İlay
"Bak, kızım bak arabaların o çember üzerinde karşılaşabilmesi için tüm daireyi dönmeleri gerek." Diyerek eliyle belki onuncu kez soruyu gösterip anlatmaya çalıştı Tuna ama sorudaki iki salak arabaya bakarken yine hiçbir şey anlamadım. Gözlerimi kısıp biraz daha yakınlaşınca kafama bir tane vurmuştu.
"Ya!" diye mızmızlanarak geri çekildiğimde Arya gülerek "Umutsuz vaka. Kaç kurtar kendini Tuna." demişti. Dudak büküp Tuna'ya döndüm ve acıyacağını umduğum yavru köpek bakışları attım ama göz devirip elindeki kalemi havalı bir şekilde döndürmekle meşguldü.
Işık da arkasına dönmüştü. Uzanıp test kitabını kendisine çevirip soruya bakarken sıramda duran başka bir kalemi alıp uğraşmaya başladı.
"Gerçekten mantığını anlasam tamam ama karşılaşmaları için niye tüm yolu gitmeleri gerekli ki? İkisi de yarı yolda karşılaşamıyor mu? Salak mı bunlar?" diye söylenirken Arya beni taklit etti ve sonra "Tamam sus artık. Yeterince aptallaştırdın havayı." demişti. Tuna gülerek bana bakınca kendimi savunmaya geçtim.
"Bir kere öyle bir şey imkansız. O iki arabayı karşılaştırabiliyorsun diye sevin, olur mu? Yazık çünkü beynine sadece onu yapabiliyor."
Arya hızla üstüme atılınca geri kaçıp Tuna'yı çektim ve önüme bariyer olarak kullandım. Tuna, benim yemem gereken tokadı yediği için sızlanırken Işık test kitabını ters çevirip sanki hemen yanında üçümüz tartışmıyormuşuz gibi sakince "Ben anladım. Gel, bak anlatacağım aslında kolay." dedi.
Orhan'ın "Tuna!" diye böğürmesiyle dönüp o tarafa bakmıştık ama Arya hala Tuna'nın arkasında saklandığım için bana ulaşmaya çalışıyordu. Tuna kafasına yeniden tokat yediğinde yüzünü buruşturup Arya'nın ellerini tuttu.
Arya da kızarıp ellerini hızla ondan kurtarmıştı.
Orhan "N'aber kanka?" diyerek turuncu saçlı birisinin omzuna vurdu. O da yamuk bir gülümsemeyle ona karşılık verdi ama gözleri bir yandan da bu tarafa kayıp duruyordu. Mavi gözlüydü ve acayip uzundu. Aras'tan da uzun mudur diye merak etmiştim çünkü tanıdığım en uzun kişiydi o kuduz.
Arya utancından yerin dibine girmiş bir şekilde yerine sinmiş, Işık da benim dinlemediğimi fark etmeden soruyu anlatırken Işık'ı dürttüm. Başını kaldırıp dinlemediğimi yeni fark etti ve biraz sinirlenmişti. Yanımızdan geçip Orhan'a doğru giderken bize daha dikkatli bakan turuncu kafaya bakıyordum.
"Işık, galiba birisi bana aşık oldu." dedim kısık bir sesle. Başını çevirip kaşlarını çatarak o tarafa bakınca elektrik çarmış gibi irkildi. Bu haline başta anlam veremesem de bakışlarını çocuktan bir süre ayırmayınca ağzım ikiye ayrılacakmış gibi sırıtarak "Yoksa sen de ona mı aşık oldun?" dedim "E aşk üçgeni kurduk? Gerçi geometride pek iyi değilim ama..." diye mırıldanıp dudak büzerken turuncu kafa el salladı. Ben de kolumu havaya kaldırıp el sallarken "A-ha! Size herkes bana aşık derken şaka yapmıyordum baksana çocuğu tek görüşte kendime bağladı-Ah! Kolum!"
Cümlenin sonunu getiremeden Işık koluma sertçe yumruk attığı için kırılmış gibi sızlayan kolumla ben de Arya gibi yerime sinmiştim. Dudaklarımı büzüp sulanan gözlerimi saklamaya çalıştım bir yandan da neden vurduğunu anlayamadığım arkadaşımın ilginç tepkilerini izliyordum. Başını öne eğip elindeki kalemi iki kez salladı ve test kitabıma başını yapıştıracakmış gibi eğip çözmeye başladı.
Göz ucuyla bize hala bakan ama yüzü düşmüş turuncu kafayı görünce durumu anlamıştım. Keyfim yeniden yerine gelirken kolumun acımasını önemsemeden "Işık, buraya geliyor." dedim. Gözleri irileşti ve hızla başını o tarafa çevirdi. Son kez ikisi göz göze geldiğinde turuncu kafanın yeniden otuz iki diş gülümsemesi ortaya çıkmıştı. Kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başlayınca Işık bana yeniden yumruk atmaya çalıştı ama hızla kalkıp kaçmıştım. Çocuğun duyması için "Neden çözülmüş soruları çözüyorsun Işık?" demiştim seslice "Yoksa utandın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretten Aşka
Teen Fictionİlay tamamen tesadüfen duyduğu konuşmalardan sonra okulun en belalısının yeni hedefi olmuştur ve dahası, bununla nasıl baş edeceğini bilemez.