[Kefe]
Günler hatta haftalar geçmişti, Kamer Sultan izin çıktığı gibi yola çıkmış bir gün olsun durmadan yola devam etmişti. Tabi kızı Elçin Sultan'ı da yanına aldığından epey zor bir yolculuk olmuştu. Ama nihayetinde Kefe sancağına varmış koca bir alay ile karşılanmıştı.
Elbette alayın başında Kardeşi Musa ve hemen yanında biricik kadını Mehtap Sultan duruyordu. "Sultan Ablam hoş geldiniz." Kamer sıkıca Musaya sarılmış ardından yanındaki Mehtap ile selamlaşmıştı. "Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz."
"Hoş bulduk, Mehtap." Kamer Mehtap'ın hemen yanındaki küçük yeğeni İbrahimi kucağına almış uzun hasretle sıkıca sarılmıştı. "Yiğit şehzadem!" Elma gibi kıpkırmızı olmuş iki yanağı öpüp şehzadeyi yere indirmişti. "Yorgunsunuzdur, sizin için daire hazırlattım." Arkadan gelen ses ile bakışlarını yeğenlerinden uzaklaştırmıştı. Hatice Sultan her zamanki nemrut ifadesi ile ona bakıyordu. "Saolun Sultanım."
...
[İstanbul]Sultan Kasım, sadece kendi aile bireyleri ile has odadaydı. Büyükçe bir sofra etrafına toplaşmışlardı. Validesi Gevher, tek kız kardeşi Hanzade, iki Hasekisi, iki şehzadesi ve Şehzade kardeşi Beyazıt yanındaydı.
Uzun ve genel olarak sakin geçen -Hoşyar'ın sürekli olarak gözlerini Gülriz'e dikip söz arasında laf atması dışında- bir yemek olmuştu. Beyazıt'ın huzursuzlanmasıyla Gevher Sultan erken kalkmak zorunda kalmıştı. Ardından iki haseki de şehzadelerinin uykusu geldiğinden has odadan çıkmıştı. Geriye birtek Kasım ve Hanzade kaldığında birlikte terasa çıkmışlardı.
"Seninle yalnız kalmayalı uzun zaman oluyor." Hanzade iç ısıtan gülümseme ile Kasıma dönmüştü. "Kasım, aslında seninle konuşmak istediğim bir mevzu var." Konuya direkt girmek ve girmemek arasında kalmışken doğaçlama yapmaya karar vermişti. "Validemiz bu aralar çok huzursuz."
"Hayrolsun inşallah? Hasta falan değil ya?"
"Çok şükür değil, biliyorsun validemiz vaktiyle iki evladını ve bir torununu kaybetti. Ve o zamanları -doğmadan ölen kardeşinin öldüğü zamanlar- çok net hatırlıyorum." Hanzade derince nefes almış konuyu kendi istediği şekilde bağlamaya karar vermişti. "Validemiz korkuyor, Kasım. Seni, beni, Bayezıt'ı, torunlarını kaybetmekten çok korkuyor. Merhum babamızın diğer şehzadeleri yaşadığı müddet bu devam edecek." Evet, gayet iyi gidiyordu. Tam da istediği şekilde devam ediyordu. "Validemize söyle bu gereksiz korkusumdan vazgeçsin zira-"
"Onlara nasıl güvenirsin! Musayı da Mustafayı da Mahenver büyüttü. Tek isteği birini tahta çıkarmak. Ve bir bir tahta yaklaşıyor."
"Bunun oluru yok, Hanzade. Gereksiz evham yapmayın. Ben burada olduğum müddetçe taht sadece bana ait olacak."
"O vakit neden Kamer kefeye gitti? Musa'yı da planın içine dahil edecekler, zaten onun oğlu saltanatın ilk varisi. Fazla safsın, iyi niyetini anlayabiliyorum ama tahtta kalmak istiyorsan usüllere uymalısın." Hanzade kendi fikrini kabul ettirebilmek için çabalasada Kasım pekte renk vermemişti. "Çekilebilirsin, Hanzade." Sultan ayaklanmış sedirden kalkıp selam durmuştu.
...
[Kefe]Kamer Sultan burada olmaktan hayli mutluydu. Uzun zamandır sohbet edemediği Mehtap ile konuşuyor ve zamanının büyük kısmını onunla geçiriyordu. Musa, sancak işlerinden dolayı yoğun olsada ablası ile vakit geçirebilmek için her firsatı kolluyordu. "Sultanım." Mehtap Sultan sedirinden kalkmış selam durmuştu. Kamer sedire oturmuş minik yeğeni Nakşidil Sultan'ı kucağına almıştı. "Nasılsın Mehtap?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması ||
Historical FictionSarayın Yansıması 2 Kan kokuyordu koridorlar, iktidar uğruna öldürülen bedenlerle dolup taşmıştı harem. Hünkar ölmüş taht savaşı yavaştan kendini hissettiriyordu.Ölüm gitgide yaklaşıyor, Sultanlar arasında güç hırsı katlanıyordu. O zaman tekrardan ...