24. bölüm

4.5K 277 65
                                    

Yorum yapmayı ve Yıldıza basmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar.

🌙🌙🌙

Meğer ne kadar değerliymiş bedenini kendin kontrol edebilmek. Dışardan bir göz gibi, olaylar karşında birşey yapamadan benliğim kendi kendine hareket ederken bunları düşünüyordum istemsizce.

Bedenim beynimle çatışıyor, gözümün önüne daha önce yaşamadığım sahneler perdeleniyordu. En acısı da o kadar gerçek ve tanıdıklardı ki.

Mesela bir sahnede, aynada kendime bakıyordum. Saçlarım gece siyahı değil alev gibi turuncuydu. Boyum olduğundan bir tık daha uzun dolgunluklarım daha küçüktü. Her sahnede saçlarımda çiçekten bir  taç vardı. Bedenimde tek tanıdık şey gözlerimdi. Sonraki sahnede ormanı yaratıyordum. Bir sonrakin de ise hamile kalmak isteyen kadınların dilekleri, duaları geliyordu kulağıma. Bir tanesinde Diaboliyle sevişirken, bir sonrakinde doğum yapıyordum. Ama en çok arafta ki özlem perişan etmişti beni.

İgnis'e duyduğum, Diaboli'ye duyduğum özlem. Duygularım o kadar yoğundu ki, içim sürekli bir kinle birde aşkla taşıyor sonra tekrar bir derin üzüntü alıyordu beni. Bilmediğim anılar bir süre sonra bildiğim anılara evrildi. Doğuşumu gördüm, sonra büyüyşüm ardından Diaboli'yle ayin yapışlarım, bebeğimi hissetmem. O kadar çok şey aynı anda beynimde oluyordu ki dışarda ki olanları takip edemiyordum bile. Sonra bir gümbürtü farkettim zorlada olsa algımı dışarıya verdim.

Hala havada süzülürken tek bir hamlede Lunox'sun boynunu kafasından uçurdum. Kronos beklemediği olay karşında Amelia'yı orakla kesicek iken kendi orağıyla kendini deşmeye başladı. Havada süzelen artık sadece bedeni değil kanlı bağırsaklarıydıda. Amelia'nın korku dolu çığlıkları benim bile içimi sızlatırken, Belatrix gözünü bile kırpmadan düşmekde olan küçük kızı rüzgarla yönlendirip düşüşünü hafifletirken nerden çıktığını bilmediğim meltemle annesine yönlendirdi. Kafamda şuana kadar bilmediğim, Profanus Liber de dahi yazmayan büyüler geçiyordu. Bilgi çoktu. Güç çoktu. Hırs ve intikam arzu çoktu. Ama en fazla aşk çoktu. Diaboli'ye duyduğu aşk. Teslimiyet ve tutku.

Bellatrix artık ölmüş olduğunu düşündüğüm Şeytan'a verdi sonunda dikkatini. Diaboli'nin bu kadar kolay alt edilebileceğini düşünmüyordum kesinlikle bu işte bir iş vardı. Lunox'un orağı Diaboli'nin hemen yanındaydı. Hızlı hamlelerle orağı aldı şöyle bir tarayınca üstüne sürelen kanı farkettik. Beynimde sesi yankılandı Orak lanetlenmişti. Hekate ve ya Rareal'in kanıyla.

Ben olsaydım öldü diye Diaboli'yi orda bırakır yoluma devam ederdim ama Bellatrix o kadar zeki ve bilgiliydi ki bunun bir lanet olduğunu anlayıp  orağı hızlıca toprağa sürdü. O tabiatın Koruyucusuyudu. Bunu nerden bildiğimi bilmiyordum. Koruyucu ne onuda bilmiyordum. Bellatrix toprakla yaptığı temizleme ritüelinin ardından aynı orakla elimde büyük bir yarık açtı süzülen kan kırmızı değil altın rengindeydi. Bir kaç mahlukat şaşkınlık nidalarıyla Bellatrix'i yani beni izliyordu. Akan altın  kanı  Diaboli'nin dudaklarına değdirdi. İki saniye sonra ise Diaboli okyanusda boğulmuşta suni tenefüsle hayata dönmüş gibi derin nefesler alarak uyandı. Bebeklerimin sevincini hissediyordum. Bu mümkün müydü? Annelerinin karnında çığlık atıp sonra sevinç nidaları atmaları, her bir kıpırdayışı hissetmem, olağan birşey miydi? Kesinlikle değildi.

Reankarne olduğumu artık anlamıştım. Gerçek benliğim Bellatrix'di ama kendimi Bellatrix gibi hissetmiyordum. Zaten hatırlamak tehlikeliydi. Delirenler boşuna delirmiyordu. Memerion ayini yapmak demek delirmeyi göze almak demekti. Benim unutmam gerekiyordu. Bellatrix çok güçlü bir cadıydı ve benliğimi ele geçiricekti. O ben olabirdi ya da ben o, önemli olan benliğim onun gücü ve kudretinin sınırı olmadığını kabul ediyor beynim ise bu olayı tamamen reddetip beni ekarde ederek tamamen Bellatrix'e çalışıyordu. Onun gücünün bir sınırı yoktu ama ben benliğimi kaybedip silinmek istemiyordum.

KARA AYİN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin