34. bölüm

1.8K 187 16
                                    

REŞAT'IN AĞZINDAN

Remzi bana, babasının ona yaptığı ve söylediği şeyleri anlatırken put gibi durmuş onu dinliyordum. Homofobik olduğunu biliyordum babasının, ama kendi oğlunun zihnini böylesine zehirlemeye çalıştığını bilmiyordum.

Benimle ilgili kaç kez tehdit etmiş, kaç kez dövmüş. Fark edilmemesi için giysilerin altında kalan kısımlara vuruyormuş, hatta bir kez bizi normal bir şekilde sarılmış gördüğü için kemerle dövmüş Remzi'mi...

Gözlerim dolarken elimi tutup sımsıkı sardı, gözleri ışıl ışıldı yıllar sonra ilk kez. Ona aşık olmama, ona kapılmama neden olan ışıltıların benim yüzümden gözlerinde can bulduğunu bilmek beni mutluluktan ağlayacak hale getiriyordu.

"Sanki ilk kez birbirimize açılıyor gibi yaşayalım bundan sonra güzelim, geçmişi süpürelim aklımızdan. Olur mu?" Hevesle başımı salladım, aklımda tek bir soru vardı.

"Madem beni seviyordun onca yıl, kadınlar...." yutkunup başını önüne eğdi.

"Yemin ederim dokunmadım hiç birine, kimseyle olmadım. El ele, sarılarak babamın gözüne soktum ama dudaklarımı bile sevdiğimden başkasına dokundurmadım." Rahat bir nefes aldım, onca acı bir acımasız yüzündendi yani.

Bir adam ikimize de bu acıyı reva görmüştü, beni bile öldürmekle tehdit ettiğini söylerken gözleri doluyordu koca adamın. Elini sıkıp güç verdim, ikimizde minik gülümsemelerle yere bakıyorduk.

"Sevindim, çok sevindim hatta." Dönüp bir kez daha dudaklarıma yöneldiğinde onu yarı yolda karşıladım, sakin bir öpücüktü.

"Reşat, bu gece bana gelsene." Gözlerim büyüdü, heyecandan nefesim kesilmişti.

"Yani... olmaz öyle hemen..." kesik kesik konuşmama güldü.

"Öyle değil, seninle uyumak istiyorum. Ayrı kalmadık mı yeterince, bir dakika daha ayrı kalmaya tahammülüm yok artık benim." Yutkunup başımı yere eğdim, bende ne düşünüyordum.

"Olur, gelirim o zaman." Elimi sıkıp beni göğsüne çekti, kalp atışları güçlü ve hızlıydı.

Rahat bir şekilde kokusunu içime çekerken telefonu çaldı, 'Aynur' yazıyordu. Çatılan kaşlarıyla ekrana bakıp açtı, merakla dinliyordum.

"Alo, Remzi abi... neredesin? Teyzem fenalaştı yine, bir gelsen de hastaneye götürsek?" Kızın sorar tonuna karşı sinirli bir nefes alıp verdi.

"Ben biliyorum onun o fenalaşmalarını, sana da söylüyorum Aynur, olmayacak öyle birşey. Evlenecek başka birini bul kızım, benim sevdiğim var biliyorsun ki..." karşıdan bir süre ses gelmese de kapatmayıp bekledi.

"Remzi... olacak, olmak zorunda. Biz seninle evleneceğiz, bunu kabul et artık. Bütün büyükler bunu istiyor." Remzi sinirle gülüp telefonu diğer kulağına koydu.

"Bak kızım, sevdiğim koynumda şuan benim. Erkek seviyorum hemde, sen o yüzden olamazsın, anladın mı?" Kız hayret dolu bir sesle 'yalancı, yalan' diye bağırırken telefonu kapatıp ağacın dibine koydu.

"Hadi gidelim yavrum." Ayaklanıp beni de kaldırırken yutkundum.

"Remzi, keşke söylemeseydin. Ya yengenler herkese yayarsa?" Aynur yengesinin kardeşinin kızıydı.

"Yaysınlar yavrum, kimseden bir korkum kalmadı artık. Seni kollarıma alıp, nefesini nefesime kattım ya ölsem gam yemem." Dolan gözlerimi gözlerine diktim.

"Daha uzun uzun vakit bile geçiremedik, birlikte yapmak istediğim çok şey var Remzi. Onun için gereksiz cesareti bırak ve temkinli ol biraz. Seni doyasıya yaşamak istiyorum artık." Remzi gözleri ışıldayarak sarıldı bana.

"Yaşayalım yavrum, buruşuk dedeler olana kadar sevdamızı yaşayalım." Gülerek başımı omzuna koyup iyice sokuldum tenine.

"Hadi gidelim." Elimi tutup beni kendi evine doğru yürütürken onun arkadaşlarından Samet bizi görüp sırıttı.

"İyi geceler olacak galiba Remo..." imalı sözüyle kulaklarıma kadar kızarırken Remzi beni kendine çekip sardı.

"Bundan sonra bana tüm geceler iyiden de öte olacak, sevduğumu kaptimmmm..." gereksiz bir şive yapınca yüzümü buruşturdum.

Halime gülüp beni iyice sararken adımlarımız bizi onun evine getirmişti bile, babasından ayrı yaşamak için aldığı ufak müstakil iç ısıtan cinsten bir havaya sahipti.

"Gel bakalım yavrum, güzel bir uyku çekelim." Uyku yalan olacaktı tabi, iki sevdalı, ileri gitmeden uzun uzun öpücüklerde kaybolmuştuk.

Elleri yüzümden aşağıya inmediği için garip bir güven yayıyordu. Gözlerimizi açık tutamayacak hale gelene kadar dudaklarımızı, yanaklarımızı, çenemizi, yüzümüzün her santimini öpücüklere boğduk. Kokusuyla dolu yatakta, sevdiğimin öpüşleriyle mayışmış halde uykuya dalarken yaşadığım mutlulukla gülümsedim.

SevimsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin