Önceki bölümde...
Marketten yiyecek bir şeyler aldım ve işlek caddeye inerken hiç görmeyi ummadığım bir yüz gördüm. Aslında onu ilk seferde fark etmemiştim. Fark etmemi sağlayan şey, bir adamın birisini boğazından tutup arabaya bastırmasıydı.
Eğer o kaldırımda ve o kadar yakında olmasam onları göremeyeceğim kadar karanlık bir noktadalardı. Çocuğun sırıtmasını gördüğümde tanıdık gelmişti. Adam onu boğazından çekip bana doğru yere ittiğinde dengesini sağlayıp düşmekten kurtuldu ama başını kaldırıp bana bakınca yüzündeki gülümseme soldu.
Dudağından kan akan ve yanağı kızarmış vahşi yüzü nerede görsem tanırdım, en azından benimle uğraşmaya başladığından bu yana korkulu rüyam olduğu için yüzü zihnime kazınmıştı. Bana bakıp yere tükürürken bakışları değişti ve dik dik bakarak beni yine korkutmaya çalıştı.
Bense salak gibi donakalmış ona bakıyordum. Biraz önce boğazını sıkan adam "Eve gelirsen seni öldürürüm!" diye bağırdı ve arabanın etrafını dolaşıp arabasına bindi. Diğer tarafa geçince sokak lambasından yüzüne vuran ışıkta yüzünü görebilmiştim.
Bu, bizim baş belası müdürümüzdü.
5
Dudaklarımın arasındaki sigarayı yapabildiğim kadar içime çektim ve birkaç saniye içimde tutup dumanı hafifçe araladığım dudaklarımın arasından sızarak yavaşça dışarı sızmasına izin verdim.
Onu o halde yakaladığım için kaçmaya çalışan Aras'ı gömleğinin dirsek kısmından yakalamış ve bırakmamıştım. Nedenini şu an ben de kendime sorup dursam da asla bir cevap bulamayıp çıkmaza girdiğim sorulara bir tane daha eklediğimi biliyordum bu yüzden üstüne düşünmeyi bıraktım.
Sonuna kadar açtığı siyah gözlerini bana dikmiş deli gülüşüyle gözlerimin içine bakarak gülmüştü. Ciddi söylüyorum bu çocuk ya deli ya cinli. Manyağa bak! İki dakika olmamıştı boğazından tutulup yere atılalı bir de müdür manyağı eve gelirsen seni öldürürüm diye tehdit etmişti. Aşırı zeki olduğum için parçaları birleştirip o cümleden aynı evde yaşadıklarını ve bundan da muhtemelen aynı evde yaşayacak kadar samimi bağları olduğunu çıkarabilmiştim. Ama söyledim değil mi az önce zeki birisiyim.
Sigaran var mı diye sorarak onu durdurmuş ve şimdi de aynı yerde alçak duvarın üstüne popomuzu dayamış sigara içiyorduk. Tek kelime etmemişti. Başımı hafifçe çevirip göz ucuyla onu süzdüm. Okulda bile giymediği temizlikte ütüsü düzgün beyaz bir gömlek giymişti ama kolları feci kırışmıştı. Dudağından akan kan şu an kurumuş olsa da gömleğinde pıhtı lekeleri bırakmıştı ve sigarayı tutan eli titriyordu.
İç çekip gözlerimi onun da baktığı kafeye çevirdim. Önümüzdeki krem rengi kafenin ışıkları hafif karatılmıştı ve birisi getirdiği koca pastayı bir masaya bırakırken kafedekiler bir ağızdan doğum günü şarkısı söyleyip neşeyle bağırıyordu. Masadaki kızın ellerini göğsüne bastırıp ayaklandığını ve zıpladığını gördüm.
Yerimde dikleşirken "Kafam şişti." dedim ve ona döndüm henüz nasıl konu açmam gerekiyor kararsızdım ve onu telkin mi etmeliyim yoksa direk konuyu alakasız yerlere mi çekmeliyim diye düşünürken en iyisi konu dışına çıkmak diye düşünmüştüm aksi ters tepebilirdi "Taş kafalı olduğun için sana işlememiş."
Dudaklarımı birbirine bastırıp biraz önce yaslandığım duvarın arkasındaki parka döndüm yüzümü ve ne tepki vereceğini merakla bekledim. Aras'tı bu kavga da çıkarabilirdi sallamadan gidebilirdi ve biliyorum ki müthiş anlaşamasak da (ya da en sevdiğim insan olmasa da) birisi dağılmış bir şekildeyken başımı çevirip gidebilecek birisi değildim. Aksine bencildim. Sırf onu görmezden gelip gittim diye düşünmeden duramayıp başıma ağrılar girecek ve onu her gördüğümde garip hissedeceğim diye şimdiden böyle sıkıntıya girmemek için onunla ilgileniyordum. Başka bir sebebi yoktu. Eğer buna da kafayı takarsam disiplin cezası yüzünden sürekli karşılaşacağımız için stresten tükenirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretten Aşka
Teen Fictionİlay tamamen tesadüfen duyduğu konuşmalardan sonra okulun en belalısının yeni hedefi olmuştur ve dahası, bununla nasıl baş edeceğini bilemez.