13

96 5 0
                                    


Işık

Hastaneden çıkalı bir hafta oluyor. Başta ölmediğim hatta ölmek istediğim için utanmıştım ama annemin tükenmiş halini her gördüğümde bunu istememin ne kadar bencilce olduğunu görmüştüm.

Babamla ayrıldıklarında sekiz yaşındaydım. Bana hamile kaldığında kariyerini kenara itip müzik öğretmeni olmayı tercih eden annem biraz da geç hamile kaldığı için müzik öğretmeni olarak alan değiştirmiş ve kendisini bana adamış. Altı yaşlarımda bunu pek anlayamasam da babamın annem hakkındaki hayal kırıklığını sekiz yaşımda fark edebilmiştim. Onun bu yeni hali (anne olması ya da kariyerinden vaz geçmesi) belki de onu uzaklaştıran şeydi bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim. Bildiğim tek şey, annemin birkaç kez şiddet gördükten sonra bunu da kendi suçu bilip iş yerine gitmesi ve başka bir kadınla görmesiydi.

Okuldan geldiğimde evdeki kavgayı hatırlıyordum. O kadar kendi hallerindeydiler ki beni okuldan almayı bile unutmuşlardı. Öğretmen sonunda annemi arayıp beni kendisinin getireceğini söylemişti ve biz içeri girdiğimizde babama bulduğu herhangi bir bibloyu fırlatıyordu. Etraf cam kırıklarıyla doluydu.

Öğretmenimin beni çekip göğsüne bastırdığını ve kulaklarımı tıkadığını hatırlıyorum ama nedense şaşırmaktan çok rahatladığımı hatırlıyorum. Sonunda birisi aptal oyunu bırakıp rol yapmamış ve içinden geçtiği gibi davranabilmişti.

O gece babam ceketini alıp çıkarken bana bakıp "Senin yüzünden." demişti "Ona söylemiştim. Hayatımızın içine edeceğini biliyordum."

Öğretmenim beni kucaklayıp odama götürdüğünde sessizce söylenen son sözleri düşünüyordum. Bana çıkmamamı ve resim çizmemi söylemişti ama ben yaşadığım şokun aksine yüzümde geniş bir gülümsemeyle yataktan kalkıp annemin bale yaptığı zamanlardan bana öğrettiği ufak hareketleri yapmaya başlamıştım.

Zaten baleyle tanışmam da bu kavgadan sonraydı. Aslında tam olarak sonrası sayılmaz şunu netleştirelim ki boşanmadan sonra annem daha fazla üstüme düşmüştü ve benim kendi kendime dans ettiğimi gördükçe baleye gitmemi istemişti. Genetik olarak bana bir şeyler aktardığını birkaç kişiye övünerek anlatırken duymuştum ama işin aslı buna durmadan maruz kalmamdı.

Şehirden taşınıp yeni bir okula başladığımda Arya'yla ilk kez o zaman tanıştık. Koyu renk kıvırcık saçları, orman yeşili gözleri ve kocaman gülümsemesiyle sıra arkadaşım olmuş aynı zamanda da sürekli beni konuşturmaya çalışmıştı. Ben de çok konuştuğu için öğretmene şikayet etmiş ve yerlerimizi değiştirmemi istemiştim hatta bu yüzden velilerimizi çağıracakları kadar tartışmıştık. İşin sonundaysa annelerimiz iyi arkadaş olmuş ve bizi de buna zorlamıştı. Arya için sorun yoktu ben yanında tepkisizce otururken bile gayet keyfi yerindeydi hatta uzun bir süre beni dilsiz kraliçe, kibritçi kız, ağaç, ay anne gibi saçma görevler verip karşılık vermemi önemsememişti.

Biraz zor birisi olduğumu kabul ediyorum.

Gerçekten uğraştırıcıydım.

Belki de ona ısınmamı sağlayan şey, asla anlam veremediğim babasıyla olan ilişkisiydi. Bir gün onlarda ödev yapıyorduk çünkü annem gecikmişti ve evlerimiz karşılıklıydı. Annem beni sık sık onlara bırakıyordu. Babası işten gelince Arya koşarak kapıya koşmuştu ve ben de sesleri ilgi çekici bulup peşinden gizlice gitmiş kapının arkasına saklanarak onları izlemiştim.

Babası beni fark ettiğinde uzanıp koltuk altlarımdan tutup havaya kaldırınca yüksekten ilk kez korktuğumu fark ettim ve indirmesi için bağırmıştım. Gülerek beni kendisine yaklaştırıp yanaklarımı sevgiyle öptüğünde ve yere bıraktığında bana sırıtarak bakan Arya'yla göz göze geldik ve sanırım o an, babasını benimle paylaştığı için biraz ona minnettar olmuştum.

Nefretten AşkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin