shameless | taekook

☬ 50 ☬

Shameless finali için hem evli mutlu çocuklu hem de farklı bir son olsun dediniz... İnş beklentileri karşılayan bir son yazabilmişimdir

avatar son hava bükücü çizgi filmini izleyenler kadim kişiyi bilir... fici bitirmeden önce onunla ilgili bir kısım yazmasam içim rahat etmezdi, çizgi filmdeki gibi bir sahne değil ama... nys okuyunca öğreneceksiniz klsgjsdfglş hem bence aklınızda kalan tüm soruları da cevaplamış oldum gibi... inş

Peki bu dünyaya veda etmeye hazır mısınız?..

Shameless için son kez

iyi okumalar ♡

Bölüm: 50

☬ Final ☬

Jeongguk, Choi Hanesi'ni geri almak için pek bir şey yapmamıştı. Narae ve Yeona'nın yanına birkaç asker vermiş, gerisini kendileri halletmiş ve tekrar ele geçirmişlerdi. Yeona için küçük kardeşleri dışında hayatta olan tek ailesini öldümek zor olduğu için oppasını öldüren Narae olmuştu. Acımamıştı. Eğer Yeona, Minho ve ikizler kaçamasaydı onları da öldüreceklerdi. Yeona gibi mükemmel birisiyle tanışma fırsatı olmazdı bile. O yüzden Narae'nin acımasını hak etmemişlerdi. Yeona'nın yeğenleri hariç. Onlar yetim kalmışlardı.

Aylardır Choi Hanesi'nde Yeona ile birlikte olan Prenses Narae, kardeşinin onu başkente çağırmasıyla Choi Hanesi'ni bırakıp kralının sözünü dinleyerek başkente gitti. Taehyung'u görünce ona uzun uzun sarıldı, onları korkuttuğu için omzuna vurdu, tekrar sarıldı, yanaklarını öptü.

Narae'ye, Yüce Ada'nın nerede olduğunu söylemediler. Annesiyle olduğunu da. Konuyu açmadılar bile çünkü Narae, omeganın sağlıklı ve iyi olduğuna sevinmekle meşguldü. Moralini bozmak istememişlerdi. Zaman geçtikçe, belki Narae'nin soğukkanlı olabileceğine inanacakları bir zaman söyleyebilirlerdi. Şimdi söylemek hiç uygun olmazdı.

Kral Jeongguk, diğer krallıkları gezeceklerini ve bu sürede Narae'nin prenses olarak başkentte kalmasını söylediğinde Narae'nin kabul etmekten başka şansı yoktu. Özellikle de kardeşi onunla özel olarak konuşup Taehyung ile eş olma planlarını anlattığında, başkentten uzun süre ayrı kalmayacaklarını ve hemen geri dönmeye çalışacaklarını da söylediğinde ikna olmuştu. Yeona'nın da anlayışla karşılayacağına emindi.

Kutsal Mavi Ay Günü olmasından iki hafta önce ilk gidecekleri yere, Su Krallığı'na vardılar. Hava buz gibiydi. Su Krallığı bembeyazdı, karlarla kaplıydı. Lily soğuktan rahatsız olduğunu belirtircesine titrerken Su sanki bir hafta boyunca kanat çırpmamış gibi halinden memnun halde gökyüzünde uçuyordu. Pamuk'u da Min Denizi'nde yakalamışlardı. Pamuk onları saraya kadar takip etmişti.

Sarayın yanına geldiğinde etrafındaki minik krakenleri fark etmişlerdi.

Herkes onları güler yüzle karşılarken Taehyung'un ilk ulaştığı kişi Kral Jimin ya da Kral Yoongi olmamış, Kral Jimin'in kolları arasındaki minik, beyaz kürkle etrafı sarılmış olan bebek olmuştu. "Merhaba Prens Jiyoong."derken sesini inceltmiş, hemen bebeği kucağına almıştı.

Bebek ağır değildi. Kucağına tam oturmuş, güzel boncuk gibi küçük gözleriyle Taehyung'a ağlamadan bakmıştı. Kafasındaki beyaz kürklü beresiyle birlikte çok tatlı duruyordu. "Çok şirinsin!"dediği sırada bebeğin yüzünü inceliyordu. Teni Yoongi gibi beyazdı, burnunun ucu pembeleşmişti. Dudakları Jimin'in dudaklarını andırıyor, tombul yanaklarıyla çok tatlı duruyordu. Taehyung kafasını kaldırıp Jimin'e ve Yoongi'ye ümitle baktı. "Onu ısırabilir miyim?!"

Jeongguk gülerken Jimin, "Hayır."dedi. "Ağlamasını istemiyorsan."diye eklemeyi unutmamıştı.

"İçeri gidelim. Kar yine yaklaşıyor."dedi Yoongi, gözleri gökyüzündeydi.