Sonraki sabah Katsuki tam anlamıyla dağılmıştı. Vücudu ağrıyordu ve dinlenmiş olmasına rağmen halsizdi. Yatakta tek başına uyandığında etraf sessiz ve yatak topluydu. Üzerinde pijamaları vardı ve hafızası olmasa dün akşam olanlara hayal bile diyebilirdi.
Zorla kalkıp banyoya gittiğinde aynada kendine bakmak gibi bir hata etmişti...
Boynunda kıyafetle bile fazlasıyla iz varken göğsünü tahmin etmek bile istemiyordu. Tabi merakına yenik düşerek üstünü çıkarttı ve ne ara yaptığını bile hatırlamadığı izlere baktı. Yanakları kızarırken çığlık atmamak icin kendini zor tuttu.
"Lanet Deku, bunun intikamını almazsam-" tekrardan aynı şekilde sevişmek istediğini fark etmesi donmasına sebep olmuştu. Bu onun için yine bir ilkti. Dekuyla yaşamaya başladığından beri onca geçen zamandan beri hala bir şeyleri ilk defa öğreniyor ve istiyordu.
Kafasını iki yana salladı ve kendine geri geldi. "Tüm ayarlarımı değiştirmeye devam ediyor. Lanet." Üstünü kirliye bıraktı ve dolaptan boynu biraz daha kapan bir üst giyindi. Shinso'nun dilinden kaçamayacağının farkındaydı ama aynada kendine baktığında görmemesi daha iyi olacaktı.
Yatağı toparladıktan sonra çekmecenin içindeki prezervatifi açtı ve içinde kalanları saydı. Dün bir süreden sonra kaç tur yaptıklarını saymayı bırakmıştı. İçinde kalanları düşünürse... "6 tur nedir lan?" Söylenerek çekmeceyi kapattı. Halsizliğine şaşıramıyordu artık. Yine de toparlanmanlıydı. Dün akşamdan beri bebeklerini görmemiş ve onları özlemişti.
Koridor sonundaki kapıdan diğer eve geçerek odalarda Shinso'yu aramıştı ama hiçbiri ortalıkta değildi. Aşağı katta olan gürültüler kulağına gelirken kimin geldiğini merak ediyordu. Ayrıca neden kendisini uyandırmadıklarını.
Aşağıda ise kendisini Ochako, Kiyoko, Eiji Mina ve Shinso karşılaşmıştı. Bebekler yataklarında gözleri açık duruyor, Eiji ise başlarında onları izlerken diğerleri kahve içiyordu. "Siz ne zaman geldiniz?" Ochako gülümsedi. "Günaydın Katsuki. Bugün tatil günüm olunca kızlarla toplanıp kahvaltıya sürpriz olarak geldik." Mina kıkırdadı. "Gerçi seni görmeyi beklerken karşımıza Shinso-san çıktı. Ayrıca seni uyandırmamamızı da söyledi."
Gözlerini devirdi ve ikizlerinin yanına ilerledi. "Yorgundum ve günlük izin aldım. Gerisi önemli değil." Hiyori kokusunu almasıyla hareketlenmeye başlayınca kundağını açarak kucağına almış ve minik kulaklarının arasından saçını öpmüştü. "Gerçi özledim onları."
"Tanrım, çok sevimlisiniz. Off, ağlayacağım." Mina gözlerine yelpaze yaparken o da koltuğa oturdu. "Bir ay oldu mu?" Kafasını salladı. "Sadece 2 gün sonra bir aylık olacaklar." Zaman fazla hızlı geçiyordu. "Bize söylemek için 1 hafta beklediğine inanamıyorum hala. Doğum yaptığını bile bilmeden karşıma 1 haftalık ikizler çıktı." Omuz silkti. "Özel bakımda olduklarını bilsen delirecektin pembeli. Zaten yeteri kadar gergindim. Birde seni çekemezdim." Kaşlarını çattı. "Bana hiç mi guvenmiyorsun ya?"
"Sana güvenmeyen bebeklerimi gösterir miydim? Bir düşün aptal." Sessizliği gülümsemesine yol açtı. "Bosverin şimdi bunu. Büyüdüler işte. Saçları da uzuyor. Ayrıca benim karnım aç." Shinso yerinden kalktı. "Sandviç olacaktı mutfakta." Eiji de kulaklarını dikip Shinso'ya baktı. Kiyoko da kıkırdayarak ayaklandı. "Anlaşılan birilerinin daha karnı acıkmış. Bende ona mama yapayım."
İkisi çıktığında Minanın yorumu gecikmedi. "Bu arada boynun-" sözünü kesti. "Tek kelime edersen kapı dışarı ederim seni." Ağzına fermuar çekti. "Anlaşıldı. Yeşil bir kapıya çarpmışsın." Üzerine gelen yumruğa direnmemişti bile.
..."Cümle yapısını anladın mı artık?" Denki kafasını salladı. "Yani, cümle içinde cümle kullanımını bir tek onlar bu kadar karışık yapabilirlerdi ama anladım. Teşekkür ederim Jirou-san." Kız gülümsedi ve defterini ona ittirdi. "Önemli değil. İngilizce'de normalden bir üst seviye olman her zaman ise yarar. Bu yüzden çalışmalarına devam et."
Arada sırada işi erken bittiğinde Jirou'dan aldığı bu dersler gerçekten işe yariyordu. İngilizce'de yavaştan zorlanmaya başladığını hissetmeye başlamıştı artık. Okul derslerinin yanında genel konuşma diline, gramer kurallarına ve özel olarak kendi kullanacağı terimlere çalışıyordu. Belki biraz fazla sıkıyordu ama bir yılı tamamen boş geçirmekten daha iyiydi.
"İşiniz bittiyse çıkalım mı? Toplantı vakti." Jirou kafasını salladı ve ceketini giyindi. "2 saate kadar geliriz. Sende alıştırmaları yap." Kafasını salladı. "Tamam." Laptopundan alıştırma sayfasını açarken konuşmalar kulağına geldi.
"Bugün sende harbiden bir farklılık var. Neden bu kadar gülümsüyorsun?" Deku kıkırdadı. "Önemli değil. Hadi çıkalım şimdi. Bu toplantıyla ilgili iyi hislerim var."
Onlar binadan çıktığında koltuğunda gerildi. "Biraz ara vermekten zarar gelmez." İzlediği diziyi açıp arkasına yaslandı. Yurtta zaten oda arkadaşıyla fazlasıyla İngilizce konusmaya ve çalışmaya zaman ayırıyordu.
..."Katsuki ikizler acıkmış galiba. Susmuyorlar." Mutfaktaki yemek hazırlığından ayrılarak salona geçti ve ikizleri Mina'nın elinden aldı. "Normal. Onları besleyip geliyorum ben." Mina şaşırdı. "Neden burada beslemiyorsun? Normalde yanımızda beslerdin hep." Gözlerini devirdi. "Sessizlik istiyorum, anladın mı?"
Arkasına bakmadan salondan çıkıp üst kata geldi. Dar üstü üzerinden atıp omuzlarını sıcak tutsun diye hırka giydi. Hiyori'yi göğsüne yaklaştırıp emmesini izlemeye başladı.
İlk defa bu kadar çok sızladıklarını hatırlıyordu. "Kesinlikle seni döveceğim."
Doyduğunu anladığında İzumi'yi de emzirmiş ve sakinleyen ikizleri yatağa bırakmıştı. "Tanrım." Kapıda Mina ona bakarken refleks olarak hırkayla göğüslerini kapattı. "Deku tahmin ettiğim kadar masum değilmiş. Katsuki, seni yemiş bildiğin.""SENİ ÖLDÜRECEĞİM MİNA ASHİDO!" İsmini söylediği için yüzüne vuran korkuyla kaçmaya başlamıştı. "Valla kötü niyetim yoktu. İki tane oldukları için yardıma." Merdivenlerin başında omzundan yakalyıp geri çekti. "Sana kim gel dedi peki?" Kıpkırmızı koyu gözler, dikilmiş kuyruk ve neredeyse pençe gibi görünen tırnaklar... Mina tir tir titremeye başlamıştı.
"Şe-şey üzgünüm." İçeriden gelen ağlama sesiyle bıraktı onu. "Bebeklerime dua etsen iyi olur. Gel şuraya."
Peşinden küçük çocuklar gibi onu takip ederken üstüne eski kazağını geri giyinmiş ve Hiyori'yi ona vermişti. "Utanç diye bir kavramın olsun aptal. Tamam mı?" Usulca kafasını salladı. "Tamam. Özür dilerim."
...Akşamleyin Deku, Kiri, Denki, Jirou, Tooru ve evde olan herkesle dev bir sofra kurulup yemek yenmişti.
Gece ise muhabbetten sonra Deku ve Kirishima hepsini evlerine bırakmak için beraber çıkmış ve geriye Shinso ve Katsuki kalmıştı. "Ölmek üzereyim."
Shinso gülmesini bastıramadı. "Çok kötü bir zaman seçmişsin özel tatilin için." Reddetmedi. "Dün gece nasıl geçti? Zorluk çıkardı mı ikizler?" Omuzlarını silkti. "Uyandılar yine ama sorun çıkarmadılar özellikle." Kafasını salladı. "Teşekkür ederim."
Elini omzuna koydu. "Bu yolda beraberiz. Önemli değil. Ama bence Deku'yu uyar. Seni ciddiye almam zor oluyor bu boyunla." İçeri geçerken sakinleşmek için soğuk havanın kendisine işlemesine izin verdi.
..."Eğer bir daha bu kadar çok iz bırakırsan sabaha cesedin çıkar." Gözlerindeki kızgınlık geçecek gibi değilken Deku savunma modundaydı. Tabi boğazındaki ellere karşı yapabileceğini bilmiyordu. "Üzgünüm, dedim ya Kacchan. Kendimi tutamadım. Biraz abartmış olabilirim." Kaşlarını daha çok çatarken üzerindeki t-shirt'ü bir kenara attı. "BU ABARTIDAN BİLE ÖTE! BEBEKLERİM BİLE BU KADAR ACITMIYOR!"
Yutkundu bir kere. "Ama çok güzel-" boğazında tekrar hissettiği pençelerle sustu. Her ne kadar boynunda izleriyle çok güzel ve seksi durduğunu soylemek istese de elinden kurtulamazdı bu sefer. "Bir dahakine, intikamımı alacağım." Anında tüm korkusu sıfırlandı ve eli indirerek parıldayan gözlerle ona baktı. "Yani yine yapacağız?" Tekmeyi bacaklarına indirdi.
"Yakın zamanda değil aptal. Ayrıca dün de demedim mi?" Yere eğilerek vurduğu yeri tutarken kafasını salladı. "Tamam tamam kedicik. Ben her zaman hazırım senin için."
Katsuki dolaptan pijamalarını giyindi ve yatağa yattı. "Akşam uyanırlarsa seni de kaldıracağım. Bugün bittim ben." Deku da yanına yatıp onu göğsüne doğru çekti. "Olur. Yardım ederim sana. Benim de çocuklarım onlar."
Kuyruğunu ona sararak kendini ona doğru çekti. Göğsünde onun kokusuyla rahatladı ve kendini uykuya biraktı. Gerçekten, burası onun eviydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kedi-İnsan (Dekubaku)
FanfictionDünyada çok nadir görülen kedi insanlar tamamen ayrı bir türdü. Bir çift kedi kulağı, kuyrukları ve ayda bir geçirdikleri kızgınlık dönemleri onları herkesten ayırıyordu. Halk arasında lanetli veya oyuncak gibi görülen bu türdden olan Katsuki'nin ce...