[Topkapı Sarayı]
Genç Hanım Sultanlar havalar henüz çok serinlemeden has bahçenin tadını çıkartıyorlardı. Mihrişah Sultan ve Meylişah Sultan kol kola girmiş uzunca yolda yürüyor hoş kokulu çiçeklerin yanlarından geçiyorlardı. Meylişah, Mihrişah kadar devlet işlerine karışmamakta kararlı olduğundan sadece durumları öğreniyordu.
"... öyle işte. Ama az kaldı, çok az." Meylişah, Mihrişahın sözleriyle gülümsemişti. "Validem, her şey bittikten sonra istirahate çekilmek istiyor. Belki bende onunla birlikte giderim." Nilüfer Haseki, son olanlardan sonra fazlaca yıpranmış ve yorulmuştu. Genç yaşına rağmen dayanılmaz ağrılar çekiyordu. "Bende gelirim sizinle, şimdi devlet işlerine karışmak bile bana bir ömür yeter."
"Geçen gün bir mektup geldi, Büşra Sultan'danmış. Sanıyorum ki Ferhat Paşa ve Cahit Paşa büyük bir ilerleme kaydetmiş."
"Evet, hatunu has odaya soktuk lakin sonrasında ne olacağını bilmiyorum." Lavinia, o günden sonra birkaç gün ard arda halvete gitmiş en sonunda Gülrizin ondan önce davranması ve Hoşyarın dahil oluşuyla halvetler sekteye uğramıştı. Her halvette bir damla ilacı dönüyordu ama hala bir etki yoktu. Üç hafta geçmişti bile.
"Hanzade Sultan peki? Ya anlarsa?"
"Hanzade Sultan önce zevcinden kaçmayı bıraksın sonra anlasa bile çok geç olacak." İki Sultan kıkırdaşarak yürürken sohbetlerine devam ediyorlardı. İleriden gelen at kişnemesi duraksamış ağaçların arkasındaki at çiftliğini görmüşlerdi. "Ne çabuk gelmişiz, şuradan dönelim." Biraz ileriden dönerlerken arkadan gelen sesleniş ile durmuşlardı. "Mihrişah Sultan'ım, Meylişah Sultan'ım." İshak Paşa hızlı adımlarla yanlarına gelmiş ve selam durmuştu.
Gözlerindeki ışık sönmüştü, teni beyazlamış, yastan dolayı çokça kilo vermişti. Hala işinin başında olmasının tek sebebi biricik zevcinin intikamı içindi, yoksa çoktan azlini ister ve bir başka yerde beylik yapardı. Birde kızı vardı, Kamer'in kopyası gibi olan yaşını geçmiş Sultanı. Nakşidil de onun sarayındaydı. İkisine da babalık yapmaya çalışıyordu.
"İshak Paşa."
"Sultanım, Amasyadan gelen haber size ulaştı mı?"
"Hangi haber?" Neredeyse her gün gelen mektupları düşündü. "Mahenver Sultan, Paye Hatunun bebeği için olanı."
"Yok, hayır. Bana öyle bir mektup gelmedi."
"Bana da şimdi geldi, dairenize bırakmış olmalılar." Mihrişah Sultan anlar şekilde başını salladı. "O vakit biz saraya dönelim, hayırlı akşamlar İshak Paşa'm."
"Hayırlı Akşamlar."
...
[Hoşyar Sultan'ın Dairesi]
Haseki Sultan epeydir kötüydü, Payenin gebeliği ve Lavinia Hatunun sürekli hünkar ile olmasıyla Kasım ile arası açılmıştı. Kadir olmasaydı yüzüne bile bakmazdı belkide ama yılmayacaktı.
"Hatun ne vakit düşecek bu bebek!" Sinirle odada dolaşırken ellerini beline koymuş karşısındaki nedimesine bakıyordu. "Sultanım vallahi koydum ilacı."
"Bir sonrakine daha fazla koy o vakit-" Nefesi kesilen Hoşyar iki büklüm olmuştu. Elini karnına koymuş acı ile inlemişti. "Ah! Hekim, hekim kadına haber et. AH!" Öne doğru eğilmiş belindeki iki elini sıkmıştı. Kadir ile ilgilenen hatun hemen yanına gitmiş onu yatağına oturtmuştu.
Hekimle birlikte Valide Sultan ve Gülriz Sultan da gelmişti. Haberi duyunca endişelenmişti. Gülrizde o sırada dairesinde olduğundan birlikte gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması ||
Historical FictionSarayın Yansıması 2 Kan kokuyordu koridorlar, iktidar uğruna öldürülen bedenlerle dolup taşmıştı harem. Hünkar ölmüş taht savaşı yavaştan kendini hissettiriyordu.Ölüm gitgide yaklaşıyor, Sultanlar arasında güç hırsı katlanıyordu. O zaman tekrardan ...