Dişlerinden Damlayan Kanın Kıyameti

1.7K 239 266
                                    

Ben dün uyuya kalınca bölümü unutmuşum🫣 kusuruma bakmayın lütfen. Umarım keyif alacağınız bir bölüm olmuştur. Sınırımız yine aynı olsun bakalım hiç artacak mı merak ediyorum?

Vote 100 Yorum 150 kuşlarım. Öptüm sizi

 Öptüm sizi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Esen rüzgar olduğu yerdeyse Şifa'da büyük bir sorun vardı. Alparslan'ın haricinde hiçbir şeyi hissedemeyecek kadar fena bir sorun.

Alparslan ona tek bir soluk alma mesafesinde çekildiğinde, ciğerleri ondan sökülerek alınan nefesle doldu.
Çığırından çıkmış gibi çarpan kalbi ne olacaktı peki?

Karşısında ki adamın da kendinden pek bir farkı yoktu aslında. Derin derin soluyordu Alparslan. İçini o kadar coşkulu bir kalabalık sarmıştı ki hangi duygu kendisinin, hangisi Alparslan'ın ayırt edemiyordu. Adını söylemek isteyen dudakları aralandığında çok daha saldırgan bir hamleyle karşılaştı.

 Adını söylemek isteyen dudakları aralandığında çok daha saldırgan bir hamleyle karşılaştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dişlerinin hırçınlığı dudağını kesmişti galiba. İnce bir sızı hissetti Şifa. Sonra o sızının üzerine sürtünen ıslak dil darbesi kesik bir iniltiyle sonuçlandı. Alparslanın, saçlarının arasına giren eli öyle sıkı tutuyordu ki kendini ondan uzaklaşma ihtimali bile yoktu. Başını yana yatırıp, ağzını ağzıyla tamamen örtmesi karnındaki yangını büyüttü. Elleri bilinci dışında Alparslanın kara saçlarına asılırken bedeni bedenine tamamen yaslanmıştı.
Nefessiz kalışıyla dudaklarının üzerindeki dudaklar çenesine doğru kaydı. Şifa bedenindeki gücü kaybeder gibi hissettiğinde Alparslan bir kolunu beline dolayıp ona destek olmuştu.

Başı geriye düşen kızın çenesinden boynuna doğru kayan dudakları tam şah damarının üzerinde durdu. Nabzına kim olduğunu hatırlatmak ister gibi dişlerini ince deriye sürterek bir iniltiye daha sebep oldu. Keyifle kıvrılan dudakları tekrar Şifanın tadını hissetmek için geldiği yolu dönerken dudaklarına yaslanan parmaklarla duraksadı.

"Ne olur dur! Kalbim... Alparslan öleceğim şimdi."

Fısıltıyla dökülen yakarışlara kulak tıkamak olmazdı tabi. Dudaklarının üstünde varlığını koruyan, uçları buz tutmuş parmakları buseledi bu seferde.

ŞİFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin