oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
ATEŞBÖCEKLERİ
Dedemle tahmin ettiğimden daha güzel vakit geçirmiştik. Uyanıp çorbasını ve haplarını içtikten sonra daha iyi hissettiğini söylemişti. Öyle de görünüyordu. Birlikte bahçede çalıştık biraz. Akşam annem ikimiz için başka yemekler göndermişti Ozan'la. Yemekten sonra çekirdek –onun için çiğdemdi- çitleyip televizyon izledik. Aşırı kötü yaz dizileri izleyip karakterlerle dalga geçtik birlikte.
Gece olduğunda benim için koltuğa yatak hazırladı.
Sabah bahçesini birlikte suladık. Tavuklarının yumurtalarından, bahçesindeki domates, salatalık ve biberlerden yedik.
Kahvaltıdan sonra annem beklediğim kargonun geldiğini söyleyen bir arama yaptığında ise oradan ayrılma vaktim gelmişti. Beni kapıya kadar geçiren dedemin yanağına bir öpücük bıraktım. "Görüşürüz dede."
Bana görüşürüz demedi. Sadece kocaman bir gülümseme ile bana baktı.
"Ne?" diye sordum. "Neden öyle bakıyorsun?"
"Bana ilk kez dede dedin."
Kalbim buruldu, boğazımda bir düğüm oluştu. "Öyle mi? Hiç farkında değilim çünkü içimden hep diyordum."
Gözleri doldu. "İyi ki benim torunum olmuşsun Defne. Hayalimde canlandırdığımdan daha da tatlı bir torunsun."
"Sen de düşündüğünden daha tatlı bir ihtiyarsın," dedim gülümseyerek. "Huysuz ama tatlı bir ihtiyar." Kahkaha attığını gördüğümde içim rahatladı. Onu gözleri dolu halde görmek hiç hoşuma gitmemişti çünkü.
Bisikletime doğru koştum bir anda. "Görüşürüz dede!" diye bağırdım.
"Dikkatli git!"
Bisikletime bindikten sonra bir kez daha ona el salladım ve zilini çala çala oradan ayrıldım.
Eve gittiğimde annemle birlikte tüm kargoları açıp hepsini hediye paketi yaptık. Özgü, Caner ve Deniz bize çok yardımcı olmuşlardı. Onlara ne kadar teşekkür etsem de yeterli gelmiyordu, o yüzden onlar için teşekkür hediyeleri almıştım.
Akşam Deniz'in sahildeki basketbol maçından önce iskelede buluşacaktık. Hediyelerini o zaman vermek istiyordum. Gelmelerini beklerken günleri bir türlü geçirememiştim, bir gün daha bekleyemeyecektim.
Annemle yere yayılıp hepsini tek tek paketledik. Hava bugün huzur verici şekilde serin ve rüzgârlıydı.
İşimizin bitmesine yakın dışarıda tıpırtılar duyduk. "Aa, yağmur mu yağıyor?" dedi annem pencereye doğru bakarak.
İkimiz birden ayaklanıp, -ben annemin kalkmasına yardım etmek zorunda kalmıştım- pencereden yaz yağmurunu izledik. Çok geçmeden dışarıda peş peşe basılan korna ve "Defne!" sesleri yankılandı.
Bu kez de annemle birlikte ön kapıya dolaştık. Özgü, Caner ve Deniz motorlarla kapımızın önünde duruyorlardı. Özgü, Caner'in arkasındaydı. Deniz'in arkası ise boştu.
"Çabuk ol!" diye bağırdı Özgü. "Bikinilerini kap gel! Yağmuru kaçıramayız!"
Hemen içeri koşup bikinimi ve üzerine elime geçen ilk elbisemi geçirdim. Bu sürede hem annem, hem arkadaşlarım, "Çabuk! Çabuk!" diye yaygara koparıp mahalleyi ayağa kaldırmakla meşguldüler.
İşimi halledip dışarı doğru koşarken bir kahkaha attım.
Yaz yağmurunun keyfini çıkarmak için bahçelerine çıkan komşularımız ve sokaklarda koşan çocuklar bile, "Hadi hadi!" diye bağırıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defne ile Deniz
Teen FictionBazı aşklar ölümle sınanırmış. Ve bazı âşıkları ölüm bile ayıramazmış. 🌙