34. Bölüm

451 67 6
                                    


Bol bol yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın lütfen. İyi okumalar.
🌙🌙🌙

Ruhum bedenimi  terk etmek isterken yapılacak şey belliydi. Şuan kızımı doğurup, hiç vakit kaybetmeden  geleceğe gidip oğlumu doğurmak.

Evet. Yapıcağım şey buydu. Şimdiye kadar hiçbir cadının yapmadığını yapıp, zaman döngüsünün içinden geçicektim.

MECBURDUM.

 Çocuklarım içim mecburdum. 

Acılar içinde kıvranırken gözlerim şiddetle açıldı.

Sarsılan bedenimden anlaşılıyordu ki Diaboli de birşeylerin ters gittiğini anlamış beni kendime getirmeye çalışıyordu. Aldığım ilk nefesmiş gibi derince soludum. Öksürüğüm boğazıma takılı kalmıştı. 

Burnumdan aldığım derin solukla kasıklarıma giren sancılarımı dindirmeye çalıştım. Ellerim şiddetle Diaboli'nin ellerine tutundu.

İstemsiz akan gözyaşlarımı silen Şeytanım, mırıl mırıl dua edermiş gibi sancılarım için büyü yapmaya başlamıştı. 

Geçmese de biraz da olsa dinen ağrılarımla sonunda konuşabildim
''Doğum başlıyor Diaboli anneme ve Aden'e ihtiyacım var hata Amelia ve Eleanor'a da''

Diaboli acının birazda olsun dindiğini anlıyınca ellerimi bırakmadan arkasına doğru seslendi. Onun büyüsü o kadar güçlü ve muhteşemdi ki fısıltısı koca sarayı aşmış, ülkenin neresinde olduğunu bilemediğimiz Eleanor'a kadar ulaşmıştı. 

Annem ve Aden hızla odaya daldı. Onlar için Diaboli kutsal olan bir varlık değildi ve diledikleri gibi saygısızlık edebilirlerdi fakat odaya giren babam ve Diyar için referans yapan bedenlerinden de anlaşıldığı üzere hala Diaboli yarattığı varlıklar için kutsallığını koruyordu. 

Annem hızla beni kollarını arasına aldı. ''Yanındayım bebeğim.'' İstemsizce akan gözyaşlarıma bir yenisi daha eklendi.

Açık kapıdan içeriye sırasıyla Amelia, Eleanor,Lillith ve Uzay girdi. 

Uzay'ı anlardım da Lillith'in burda ne işi vardı. Uzun zamandır ortalıklarda olmayan ne olduğunu hala anlamadığım mahlukat yavaşça içeri süzüldü. 

Sinirle Diaboli'ye dödüm. ''bunun burda ne işi var?'' Diaboli diyeceklerinden pek hoşlanmıyacakmışım gibi yüzünü ekşitti. ''O yedi çocuk doğurdu Afra, illa bir yardımı dokunur.'' sinirle Şeytan'a döndüm. '' aynı anda hem cadı hem iblis doğurmadıysa bir işe yarıyacağını sanmıyorum. '' Yüzümdeki sevimsiz gülümsemeyle Lillith'e döndüm. Beni bir çok kez öldürmeye çalışan kadına güvenicek kadar kafayı yememiştim daha. '' Teşekkürler Lillith, ama yardımın dokunmaz.''  Liilith sinir bozucu gülümsemesiyle beni duymamazlıktan geldi. Acelesiz ve zarif adımlarla yatağın yanında ki kadife kırmızı pufa oturdu. 

'' Tam beş çocuk cadı, tam beş çocuğumu kaybettim. hepsinin babası Rafeal. Kimse isimleri bilmez. Kimse yüzlerini bilmez. Sadece lanetlerini bilirler. Şeytan'a kaçan sinsi iffetsiz kadın. Şeytanların annesi. Oysa benim şeytanlarımın babası da benim Şeytanım da  Rafeal'di. Eleanor'u ondan kaçırdığımda öyle öfkeliydiki gücüne güç katmak için katlettiği bebeklerimin tüm suçunu Diaboli'ye yıktı. 

Kimse bana fısıldamadı cadı. Kimse benim aklımla oynamadı. Bana kimse ister misin diye sormadı. Ya da çok sevdiğin babanı  ve evini bırakıp cennete gelmek istermisin demedi. Kimse benim yanlızlığımı ve çaresizliğimi görmedi. Çünkü görmek istemedi. Şu aşağıda ki dünyadan nefret ediyorum. Hekate'den ve soyundan nefret ediyorum. Ama en çokta Rafeal'den nefret ediyorum. Oyüzden cadı sen ve türün cennet ve cehennemin yedi katını kana bularken. Bende Rafeal'in şu hayatta kendi çocuklarından da daha fazla öldürmek istediği iki bebeği canım pahasına koruyup kolluyacağım. Çünkü onların başına bir iş gelmesi demek  Rafeal'in işine gelirken bu odada o bebekleri benden daha iyi koruyabilecek herhangi bir mahlukat yok demektir.Şimdi suratında ki o ağlak ifadeyi sil ve o çocukları doğur.'' 

KARA AYİN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin