BÖLÜM 20 ~ GÖKYÜZÜNDEN KAYAN YILDIZIM

581 58 95
                                    


Sandalyeden kalkıp yerden mektubu aldım. Adım adım ağlayarak salona doğru ilerlemeye başladım. Giderken göz yaşlarım pıt pıt damlıyordu.

Salona geldiğimde masada bir kaç silah ve dağılmış sandalye vardı. Felixin tüm eşyalarını bir poşete toplayıp yanıma aldım. Merdivenlerden hızlıca inip arabaya bindim.

Aglamam hala durmuyordu. Onu kurtaramadıgım için iğrenç hissediyordum.

Arabayla evin önüne geldiğimde elimdeki kıyafet ve havlu dolu poşet bile yük olmuştu.

Yürümekte bile zorlanıyordum. Kolumdaki agrı hala geçmiyordu. Hastaneden çıktığımdan beri nerdeyse hiç dinlenmemiştim ve asırı yorgundum.

Eve kendimi atar atmaz odaya girdim ve kapıyı kapattım. Elimdeki poşeti yere bıraktıktan sonra kendimi direk yatağa attım. Ayakkabılarımı zorla çıkarıp yorganı üstüme çektim.

Artık ağlamam bitmişti. Sadece yorgun ve çaresiz hissediyordum ve arada söyleniyordum.

"O Woojin yerine Cheongsanın peşine düşmeliydim. Aptal kafam! "

Söylenerek uyuya kalmıştım.
...

Felixten:

Jennienin üstünde siyah bir elbise ve beyaz bir kurdele vardı. Bir süre ona baktıktan sonra gözüm ilerdeki hareketlenmeye takıldı.

"Ne oluyor? "

Annem gözlerini ayırmadan benimle konuştu.

"Eşyalarımız yeni yat'a taşınıyor"

Gözlerim hala yaşlıydı fakat belli etmemem gerekiyordu. Babam bize doğru geldi ve Jennienin babasının elini sıktı.

"Dediğimiz gibi. En yakın zamanda yıldırım nikahı yaparız. Basının kesinlikle bizden haberi olmamalı"

"O iş bende, sadece kızımı Felixle evlendir"

Basını onaylar biçimde sallayıp Jennie ve babası arabalara bindi. Babam bize doğru dönmüştü.

"Felix gel gidiyoruz sana işleri ögretmeye erkenden baslamalıyım"

Lüks ve üstü kapalı bir arabaya binip  bilmediğim ülkede ne yapacağımı bilemeyecek şekilde kaybolmuştum.

Araba durduğunda karşımızda dev gibi bir holding vardı. Ben burda ne yapacaktım?

Arabadan indigimde 5 tane dev koruma basımda durmuştu. Hepsi de iki katımdı. Ben yavaş yavaş giderken onlarda arkadan geliyordu. Korkup daha hızlı ilerlemeye başladı.

"Niye geliyorsunuz ya siz gitsenize"

Fransızca konuşarak:

"Biz babanız tarafından görevlendirildik efendim. Ofisinize gidene kadar güvenliğiniz için peşinizden geleceğiz. "

"Her zaman benimle mi olacaksınız? "

"Evet efendim, ben sizin baş korumanızım adım Tae"

"Peki, memnun oldum Tae. "

Sessizce mırıldandıktan sonra bana gösterdikleri odaya gectim. Oda çoktan hazırlanmıştı. Masada Lee Felix yazılı bir kart vardı.

Masaya oturduğum da incelemeye basladım. Bir kaç dosya ve diz üstü bilgisayardan başka birşey yoktu. Ne ara buraya gelmiştim.

Daha 2 gün önce Hyunjin ile buluşup güzel hayaller kurmuştuk. Yarım kalmıştı hayallerimiz... Yarım kalmıştı kalplerimiz...

...

Kardelen Güzelim ~ HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin