31.Bölüm

1.1K 76 128
                                    

Bilenler biliyor, bilmeyenlere yeni bölüme geçmeden önce bir kez daha hatırlatayım. Diğer hesabım taslakta olan ve şuan yayınladığım bölüm ile beraber gitti.

Kitap'ın bu bölüm hariç diğer bölümleri elimde olduğu için onları hemen tekrar paylaştım, okuyanlara karşı hissettiğim saygı ve vefa duygumdan dolayı :)

(Yoksa yeni hesaptan yeniden başlamak ne kadar zordur tahmin edersiniz.)

Özetle bu bölümü oturup baştan sona tekrar yazdım ki buda günlerimi aldı. O yüzden sizden maksimum etkileşim bekliyorum. Oy ve yorumlarınız kitap'ın bundan sonraki kaderini belirleyecektir. Keyifli okumalar diliyorum ❤️

• • •

Yazar'dan;

Elinde valizi ile merdivenlerden indi Ali. Emine hanım, Kumru ve diğerleri girişte dururken son bir kez etrafına baktı...

"Hiç olmadı ki ama böyle. Şuan abim çok kızgın, sen çok üzgünsün. Yanlış karar veriyorsunuz."

Toprak, bir adım öne atmak istediğinde önünde duran annesi, elini geriye doğru uzatıp Ali'ye doğru gitmesini engelledi.

"Sen karışma oğlum bu çoktan alınması gereken bir karardı. Bırak, abinin gözü açılmışken kesip atsın içinden artık bu illeti." Dedi, gayet soğukkanlı bir tavır ile.

Ardından herkesin bakışı merdivenlere yöneldi. Ali, Feryat'a kal demesi için yalvarır gibi bakarken hiçbir tepki vermedi Feryat. Oysa kendisinin de beklediği tek şey Ali'nin kalıyorum demesiydi.

Bir süre öylece birbirlerini izlediler..
Emine hanım ise Feryat'ın karar değiştirme ihtimaline karşı hemen kapıyı açtı. Kimseden Ali'nin gidişine dair tek bir ses çıkmazken valizi ile kapının dışına çıktı Ali.

Ve zorla eşiğinden girdiği o kapı canı yanarak kapandı yüzüne.

5 gün önce.

Feryat ve Aras'ı o şekilde gördüğünde gözünden akan yaşlar ile ikisine de gözükmeden şirketten ayrıldı Ali.

Şirketin bir alt sokağında ki parka doğru ilerleyip banklardan birine oturdu. Ağlarken etraftaki birkaç çocuklu kadının kendisine olan bakışını umursamadı.

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından yanına oturan bedene kaydı bakışları, burada ne yaptığını anlamaya çalıştı.

"Ne yapıyorsun sen burada?"

"Bu soruyu benim sana sormam gerekmiyor mu?"

"Polisim ben. Bu şehirde çalışıyorum ve her an her yerden çıkabilirim. Civarda bir kayıp vakası olmuş ben de civardakilere birşey bilip bilmediklerini soruyordum. Şimdi sıra sende.."

"............."

"Niye ağlıyorsun?"

"Ağlamıyorum." Dedi hemen gözlerini temizleyerek.

"O mu üzdü? Gerçi şirketin yakınlarında olduğumuzu düşünürsek sormam saçma."

Söylediklerinin ardından buruk bir gülümseme çıktı dudaklarından.

"Oysa benim yanımdayken gözünden tek bir damla yaş akmazdı. Akmayı geç, sana birşey olmasın diye canımı vermeye hazırdım."

"Neden anlatıyorsun bunları şuan?"

Yaban Çiçeği - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin