9. renkler defne'ye yakışırlar

371 44 6
                                    

oy vermeyi unutmayın lütfen.

bölümlerde oy dalgalanması olmazsa çok tatlı olur :)

🎶

yeşim - aşk alfabesi

DENİZ

Çizimin son günüydü ve ben bu durumdan hiç hoşlanmıyordum. Dikkatle çizimini yapan Defne'nin yanına gidip, "Defne," dediğimde çıktığı merdivenin üzerinden bana baktı. Merdivenin üzerindeyken boyuma anca yetişiyordu.

"Efendim?"

Yanına gelme nedenimi söylemeden önce yanağındaki sarı boyaya bakıp gülümsedim. Bir yanım boyanın orada kalmasını isterken –çünkü gördüğüm en sevimli görüntüydü- diğer yanım bu fırsatı kaçırmamam için bağırıp duruyordu.

Diğer yanımı dinleyip yanağındaki boyayı sildim parmaklarımla. Teni pürüzsüz ve yumuşacıktı.

Defne bakışlarını kaçırıp, "Yine kendimi mi boyamışım?" derken utançla kızardı. Sanki kızarmadı da, bir manzara olan yüzünde güneş doğdu, gün doğumunun kızıllığı yayıldı yanaklarına.

Böyle giderse bu kız beni şair yapacaktı...

"Temizledim," dedim gülümseyerek. "Aslında kalsa da olurdu, renkler yakışıyor sana."

Cümle ağzımdan çıkar çıkmaz gözlerimi utançla sımsıkı kapatmamak için kendimi zor tuttum. Renkler yakışıyor sana mı? Deniz... Sen. Bir. Aptalsın. Bir de böyle giderse şair olacağım diye düşünüyorsun. Aptal şair mi olur?

Çaresizce toparlamaya çalıştım. "Çünkü rengârenksin." Sesim daha da kısılırken ekledim: "Tablo gibi..."

Ama doğruyu söylemiştim. Defne rengârenkti ve ona çok yakışıyordu. Sadece bunu içimde tutmam ya da daha uygun bir zamanda uygun bir dille söylemem gerekiyordu.

Baharda uyanan çiçekler gibi gülümsedi. "Bu..." Daha da kızardı. "Hayatımda duyduğum en güzel iltifattı sanırım."

Aptal olduğumu düşünmüyordu yani? Ne zaman utanç verici bir şey söylesem tatlı tatlı gülümseyip güzel bir şey söylüyordu bana Defne.

O anda çalan telefonum her şeyi bozdu. Telefonumu cebimden çıkarırken tüm huysuzluğumla, "Bu saatte kim arar ki?" diye söylendim. Ekranda yazan ismi gördüğümde istemsizce kaşlarım çatıldı. Babam yine nasıl bir saçmalık ya da rezilliğe bulaşmıştı da bu saatte beni arıyordu acaba? Bu konuşmayı onun yanında yapmak istemiyordum. Bir kez utanmıştım zaten onun yüzünden.

"Hemen geliyorum," deyip Defne'nin yanından ayrıldım.

Huzursuz bir şekilde yanıtladım. "Efendim?"

"Deniz, hani geçenlerde benim liseden arkadaşımla tanıştırmıştım ya seni, Nâzım'la." Kalbim bir anda boğazımda atmaya başladı. Bu saatte Nâzım amca ne alakaydı? Bir şey mi yapmıştı ona? Bir de o gün sanki çok normal bir tanışma yaşanmış gibi anlatıyordu...

"Evet?" dedim bir an önce sadede gelmesi için.

"O geldi yanıma..." Kalbim sıkıştı. "Bize basketbolda meydan okuyor. Yaşlanmışım sözde, eskisi gibi değilmişim, onunla tek başıma baş edemezmişim. Ne dersin, alalım mı boyunun ölçüsünü?"

Ağzım şaşkınlıkla aralanırken ne diyeceğimi bilemeden kalakaldım. Duyduklarım gerçek miydi? Babamla mı konuşuyordum gerçekten? En son onunla ne zaman ayık kafayla konuşmuştum? En son ne zaman böyle mutlu konuştuğunu duymuştum? En son ne zaman benimle basketbol oynamıştı?

Defne ile DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin