynuna gömdüm.

"Ayhan, galiba öldüm ben. Yoksa bu zevk gerçek olamaz, kalbim durmak üzere..." pelteye dönen kolumu kaldırıp kaslı gövdesine sarıldım.

"O zaman birlikte öldük galiba, kollarımı oynatabilecek halim bile yok."
Kısık sesli gülüşü içimde bir hoşluk yaratmıştı.

"İçinden çıkmak istemiyorum." Kesik bir nefes aldım, bu sözleri biraz utanmama sebep olmuştu.

"Banyo... banyo yapmamız lazım." Boynumu sert sert öpüp homurdandı, huylanıyordum.

"Güzelim, utanmak yok artık. Hayat eşiyiz biz birbirimize, her şey birlikte bundan sonra." Dudağımı ısırıp tavana baktım, anne ve babam gibi olmak istiyordum.

"Ama daha çok yeniyiz, biraz alışana kadar normal değil mi utanmam?" Çıplak omzuma bir öpücük kondurup kafasını bana çevirdi.

"Senin utanmanı yerim ben, güzel eşim benim. Rabbimin en güzel emaneti..." hafifçe dolan gözlerimle gülümserken yanaşıp yanağımı da öptü.

"Sinan, yarın mezarlığa gidelim mi? Anneme seni göstermek istiyorum." Artık onun da gözleri dolmuştu, kafasını sallayıp onayladı.

"Babama da gidelim, ilçede mezarı. Biraz uzak ama gideriz arabayla değil mi?" Kafamla onaylayıp elimi yanağına attım.

Yara izini usul usul seviyordum, onu ilk gördüğüm an asla bu hale gelebileceğimiz aklıma gelmezdi. Onu anneme şikayet edişimi hatırlayıp güldüm.

Koynumda sızmak üzere olan adama bakmaya doyamayan bir hale gelmiş, onu koynuma sokarak sevmeyi ne kadar sevdiğimi fark etmiştim. Kokusu tenime işleyecek kadar yakın olmak istiyordum ona, kocam olduğunu herkes bilsin istiyordum.

Benim sevgi dolu kocamdı bu adam, ömrümün sonuna kadar da öyle kalmasını istiyordum...