13. cehenneme yürümek

138 12 4
                                    

Oy vermeyi unutmayınız 💕

🌿🌊

Deniz’in kafeye girdiğini gördüğüm anda işimi bırakıp ona koştum ve aramızdaki o son bir adımlık mesafeyi her zamanki gibi boynuna atlayarak kapattım. Beni yakalayıp sımsıkı tutarken her zamanki gibi ayaklarım yerden kesildi.

“Neyse ki geç kalmadın.”

Ben hep geç kalacak diye paniklerdim ama o hiç geç kalmazdı. Antrenmanına, derse, hastane randevusuna ve hatta maça bile geç kalırdı ama bana hiç geç kalmazdı.

Kollarımı boynundan çektiğimde saçımı geriye atıp yanağımı okşadı nazikçe. “Sen geç kalma dersin de ben geç kalır mıyım?”

“Hoş geldin Deniz,” dedi Ozan, imalı bir tonlama ile. Yanımızdan geçerken laf atana dek yaklaştığının farkına varmamıştım. Ekstra bir durum olmadığı sürece Deniz’in yanındayken dünyanın geri kalanına dair farkındalığımı yitiriyordum. “Maşallah haftanın beş günü buradasın.”

Deniz’den önce ben konuştum. “Sevgilim nerede olacaktı başka?”

Ozan’a karşı duygularım değişmemişti, onu hâlâ sevmiyordum; ama ara ara yaptığı ve hoşlanmadığım imaları ve şakaları dışında pek bir zararı yoktu.

Ozan dönüp geri geri yürürken çarpık ve alaycı bir gülümseme ile yanıtladı.“Öyle de arkadaşlarını da getirsin bari.”

Karşılığında ona sevimsiz bir bakış attım. “Sen bu kadar kişiye yetişemiyorsun, fazlasına nasıl yetişeceksin?”

Elindeki tepsiyle birlikte ellerini teslim olur gibi kaldırıp, “Aman bir şey demedik sevgiline,” dedi ve çekip gitti.

Deniz arkasından bakarken kaşları çatılmış ve sıktığı dişleri yüzünden çene kasları gerilmişti. Onu yatıştırmak için elini tuttum. “Boş ver şunu Deniz. Takılma hiç.”

“Hiç sevmiyorum bu lavuğu Defne,” dedi hâlâ arkasından bakarken. Deniz ona öyle bir kurulmuştu ki sırf kavga çıkmaması için sustuğunun farkındaydım. Olası bir kavgada Deniz’in onu tek hamlede bayıltacağının da. “Şimdi iyi gibi göründüğüne bakma, pisliğin teki, her yol var bunda. Ne bok yediyse kaçıp gitmişti şehirden, şimdi geri döndü. Kim bilir ne oldu da döndü.” Bana baktı. “Çok dikkatli olun. Sakın güvenmeyin. Kasaya falan dikkat edin ya da ne bileyim her yeri dikkatle inceleyin bir şeyler saklar falan, başınız belaya girer.”

“Merak etme, babamı uyardım. Ayrıca Allah var eksilen bir şey olmadı ve şimdiye dek düzgünce çalıştı.”

İçeriden siparişleri alıp bir masaya götüren Ozan’ı takip etti gözleriyle. “Ne zaman ne yapacağı belli olmaz bu dengesizin. Ciddiyim Defne. İsmi çok kötü olaylara karıştı.”

Deniz’in koruyuculuğunu, her zaman gözlerinin üzerimde olmasını çok seviyordum ama bu konuda daha fazla endişelenmesini istemiyordum. Daha önce defalarca kez uyarmıştı bizi ve herkesin gözü de Ozan’ın üzerindeydi zaten.

“Boş ver sen onu.” Tuttuğum elinden çekiştirip sinema tarafına doğru götürdüm. “Sana göstereceğim şey bu tarafta.”

Keyfi anında yerine geldi ve dudakları keyifle kıvrıldı. “Çok merak ettim.”

Pufların arka kısmında, kafenin bahçesinin ortasında durdurdum onu. Saate baktım. “Saat geldi, birazdan göreceğiz.”

Film başlayacağı zaman ışıklar söner, kafe sadece yerdeki birkaç aydınlatma ile aydınlatılırdı. Ben de onu, ışıkların kapatılmasını bekliyordum. Beş saniye kadar sonra ışıklar söndü.

Defne ile DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin