Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Bölümde İlay ve Aras'ın kavga sahnesini şuradan esinlenerek yazdım fiziksel özellikleri tam uymasa da olay benziyor biraz da komik bakarak kafada canlandırabilirsiniz)
İlay
Elimdeki topu birkaç kez sektirip havaya attım ve filenin karşı tarafına atmak için zıpladığımda... Top yüzüme düşmüştü. Acıyla yere düşerken birkaç kişinin güldüğünü duydum. Gözlerimi hafifçe açtığımda karşımda bana bakan bir çift yeşil gözü gördüğümde rahatlamıştım.
"Arya..." dedim "Ben galiba ölüyorum." dedim ve öğürdüm. Sizin de canınız yanınca mideniz bulanıyor mu?
Işık yanıma eğilip yüzümü incelemesinden sonra "Bu kadarıyla ölmezsin." dedi.
Geçen haftayı evde dinlenerek geçirdikten sonra yeniden okula dönmüştü ve neden gelmediğini Arya ve ben dışında kimseye söylememiştik. Sanırım böylesi daha iyiydi. Hem onun hakkında çıkacak rahatsız edici dedikoduları önlemiştik hem de garip bakışlara maruz kalmak ya da açıklama yapmak zorunda kalmayacaktı.
Baş dönmem geçince Arya koltuk altlarımdan tutup çekerek beni kaldırdı. Kolumu omzuna atıp bedenciye kaçamak bir bakış attım bize doğru geliyordu. Yüzümü elleri arasına alıp baktıktan sonra bolca sızlanmam, başımın döndüğü ve midemin bulandığına dair şikayetlerim sonucunda beni salmıştı.
Kendimi çeşmenin yanındaki banka bıraktım ve güneşli günün tadını çıkartmak için gözlerimi yumdum. Havalar düzelmeye başlamıştı ve o güneşli günlerden birisine denk geldiği için beden dersini bahçede yapıyorduk. Sevimsiz olan iki yanı vardı; herkesin bir oyuna katılması şart koşulmuştu (yoksa kaçıp gittiğimiz için bedencinin başı derde giriyordu) ve diğer sınıfla birlikte dersi işliyor olmamızdı. Haha! Hadi tahmin edin. Hangi sınıfla birlikte işliyoruz bedeni?
Hadi hadi.
Tahmin ettiniz.
Yüzüme sıçrayan suyla viyaklayan kedi sesi gibi bir ses çıkartıp elimle yüzümü kapattım ama çok geçti. Eşofmanlarım ıslanırken kendimi yere attım ve yuvarlandım (bunun hiçbir mantığı olmasa da panikle bulduğum en iyi yöntem ne yazık ki buydu).
Birisinin yüksek sesle güldüğünü duydum ve bence kimin sesini duyduğumu da çok iyi tahmin ettiniz.
Tabii ki köpek suratlı Aras.
Çünkü benim başımın bir belası var ve o bela da başıma çorap örmeden duramaz. Küresel ısınma bile bunun yüzünden olmuştur kesin sırf bana sıkıntı olsun diye.
Su atmayı bırakmayacağını anlayınca kalkıp ıslanmayı umursamadan yanına gittim (ve suya karşı yürürken kendimi James Bond'la John Wick karışımı hissediyordum bilirsiniz neyden bahsettiğimi aldınız). Hortumu tutup çevirdim ve tüm su aşağıdan yukarıya onu sırılsıklam ederken ben de biraz önce onun yaptığı gibi hunharca gülüyordum. Öyle ki öğretmen bizi fark edip yanımıza gelmiş ikimizin ensesine patlatıp çeşmeyi kapatmıştı.