Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 💕
🌿🌊
ZAMANIN DURDUĞU GÜN
DENİZ
Sabaha kadar her yerde aramıştık Defne’mi. Yoktu. Onun geçtiği yoldan geçen tüm arabalar, tüm görgü şahitleri sorgulanmıştı. Kamera kayıtları tekrar tekrar izlenmişti. Küçük bir şehir olduğu için herkes hemen haberdar olmuş, gönüllü olarak meydanda toplanmıştı.Yeni doğan güneş gökyüzündeki karanlığı yavaş yavaş dağıtsa da göğsüme çöreklenmiş karanlığı dağıtmaya yetmiyordu gücü. Onu dağıtacak tek şey vardı; Defne’nin dudaklarından eksik olmayan o gülümsemesi ile köşeden dönmesi, turuncu saçlarını savurarak koşması ve o heyecanlı, kıpır kıpır enerjisi ile ‘Kusura bakmayın resim yapmaya dalmışım’ demesiydi.
Ama bu kadar uzun süre dalmazdı Defne… Benim beklediğimi bilirdi… Bu kadar çok bekletmezdi beni hiç.Gün doğdu ama yeni bir gün başlamadı benim için. Defne ortaya çıkana dek zaman donup kalmıştı Defne’nin kaybolduğu saatte.
Arabayı kenara park edip Defne’nin stüdyosunun önünde oturan Demet teyze ve Numan dedenin yanına gittim.
Demet teyze yaşlı gözlerle, bir umut arayarak baktı bana ama yoktu. Bende ona verebileceğim güzel bir haber yoktu.
“Deniz,” dedi, çaresizce ağlayarak. “Hadi bul Defne’ni. Yalvarırım sana bul onu. Siz bir bütünün iki parçası gibiydiniz. Hissetmiyor musun onu? Ha teyzem? Hadi bul.”
Parçalanma hissi… Defne ortadan yok olduğundan beri böyle hissediyordum. Kalbim, ruhum, boğazım… Bir bütün halinde kalmamı, dağılmamamı sağlayan tek şey onu bulma umuduydu. Belki beni bir yerde bekliyordur, bana ihtiyacı vardır düşüncesiydi.
Önlerinde çöküp ikisinin de ellerini tuttum. İkisinin de rengi bembeyaz olmuş, gözlerine kan çökmüştü. Defne, tüm sevenlerini birbirine benzetmişti sonunda…
“Bulacağız,” dedim güçlü durmaya çalışarak. “Güçlü olmalıyız Demet teyze… Numan dede… Bize ihtiyacı olabilir. Onun için güçlü duracağız.”
Bomboş gözlerle, öylece boşluğa baktı Demet teyze. Bilinçsizce sağa sola sallandı.
Her yeri aramıştım. Polislerle, tek başıma, gönüllülerle… Her yerde aramış, her yere sormuştum. Bu şehrin her sokağında Defne’nin bir izi vardı ama Defne’den bir iz yoktu.
Özgü yanımıza geldi. “Numan dede, hasta olacaksın,” dedi ağlayarak.
“Kendinizi salmayın. Bulacağız onu.”Defne’nin dedesine baktım. Yıkıldı yıkılacak gibi görünüyordu. “Defne seni böyle görürse çok üzülür,” dedim ama tek verdiği karşılık gözyaşları içinde başını sallamaktı.
Ayağa kalkıp etrafıma baktım. Stüdyonun önündeki geniş meydanda dünden beri bekleyenler hiç gitmemişti. Güneşin doğmasıyla daha da artmıştı sayıları. Polis arabaları gelip gidiyor, birkaç tanesi Nâzım amca ile konuşuyordu.
Herkes buradaydı. Liseden arkadaşlarımız, komşularımız… Tüm şehir… Herkes buradaydı. Defne yoktu.
Neredesin Defne?
Neredesin?
İçim içime sığmıyordu. Bedenim çektiğim havayı bile içine sığdıramıyormuş kadar küçülmüş hissediyordum. Hayat bedenimi eline almış, tonlarca baskı uygulayarak sıkıyordu sanki. Kemiklerim un ufak olacakmış gibi hissediyordum. Bir an, sadece bir anlığına bıraksam kendimi, ruhum alev alacakmış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defne ile Deniz
Novela JuvenilBazı aşklar ölümle sınanırmış. Ve bazı âşıkları ölüm bile ayıramazmış. 🌙