3- şeftali tanrıçası

402 34 0
                                    

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

iyi okumalar!


🌿

3. BÖLÜM


"Resimlerini gördüm."

Dedemin yanıma geldiğini fark etmediğimden, benimle konuşunca korkuyla yerimden sıçradım. Ona baktım ama cevap vermedim. Vermek istemiyordum.

"Çok yeteneklisin."

Neredeyse tersleyerek yanıtladım. "Evet, babama çekmişim."

Ağır ağır başını salladı. "Evet, Nâzım da yetenekli bir çocuktu."

"Hâlâ öyle."

"Ben de düşündüm ki belki buranın duvarlarına da bir şeyler çizersin."

Babamın yetenekli olduğuyla ilgili konuyu geçiştirdiği gözümden kaçmamıştı.

Kafeyi çevreleyen duvarlara baktım. "Boyaları dökülmüş, önce düzeltilmeleri gerekiyor. Ayrıca yeterli malzemem yok."

Annemin kazasından sonra ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlamıştık. O zamandan beri yeni boyalar alamamış, elimdekilerin de dibini sıyırmıştım. Zaten olsaydı bile duvar için ekstra malzemeler almam gerekecekti.

"Onlar kolay, hallederiz," dedi dedem. "Hadi gel, buz gibi limonata var çok güzel. Oturup limonata içelim karşılıklı."

Limonata falan içmek istemiyordum, ben ailemin yanında olmak istiyordum ama mecburen kafamı salladım.

Ben ağaçların altında gölgedeki masalardan birine geçerken o da limonata getirmek için içeri girdi. Onu beklerken telefonumu çıkarıp en yakın üç arkadaşımın olduğu whatsapp grubuna baktım. Ne durumda olduğumu yazmamı istedikleri için ara ara onlara durum bilgilendirmesi yapıyordum. Dün akşam onlara buranın çok güzel olduğunu, yeni arkadaşlar edindiğimi ve yaz tatilinde gelmeleri için sabırsızlandığımı yazmıştım.

Yeni durum bilgilendirmemi geçtim.

'Burada işler biraz sıkıntılı. Dedemle babamın arası tahmin ettiğimden daha kötü. Biraz önce tartıştılar.'

Bilge: Geri dönme ihtimaliniz var mı?

'Maalesef yok.'

Bilge: Üzüldüm...

Güneş: Ama nasıl olsa yaz sonunda tatile geleceğiz. Seneye de birlikte olacağız zaten ♥

'Sabırsızlanıyorum. Burada sizin de bayılacağınız bir kızla tanıştım. Çok eğleneceğiz!'

Dedem geldiğinde telefonumun ekranını kapattım.

Limonataları masaya bırakıp karşıma oturdu. "Sınav senende şehir değiştirmek senin için zor olmuştur."

"Evet... Biraz..." dedim duraksayarak. Onunla konuşurken geriliyordum.

"Bir de küçük şehir tabii burası; ama burada da eğlenirsin merak etme. Gençler çok aktif burada, kendi eğlencelerini yaratıyorlar. Seni de alırlar aralarına."

"Birkaç tanesiyle tanıştım."

"Hangileriyle?"

Dedem, babamla ne kadar mesafeliyse benimle de bir o kadar ilgiliydi. "Özgü ve Caner."

"Biliyorum onları, biliyorum," dedi keyifle. "İyi çocuklar onlar. Özgü'nün dedesi benim arkadaşım. Annesi de babanla yakın arkadaştı. Çok tatlıdır Özgü. Delidir biraz. Küçükken şeftali ağacının tepesinden çok düştü de ondan oldu."

Defne ile DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin