33. bölüm

2K 201 18
                                    

Reşat gidince Remzi abiye yaklaştım, hala ara ara kapıya bakıyordu. Yanına sokulup sinsice sırıttım, koluna hafifçe dokunduğumda bana döndü hafifçe sıçrayarak.

"Reşat bu aralar durgun gibi, birini seviyormuş ama artık vazgeçmek istiyormuş. Öyle dedi, bence de acı veren şeyler unutulmalı. Değil mi Remzi abi?"

Gözleri bir ara boşluğa düşer gibi oldu, sonra hafifçe ve belli belirsiz baş salladı. Sağ eli yumruk olmasa inanacaktım ona ama, unutulmak istiyor gibi değildi. Kolunu tutup mutfağa çektim, biraz dürtmek iyi olabilirdi.

"Neden korkuyorsun? Sevilip sevmek kadar güzel bir şey yok dünyada, cesur ol biraz. Belli ki var bir şeyler sende de." Bana bakıp yutkundu.

"Bizim olay aynı değil oğlum, ilk onu çok kırdım. Yıkıldı, izledim, öldüm hergün. Başkalarıyla olmaya çalıştım, içimdeki herşeyi öldürdüm. Olmadı, kimseyle olamadım ama onunla da olamazdım." Kafamı iki yana salladım.

"Hala vakit varken sev, cesur ol. Bak ilk başta Sinan beni çok ama çok üzdü, bir de şimdi ki halimize bak. Hiçbir zaman çok geç değildir, geçmişi bırak. Bırak ki mutlu olabilin." Gözlerinde oluşan hafif parlamayla burnunu çekip yere baktı uzun uzun.

"Öyle mi dersin Ayhan kardeş?" Sırıtıp koluna sertçe patlattım.

"Amma naza çektin be kendini, koskoca adamsın bir de... git kap mis gibi adamı. Yoksa başkası kapar, uzaktan izlersin." Tek kaşı kalkınca alt dudağını ısırıp kafasını sallayışına bakarken midem bulandı bir an.

"Öğğğ, ayy, kusucam galiba. Bu çocuklar babası gibi odun olacak galiba, baksana romantik muhabbetlerden midem bile bulandı." Koşarak kendimi lavaboya attım ve tüm yediklerimi nahoş bir şekilde çıkarttım.

"Aşkım, iyi misin?" Dişlerimi fırçalarken içeri dalan Sinan'a göz devirdim.

"Hamileyim hayatım, hasta değilim. Kustum sadece, bir şeyim yok. Merak etme sen." Yüzü 'hamileyim' lafımla yine gülümserken beni sıkıca alnımdan öptü.

"Kurban olduğum, kötü hissediyorsan yollayayım bizimkileri. Gerçi Remo kaçıp gitti anlamadım nedenini." Sırıtıp dudağına uzanıp sertçe öptüm.

"Bir doz Ayhan dürtmesi verip Reşat'ın peşine yolladım. Olacak onlar, inanıyorum ben. İkisi de birbirini seviyor ama senin arkadaşın öküz biraz, üzmüş adamı boş yere." Sinan derin bir iç çekip sarıldı bana.

"O iş öyle değil be gülüm, Reşat kadar o da yandı ama içten içe. Babası Reşat'ı duysa alnından vururdu, öyle homofobik bir dallamaydı. Beni duyulduğumda Remzi'nin bir sokak yanına sokmamıştı, korkuyordu haliyle. Reşat zarar görse, Remzi baba katili olurdu. Biliyorsundur, geçen yıl vefat etti herif. Bu sefer de geç kaldığını düşünüp yanaşmadı sevdiğine...."

İçimden 'ohaaa hikayeye bak' derken, dışımdan 'geç olsun, güç olmasın aşkım' demiştim. Kollarımı kocamın beline dolayıp kokusunu içime çektim ve ayrıldım kollarından.

"Hadi milletin yanına gidelim, ayıp oluyor." Başıyla onaylayıp sırıttı.

"Önce biraz öpeyim mis kokundan." Boynuma dalan dudaklarıyla kıkırdadım, koklaya koklaya öpüyordu.

"Sinan yeter, aaaa kızaracak şimdi. Anlayacaklar." Omuz silkip bir kaç kez daha öptü.

"Nikahlı kocamsın, anlarlarsa anlasın şerefsizler. Sikerim hepsinin ağzını." Elimi ağzına vurup uyardım, böyle küfürleri sevmiyordum.

"Bak, söyleme şunları. Sinir oluyorum sana böyle küfredince, öpme tamam." Elimi ağzına kapatıp banyodan dışarı attım onu, tam o sırada Sedat abi görmüştü.

"Siz oynaşın kardeşim, ben çayları servis ederim. Sorun değil." Sinan gülerek ensesine tokadı yapıştırınca adam hafif bir küfür etti.

"Salak herif, eşim hamile. Kusuyor bebeğim ara ara, ne oynaşı." Adam bir bana bir karnıma bakıp bir 'heee' diyince gülesim gelmişti.

"Orası öyle de, sen böyle çıkınca.... ne bileyim." Eliyle Sinan'ın önünü işaret etmişti.

"Off, of Sinan yaaa..." elimi kapattığım yüzüm kızarmıştı, iki öpücüğe de kaldırmazsın be adam....

SevimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin