"Senin adın Süleyman."
"Senin adın Süleyman."
"Senin adın Süleyman." Mustafa kucağında tuttuğu minik şehzadesini seviyordu. Mora kaçan pembe yüzü, buruşuk dudakları ve açılmamış gözleri ile bembeyaz bir kundaktaydı.
Leylifer Haseki uzun süren doğum sonrası yatakta yarı oturur şekilde yatarken gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Yan tarafında dikilen Mahenver hem torunu hemde oğluna bakıyordu. "Rabbim uzun hayırlı bir ömür nasip etsin." Mustafa bakışlarını oğlundan çektiğinde ona gülümseyen annesine dönmüştü dönmüştü. Kucağındaki şehzadesini validesine uzattığında Mahenver torununu almıştı. "Devleti Aliosman'a yaraşır bir şehzade olsun." Mahenver, Süleyman'ı izlerken içi gidiyordu. Kendisinin Mustafa'yı ilk kucağına aldığı zamanı hatırlıyordu. Tabi o zamanlar kendisi yirmi dört yaşındaydı Leyliferse daha on sekizindeydi.
Şehzadeyi Leylifer'e uzatmış sonrasında emzirmesi için herkes dışarı çıkmıştı.
Mahenver kendi dairesine geçtiğinde Selimiye Kalfa'ya hareme şerbet ve tatlı dağılmasını, akşama eğlence tertip etmesini ve surlardan top ateşlemesi için ağalara haber verilmesini istemişti.
...
Akşam haremde büyük bir eğlence vardı, hiçbir masraftan kaçınılmamıştı. Hatunlara kumaş, takı ve altın dağıtılmış tüm gün diledikleri gibi yemek yemişlerdi. Gülşah Hatun da bu gün için dairesinden çıkmasına izin verilmişti. Kendisi şehzade doğduğu için başta hareme inmemekte kararlı olsada Sabriye Kalfanın yoğun itirazı ile mecbur inmişti. Madem buradaydı diğerler gözdelerin keyfini kaçırmalıydı. Henüz hanedan mensupları gelmediğinden rahatça konuşabilirdi.
Havva, Şahincan, Jessica, Meryem, Olga ve birkaç gözdenin daha oturduğu sofraya geçmiş yemek öncesi sunulan atıştırmalıklardan yemeye başlamıştı.
Gülşah'ın gebeliği ile son iki ayda yedi kere halvete giden Olga keyifle Gülşah'a sataşmıştı. "Ne oldu Gülşah Hatun? Hani Baş Haseki sendin, bak doğdu ilk şehzade." Diğer gözdeler kıkırdadığında Gülşah bir elini daha belirginleşmemiş karnına koymuştu. "Sen bana laf atacağına git sandığını topla, hani doğdu ya ilk şehzade kırk gün sonra gebe olmayan gözdelere eski saray yolu göründü." Olga'nın ve diğer gülen gözdelerin yüzü somurtmaya başladığında keyfi yerine gelmişti.
"Destur Valide Sultan Hazretleri!" Mahenver Sultan üzerindeki koyu yeşil kaftan ile hareme girmişti. Tüm hatunlar sıraya geçmiş nizami şekilde edilmişlerdi. Mahenver baş sedire oturduğunda arkasından gelen Mihrişah, Meylişah, İsmihan, Leylifer, beyzadeler ve hanım sultanlar kendileri için konulan sedire oturmuşlardı. Mahenverin işareti ile rakkas hatunlar ortaya geçmiş diğer yandaki hatunlar çalgıları çalmaya başlamıştı.
Mihrişah ve Meylişah kendi aralarında konuşurken Leylifer de Mahenver ile sohbet ediyordu. Gelin-Kayınvalide ilişkisini imrenerek izleyen Gülşah onu sürekli ezip asla korumayan Mahenvere karşı kinleniyordu. O sunmuştu hünkara, unutulmamasını sağlamış her zaman halvete göndertmişti ama Leylifer gelince bozulmuştu bu düzen. Gülşah içindeki sinire hakim olmak istiyordu, o da gebeydi şehzadesini doğuracak ve Sultan olacaktı öyle yada böyle hakkı olan makamı kendi sahip olacaktı.
Beyzade Yusuf ve Elçin Sultan kendi aralarındaki sohbete dalmışlardı. Zaten neredeyse hep yan yana olduklarından konuşacak konu bulmak kolaylaşmıştı. Yusuf yeni başladığı kılıç derslerini anlatıyor Elçin de geçen gün büyükannesinden duyduğu İspanyolca bir şarkıyı söylüyor sonra osmanlıca manasını da anlatıyordu.
Gecenin devamında Leylifer dairesine çekilmiş ve bir saat kadar sonra eğlence bitmişti. Minik Süleyman'ı ile yatağa uzanmış oğlunu izleyerek uyuyakalmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/369301716-288-k114099.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması ||
Fiction HistoriqueSarayın Yansıması 2 Kan kokuyordu koridorlar, iktidar uğruna öldürülen bedenlerle dolup taşmıştı harem. Hünkar ölmüş taht savaşı yavaştan kendini hissettiriyordu.Ölüm gitgide yaklaşıyor, Sultanlar arasında güç hırsı katlanıyordu. O zaman tekrardan ...