Dudaklara Hapsedilen Dualar

1.9K 208 75
                                    

Bu bölüm benim Dua ile bağımı düğümleyen bir dönüm noktamdı. Buraya gelene kadar kendi yazdığım kadını hiç tanımadığımı fark etmiştim. Ona çok hayranım. Veronica neden onu deli gibi seviyor ben bu bölüm tam idrak edebilmiştim.

Keyifle okursunuz umarım. Beğenip bir kaç satır yorum yapmanız Şifamızın büyümesine büyük katkı sağlar🥰

 Beğenip bir kaç satır yorum yapmanız Şifamızın büyümesine büyük katkı sağlar🥰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







Alparslan gözlerini kızın elindeki kağıtlara dikmişti. Hep merak etmişti zaten neler çizdiğini.

Neredeyse yaz kış yaşadığı verandaya bağlı kulübenin içinin, bunlarla dolu olduğunu biliyordu.

Duhan'dan, Veronica'nın merakına yenilip girmek istediği bir zaman da Şifa'nın nasıl çığırından çıktığını dinlemişti. Eline aldığı traş makinesiyle kadının saçlarını sıfıra vurmakla tehdit ettiğini biliyordu. Şifa için o kulübe bir sığınaktı.

Duhan "Çocuk işte tehtitleri de çocukluğuna yaraşır şekilde" dese de Alparslan biliyordu bunun bir tehdit olmadığını. Orası Şifa'nın mabediydi ve sadece kendine özeldi. Şifa, küçükken de şimdi de hep sınırları olan bir kadındı. Sınır ihlali yapana, zerre merhamet etmeyeceğini hissedebiliyordu genç adam.

Yine de bu kadar sessizlik can sıkıcı olmaya başladığı için konu arayışına girmişti işte.Varlığını tekrar kadının gözüne sokmak için, gözlerini ayırmıyordu üzerinden.

Şifa adamın üzerinde santim santim gezen bakışların, her değdiği yere bir avuç kıvılcım bıraktığını hissetti.Tepkisiz kalmak, umursamamak can yakıcı olur muymuş bizzat yaşayarak öğreniyordu.

Kafasının içinde gelip giden ona elektrik verilmiş gibi hissettiren bir dalga "Bak bana! " diye emir verene kadar gayet de başarılı devam ediyordu. Ne olduğunu bile anlamadan yerinden fırlayıp adama baktı.

Bunu nasıl yapıyordu Şifa anlamıyordu ama ikinci kez başına gelen bu durum oldukça ürkütücüydü. Birine söylese kafayı yemişsin derdi ama zihninin duvarlarona çarpan o sesi iliklerine kadar hissediyordu. Duymakla sınırlı değil içinde uankı yapıyordu sanki.

Sesindeki titremeyi kontrol edemiyordu. Adamın dudakları bile kıpırdamadan nasıl sesini işittiğini algılamak, kabullenmek öyle zordu ki.

"Deliriyorum! Gerçekten deliriyorum artık, ne oluyor Allah'ım? " diye mırıldanmaya, sağa sola iki adımlık voltalar atmaya başlamıştı.

Alparslan ayağa kalkıp yaklaştı. Şifanın kişisel alanını ihlal edecek kadar yakındı ona. Kızın titreyerek ona bakan hareleri dudaklarında minik bir tebessüm oluşturmuştu. Bir çok ihtimali göze alarak kollarını çekinmeden kıza doladı. Fısıltıyla sakin olmasını telkin edip rahatlatmaya çalışıyordu.

"Korkma! Otur lütfen, sakin ol önce. "

Şifanın zayıf bedenindeki titremeyi kendi bedeninde hissediyordu. Kollarının arasından kendini koparır gibi geriye çekilip dehşetle baktı suratına.

ŞİFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin