REŞAT'IN AÇISINDAN
Remzi ile aynı odada olmak bile göğsümün sızlayıp, karnımın ağrımasına yetiyordu. Onu kendimi bildim bileli sevsem bile yirmidört yaşıma geldikten sonra söyleyecek cesareti bulmuştum.
İlk başta anlamayıp onunda beni sevdiğini söylemesiyle kollarının arasına girivermiştim, kasılan bedenini ve beni nasıl kendinden hızla uzaklaştırdığını hala çok net hatırlıyordum. Kalbim onlarca, binlerce parçaya ayrılmıştı.
"Sen benim arkadaşımsın, ben seni arkadaş olarak seviyorum Reşat. Başka türlüsü asla olamaz..." beni delirten, adımın Deli Reşat'a çıkmasını sağlayan sözler bunlardı.
Her sevgilisi olduğunda kimseyle konuşmadan aylar geçirirdim, bazen aklıma o kişinin elini bile tuttuğunu getirsem ağlamaktan baygınlıklar geçirirdim.
Bir kez olsun gelmedi yanıma, bir kez olsun gözlerimin içine bakmadı o günden sonra. Sinan'ın eşi Ayhan bana yardım edeceğini söylediğinde gülüp geçtim, bizim olurumuz yoktu. Remzi daha bir kez olsun gözüme bakmıyordu, bırak elimi tutmayı...
Birgün gerçekten bana bakarsa ne yapacağımı bile bilmiyordum, gerçi öyle bir ihtimalde yoktu ama neyse.....
Ayhan'ın hamilelik haberine çok sevinmiştim, bana mutfakta çift cinsiyetli olduğunu söylemişti. Tebrik ettim ve yardıma ihtiyacı olduğunda yanında olacağımı söyledim.
Evlerinden çıkıp her zaman oturduğum ağacın altına yürüdüm, kimse bilmezdi derdimi.... bir bu ağaç....
Bu ağacın altında söylemiştim sevdiğimi Remzi'ye, bu ağacın altında ölmek için günlerce hiç kıpırdamadan yatmıştım. Bu ağacın altında körkütük sarhoş olsam bile tek kelime etmeden gökyüzüne bakmıştım gecelerce....
Remzi diye yanan kalbimin ateşi bir gün olsun sönmüyordu, yıllar geçmişti... tam sekiz yıl.... otuziki yaşına da girsem kalbim hala ona sevdiğimi söylediğim yaştaydı, onu bekliyordu kalbim...
"Bıkmadım şu ağaçtan be Reşat..." sesi düşüncelerimi bıçak gibi keserken kesilen nefesimle öylece yüzüne baktım.
"Kesecekler bir gün senin yüzünden zavallıyı, içip içip yatıyorsun burada. Yetmedi mi...." gözlerime değen gözleriyle derin bir nefes aldım, benimle tam sekiz yıl sonra bu ağacın altında gözlerime bakarak konuşmuştu.
"Ölsem kestirmem." Sırtımı dayadığım ağaca başımı da yasladım, dudakları kıvrıldı. Ve ben orada öldüm, kıvrılan dudağının kenarındaki minik çukura gömselerdi beni ya...
"Lan sünnet olacak bebeler gibi konuştun haa..." kısık sesli gülüşüyle titrek bir nefes daha çektim içime.
Gözlerim de doluyordu yavaştan, gözlerimi yere çevirdim taptığım yüzünden. Ayakkabılarına bakıyordum sanki ama boş bakıyordum.
"Sünnet olalı çok oldu, biliyorsun, tüm mahalle birlikte olmuştuk." Gülüp yanıma attı kendini, omzu kısa süreli omzuma sürtündü.
"Bilmem mi, bir parça lokuma gitmişti heybetlilerimiz." Omuzları sarsıldıkça nefesim sıklaştı, bayılacak kadar heyecanlanmıştım.
"E-evet." Titrek dudaklarımla tek kelimeyi zorlukla çıkartmıştım.
"İyi ol artık Reşat, yıllardır harap oldun." Omuz silktim çocuk gibi, dolu gözlerim akmak için direniyordu.
"İyi olmam için gereken şeye sahip değilim ki, iyi olamam ben..." tutmak için onca çaba harcadığım, Allah'ın cezası gözyaşı burnumun ucuna doğru süzüldü.
"Olacaksın, olduracağız." Nefesimi tutup yüzüne döndüğümde bana iyice yaklaştı, kalbim göğüs kafesimi döverken öylece Remzi'ye, tek sevdama bakıyordum.
Dudakları yanağımı buldu, zorlukla sığ bir nefes çektim ciğerlerime. Dudaklarıma kapanmasıyla gözlerimi sımsıkı yumup tüm tuttuğum yaşların akmasına sebep oldum.
Yumuşak dudakları, dudaklarımı ezerken bıyıkları içimi bir tuhaf yapmıştı. Uzun uzun çekmedi dudaklarını, hareket de etmedi ama. Zaten kalbim dayanmazdı o kadarına herhalde.
Çekildiğinde kafamı hemen yere eğdim, tüm vücudum titriyordu. Ağlamamak için tuttuğum gözyaşlarım birbiri ardına inerken kollarını omzuma sarıp beni kendine çekti, sabaha kadar kollarında ağladım.
"Sakinleş canım benim, buradayım." Sırtımda gezinen elleri uykumu getirirken, rahatsız vücudum dayandığı omuzda kısa ama huzurlu bir uykuya daldı. Güneş bizi ışıklarla yıkarken gözlerimi açıp taptığım yüze baktım ve yıllar sonra ilk defa gerçekten mutlulukla gülümsedim.
Remzi gerçekten beni kollarına ve kalbine almıştı.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimsiz
General FictionHerkese çektiren mahallenin piçi hapisten yeni çıkan ağır abiye kafayı taktığında sabrını sınamaktan çekinmiyordu.