2. Bölüm

6.9K 221 17
                                    


Seçimlerimiz farazi kararlarımızdır.
🌙🌙🌙
Annem küçük bir çocukmuşum gibi kolumdan çekerek odasına soktu beni. Kazağımın kolunu düzeltirken yarım ağız söyleniyordum "çekiştirmene gerek yoktu." siyah maun masasına geçerken üstündeki kırmızı tören cübbesini çıkattı. "Törene geç kaldın... Yetmiyormuş gibi olay çıkartıyorsun. Ne zaman büyüyceksin sen Afra? Birde senden çocuk bekliyoruz. Yandık biz, gerçekden yandık."

Annem bir konuda haklıydı gerçekden de yanmıştık. " O kızın hakettiğini sende biliyorsun " Annem elini boşver sende dermiş gibi sallayıp masasında ki dosyayı açtı. "Odunları aldın mı? Baban pazara gitmişti nar almaya odunları al, Törenede geç kaldın zaten. Neden geldin ki bugün?" Annem hep böyleydi. Kızmak için sebep arıyordu bende o sebebi hep ona veriyordum.

Annemin serzenişlerini daha fazla dinlememek için odadan sesizce kaçtım.
Bugün Yule bayramıydı. Sabaha kadar evimizin şöminesinde yanıcak yarke odunlarını almak için sınıfa geçtim .

Shake biz öğrenciler için sadece ritüellerimizi yaptığımız bir mabed değil büyülerimizi geliştirmemiz için bir akedemiydide aynı zamanda. Çoğu cadı yaşadığımız toplumun kurallarına ayak uydurmak için üniversiteye gidip meslek sahibi olurken annem üniversitenin biz Tırnovalılara birşey katmıycağını tam tersine bebeğimizle geçiriceğimiz o "tatlı" zamanları kaçırmamıza vesile olduğunu savunuyordu. Gerçek şu ki bu kadar karmaşanın arasında bir meslek seçip kariyer basamaklarını tek tek tırmanmayı hiçbir zaman hedeflememiştim. Biz cadılar ölümsüz değildik, fakat uzun yıllar genç ve sağlıklı kalabilirdik. Bundan dolayı belkide eğitim meselesini uzun bir süre rafa kaldırmıştım.

Sınıfta Perfin haricinde kimse yoktu. Perfin istisnasız her ekinosda* görevli olan şu etkinlik kızlarındandı. Yaşı daha onyediydi ve eminim ki otuz yaşında da burda odun dağıtıcaktı. Yarke, her ilkbahar ekinozunda Başrahip tarafından kutsanıp bir sonraki kış ekinozuna kadar kutsanmadan önce bir fidanken kutsandıktan sonra yetişkin ağaç boyuna erişen kutsal bir ağaçtı. Ağaç kesilir biz cadılara ve diğer mahlukatlara dağıtılır böylelik de gece boyunca kutsal ateşimiz hiç sönmezdi. İnsanlar her 21 Aralıkda kutladığımız bu bayramı yılbaşı adı altında genelekselleştirsede, Yule Bayramı Yılbaşı kadar şen şakrak geçmezdi. Çünkü bizim yarke ateşimiz sönerse, Hekate Korusun! Diaboli* seni ziyarete gelirdi.

Hekate ve Diaboli asla anlaşamazdı. Kardeşler gerçi ama Diaboli'nin ziyarete gelmesi demek Hekate'nin sana sırt dönmesi demekti. O yüzden biz cadılar; Vampirler, İblisler ve Sirenler gibi Diaboli'ye değil Hekateye tapıyoruz. Hekate tam bir gazap tanrıcasıdır fakat Diaboli; o gazabın, yalanın, hilenin kaosun ta kendisidir. O kadar çok süreti vardır ki, aslında hep yakınındadır. Fakat sen anlamazsın. Gazap çocukları heryerdedir. Dünyada ayak bastığı heryere kaosu ve kötülüğü yaymıştır.

Düşüncesiyle bile ürperdi gelmişti. İzleniyormuş hissiyle etrafıma bakmak istedim ama absürt kaçar diye bu isteğimi göz ardı ettim.

Perfin'in elinde kalan odunlar son odunlardı ve büyük ihtimal Başrahibe için ayrılmıştı. Genç kızın yanına gidip masanın yanındaki son kalan gri 3 odunu kucakladım. Gariptir ki Perfin çok solgundu ve asla kafasını benden yana çevirmedi. Amanda'ya yaptığım laneti pek takıcak bir kız değildi ve sorunun ne olduğunu anlamamıştım. "Perfin, iyi misin?" eğdiği kafasını hiç kaldırmadan birşey homurdandı ama ne dediğini anlamamıştım. Ne olduğunu anlamak için kucağımda ki odunları yere bırakmaya niyetlendiğimde salak kız bana çarparak sınıftan uzaklaştı. Terslemeside cabası "İşine bak" ellerim dolu olmasaydı ben ona işi gösterirdim fakat günde 2 vukaat Shake için bile fazlaydı. İlla tekrar karşılaşacaktık.

Kucağımdaki odunlarla birlikde koridora çıktığımda Perfin ortalarda gözükmüyordu. O salağı daha fazla düşünmekden vazgeçip elimdekilerle arabama ilerledim.

KARA AYİN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin