1.1

4.8K 142 3
                                    

İyi okumalar

Oy ve yorum yapmayı unutmayın

🤎

Bölüm şarkısı: Perdenin ardındakiler ~Kendime






Sabaha kadar uyuyamamış Asafın söylediklerini düşünüyordum. Bana karşı her zaman nazik olmuştu bu konuda hakkını yiyemem ama hiç abi dışında bir konumda görmedim onu.

Onun ise bir anda bu kadar aşikar davranması garibime gidiyordu.

"Sevgi, kalk kız akşama sözlün ve ailesi geliyor." Duyduğum cümle ile yataktan fırladım.

"Ne?" Yüzüme baktı boş boş.

"İlk iftarda o iti görmek istemiyorum ben soframda anne. Ayrıca Sevginin vir sözlüsü yok. Akife kardeşimi yar etmem." Diyen kapıda ki abime baktım.

"Sana ne oluyor be. O çocuk yüzünden anana ters mi ediyorsun?" Ofladım.

"Hayır," abimin sözü ile göz devirdim çok bile konuştu zaten.

"Sevginin o Akif denen herif yüzünden yaşadıkları için sana ters düşüyorum. Kardeşim o şeref toksunu ile olmayacak. He oldu ki bu kapıdan içeri girip Sevginin adını andı. Yeminim olsun rütbem gider demem sıkarım kafasına." Ters köşe.

Bu Duhan mı?

"Abi?" Bana baktı efendim der gibi. Dolan gözlerimi yumdum damlayan iki damla yaşla ona doğru gidip sımsıkı sarıldım.

"Abim. Özür dilerim şimdi gitmem lazım akşam gelicem tamam mı?" Saçıma kondurduğu öpücük ile geri çekildim.

"Tamam. Allah'a emanet ol." Kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Bana nefretle bakan anneme baktım.

"Oğlumu da kendine çektin. Sıra kocamda mı?" Kaşlarımı çattım. "Oğlum dediğin kişi benim abim. Kocam dediğin kişi ise babam. Ne bu nefret ya gören de..."

"Ne görende ha ne görende. Sen benden doğmamış sebimi aldın. Nefret mi etmicem bide senden." Duyduğum şey ile anneme yaklaştım.

"Doğmamış sebim mi? Anne?" Elini tutmaya çalışırken savurdu.

"Git odana giyin. Akif ile sen gidersin yemeğe." Şaka gibi bir annem vardı.

"Bakma bana öyle haydee." Bağırdığı gibi odama gittim. Hayat bana ben istemeden darbe vuruyordu.

Doğmamış bir bebek vardı ve sebebi ben miydim?

Yinede var olan evlada nefret sebebi miydi?

**

Geldiğim restorantın önünde duruyordum dakikalardır. İçeri girip oruçlu halimle o yaratığın yüzünü görmek istemiyordum.

"Hanım efendi girecek misiniz?" Diyen valeye baktım. Başımla onayladım. Açtığı kapıdan girerek giriş kısmında bekleyen kişiye Akif'in adını verdim.

"Eşlik edeyim efendim ben." Diyen kıza kibarca gülümseyip adımlarını takip ettim.

İlerde sarı renkte sıvı bir şey içen Akife baktım. Ramazan ramazan yaptığı şeye bak.

Allah sana sabır versin.

Amin.

"Ooo güzel sözlüm de gelmiş." Yüzümü buruşturup uzattığı eline baktım. Salak tutacağımı sanıyordu herhalde.

Direk garsonun çektiği sandalyeye oturup arkama yaslandım. "Sadece iki çift lafım var. Seninle oturup da iğrenç yüzüne bakıp yemek yemicem." Dedim kendimden emin şekilde.

"Öyle deme ama bir ömür boyu aynı sofrayı paylaşacağız." Gözlerimi devirdim.

"Seninle bir ömür geçirmek mi? Öldürürüm kendimi daha iyi." Dedim sır verir gibi kısık sesle.

"Benimle evlenip ömrünü zehir etmemi bu denli neden istiyorsun." Dedim direkt.

Heyretle baktı bana. "Zehir edecek misin?" Dedi ne saçmalıyor bu?

İçiyor ya şu zıkkımı.

"Bak Akif biz yani Asaf ve ben evlenmeye karar verdik. Tabi sen yırtık dondan çıkan şey gibi ortaya çıkmasaydın daha rahat olacaktık. Ya vazgeçtiğini söylersin ya da." Masaya doğru yaklaşıp. Cebimde ki silahı çıkarttım ve bacağına bastırdım.

"Hiç düşünmem çekerim tetiği." Yutkundu ve geriledi bedeni.

"Sevgi ne yapıyorsun?" Daha çok bastırıp silahı kendimden emin vir şekilde konuştum.

"Senin yaptığını Akif. Ölümle tehtit ediyorum."

🤎🤎

Bölüm?

Kapı KomşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin