Sıkıca elimi tutan sıcak parmakların yarı farkında geldiğim yolu geri dönerken de tamamen kendimden geçmiştim. Gözlerim açıktı. Sesleri, sıcaklığı, esen sıcak rüzgarı... Elimi avucuna hapseden büyük elini, arada dönüp yavaş yürüdüğüm için yavaşlayan Aras'ı ve onun parlayan siyah gözlerini görüyordum. Bir şekilde beynim uyuşmuş gibiydi. Midem bulanıyor, içim sıkılıyor, beynim uğulduyordu.
Aras'ı bulduğum için, onun iyi olduğundan emin olduğum için hatta onu kaçmaya ikna ettiğim için mutlu olmalıydım. Öyle, değil mi?
Neden iyi hissetmiyorum?
Dizlerim her adımda biraz daha kırılıyor sanki yere düşmemek için zor dayanıyordu.
Hava çok sıcaktı ve güneş hala tepedeydi. Gözlerim acıyordu bakarken. Ve ben adını bilmediğim ama deli gibi kaçmak istediğim ama kaçmak yerine aptal gibi donup kaldığım o duygu içerisinde boğuluyor gibiydim.
Aklıma ne yardım istemek ne de Aras'a şikayet etmek geliyordu. Sadece ara sıra parmaklarımı saran parmaklarını sıkıyordum ve o da yeniden hızlandığını fark edip beni sürüklemek yerine bana ayak uydurmayı hatırlıyordu.
Gerçekten hızlıydı.
Bacaklarının uzun olmasının yanında oldukça enerjikti de.
Okulun önüne yeniden geldiğimizde Arya uzakta bir ağacın altındaydı ve Tuna hemen yanında telefonunu yana çevirmiş dikkatle bakıyordu. Muhtemelen oyun oynuyordu.
Işık ve turuncu kafa da bu sıcakta kaldırıma oturmuş somurtuyordu. Bizi ilk fark eden de turuncu kafa oldu. Adını hala hatırlamıyordum ama bunu umursamadım da.
Elini kaldırıp hevesle "Geliyorlar!" diye bağırdığında Işık ani bir hareketle kalkıp kocaman gözlerle bizi izliyordu. Bedenimi sanki bir şeyler arar gibi tarıyordu.
Yanına gittiğimizde elimi tutan Aras'ın eline çatık kaşlarla bakıp çekerek ondan uzaklaştırmaya çalıştı ama Aras çekip beni arkasına almıştı. Işık, ondan pek sık görmediğim bir sinirle "Ne halta kayboluyorsun ortadan?!" diye bağırdı.
Nedenini bilmiyorum ama annem dışında birisi bana sesini yükselttiğinde biraz korkuyordum. Annem ya da babam bunu yaparsa bağırmaması için geri bağırıyordum onlara ama bunu bir başkası, özellikle de sinirlenince korkutucu olan Işık yaptığında gerçekten gerilmiştim. Bu yüzden Aras'ın arkasından hafifçe başımı uzatıp ateş saçan gözlerine bakınca benden beklediği gibi çıkıp karşısında dikilirken istemeden titriyordum.
"Sen-sen nasıl böyle bir şey yaparsın ya?! Ya başına bir şey gelseydi!"
Sertçe yutkunurken gözlerimi gözlerinden çekemedim. Mavi gözleri mideme yumruk yemişim hissi veriyordu. Sözleriyse biraz önce bedenimi mahveden duyguyu körükledi.
Yapabildiğim tek şey aptal gibi orada dikilmekti.
Ona yanıldığını, merak etmemesi gerektiğini söylemek yerine susup bakıyordum.
"İlay!"
Aras'ın "Yeter!" diye bağırdığını duyduğumda gözlerim dolmuştu. Sertçe yutkunup gözlerimi kırpmamaya çalıştım çünkü kırparsam ağlayacaktım, biliyorum. Sadece biraz daha dayanmam gerekiyordu.
Işık'ın gözleri yanımda dikilen Aras'a kaydı. Sesi daha soğuk bir hal aldı.
"Sen karışma."
Yüzü tiksinir gibi buruşmuştu.
"Senin gibi üç kuruş etmeyen birisi yüzünden arkadaşım kendini riske atıyor. Ne için?"
Alayla güldüğünde "Işık!" diye çıkıştım. Sesim tiz ve cırtlak çıkmıştı ama önemsemedim "Düzgün konuş."
![](https://img.wattpad.com/cover/366319586-288-k547688.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretten Aşka
Teen Fictionİlay tamamen tesadüfen duyduğu konuşmalardan sonra okulun en belalısının yeni hedefi olmuştur ve dahası, bununla nasıl baş edeceğini bilemez.