BÖLÜM 34 ~ MÜKEMMEL OGLAN

399 42 144
                                    


Uçağa gelmiştik hızlıca inip etrafı kontrol ettim. Basın çoktan gelmiş fotoğraflar çekmeye ve haber yapmaya başlamıştı.

Kameraların önüne doğru geçtiğimde hızlıca beyaz flashlar patlamış ve mikrofonlar bana doğru dönmüştü. Yan gözlerle uçağı kontrol ederken orada durup soruları cevaplamaya başladım.

"Efendim neden Kore'ye geri dönüyorsunuz?"

"Buraya kardeşimin yanına tatile gelmiştim, şimdi geri dönüyorum."

"Mr. Felix ile olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? Haberler doğru mu?"

"Buraya Felix için gelmedim onun burada olduğundan haberim yoktu. Biz olayları Felix ile normal bir şekildede konuştuk ve çözdük. Düşündüğünüz gibi bir şey yok."

Sorular gelmeye devam ederken Suga çaktırmadan bana dokundu ve kulağıma eğildi. 

"Efendim, Minho Bey sizi bekliyor."

Başımı salladıktan sonra kameralara döndüm ve soğuk bir yüz ifadesiyle önlerinde eğildim.

"Yeter bu kadar soru."

Sorular sormaya devam ederken hızlıca uçağa doğru ilerledim ve merdivenlerden çıktım. Uçağın kapısı kapandıktan sonra hızla uçağın yatak bölümüne geçtim.

Kapıyı açtığımda karşımda Cheongsan duruyordu. Bacakları ve kolları bağlı, ağzında ise bant vardı. Minhoya doğru baktım ve keyifle sırıttım.

"Bunun işini uçakta bitirelim."

"Nasıl istersen?"

Minhoda sırıtırken büyük bir kahkaha attım. Sinirli gözlerle bana bakıyordu. Ona doğru ilerledim ve agzındaki bantı hızla çekmemle acı şekilde inlemişti.

"Ah Cheongsan, yazık olacak senin gibi bir profesöre. Umarım geride tedavi olmamış hastalar bırakmamışsındır. Çünkü onlara büyük yazık olur."

 "Bunun bedelini ödeyeceksiniz!"

"Seni kim arar ki? Geride mükemmel bir oğlan bıraktın. Senin hakkında en ufak bir şey dese ona inanırlar."

Yüzüne doğru eğildim.

"Kimsenin sikinde değilsin Cheongsan."

Gözlerinde nefret ve kin vardı. Tekrar ayakta dikilip koltuğa oturdum. Uçak kalkıyordu ve asıl işkence şimdi başlıyordu. 

Uçağın kalkmasıyla ordan oraya sallanmaya başlamıştı. Sandalyenin düşmesiyle oda yere düşmüştü. Kemerim takılı bir şekilde ona baktım.

Uçağın hareketleri düzene girince ayaga kalktım ve yerden kaldırdım onu.

"Başlayalım Minho. Mezarı Kore'de olmalı değil mi? Ah ya da Kore'nin toprağını kirletir bu. En iyisi bir okyanus'a bırakalım. Dünyaya tek faydası balıklara yem olmak olur. "

Minho bana doğru gülümsedi ve başını evet anlamında salladı. Bir kaç saniye sonra bir kaç koruma ve Suga gelip büyük bir lavaboya götürdü.

"Ah bu arada Jisung nerede?"

"Sen gelmeden önce seni görmek için biraz bekledi ama sonra yatakğa geçip uyuya kaldı."

Gülüp kafamı salladım. Koltukların üstündeki bagajdan büyük bir katlı poşet çıkardı ve içinden beyaz bir naylon kıyafet çıkardı.

"Üstün kan olmasın. Bunu giy"

Sırıttıktan sonra takımı alıp giyinmek için lavaboya geçtim. Giyinip geldikten sonra aldığım takım bıçak çantasını alıp odaya yöneldim.

Kardelen Güzelim ~ HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin