Günlerin adeta birbirlerini kovalamasıyla bir ay geçmişti, bu bir ay içinde Mahur Hatun bir süra Payitahtta kalmış ve sonrasında kendi isteği ile Bursa'ya dönmüştü. Sonrasında Ruhsar Sultan'ın iki beyzadesi saraya alınmış ve anne ve babaları ile olan bağları tamamen kesilmişti. Mahenver Sultanın hazırlattığı Hamide Hatun'u halvete göndermişti. Hatun bir ayde üç kere halvete gitmiş sonrasında bir daha çağrılmamıştı.
"Valide'm." Mihrişah Sultan'ın gelmesiyle Mahenverin yüzü gülmüştü.
"Nasılsın kızım?"
"İyiyim çok şükür siz nasılsınız?"
"Ailemleyken kötü olmak mümkün mü?" Hemencecik minik torunu Batur'u kucağına almıştı.
"Zülfikar Paşa ile izdivacınız nasıl?"
"Bir sorunumuz yok." Mahenverin şüpheci bakışları ile tekrar konuşmuştu. "Olursa söylerim."
O sırada Sabriye Kalfa içeri girmişti. "Valide Sultan'ım rahatsız etmek istemezdim lakin hazırlattığınız Nazlı Hatun ve Hamide Hatun taşlıkta kavgaya tutuştular, Hamide Hatun'un şakağından yanağına kadar yara açtı Nazlı Hatun. Sonrasında Hamide Hatun Nazlı Hatunu ittirdi hatun yere düşüp başını vurdu şimdi ikiside şifahanede."
"Sifahaneden çıktıklarında direkt zindana atın, ikiside bir daha halvete gitmeyecek." Sabriye Kalfanın huzurdan çekilmesi ile Mihrişah annesine döndü. "Validem, zaten Leylifer Haseki varken başka hatun olması ne kadar doğru?"
"Eğer tek kadın varsa nizam bozulur, şuan Leylifer'in sakin sessiz olduğuna bakma birkaç ay sonra sesini çıkaracak birde gebe kalsın kimse durduramaz onu. Şimdiden burada kimin sözünün gectiğini iyi bellemeli yoksa ileride çok ah ederiz." Mihrişah Sultan her konuda validesine güvenliğinden ses çıkarmamıştı. Zaten haremdeki olaylarla çokta bağı yoktu.
...
Leylifer Haseki son günlerde bir hayli hastaydı, halvete başka hatunların gitmesiyle kendi kendini hasta etmişti. Yataktan dahi kalkamadığı günler oluyordu. Zekiye Hatun sürekli olarak halvete gidenleri söyledikçe morali daha da bozuluyordu. Buraya burasının kurallarını bilerek gelmişti ama içi huzursuzdu. Mustafa'nın ona olan bağlılığını biliyordu tek sorun validesine hayır diyememesiydi.
"Haseki'm vallahi hekim çağıralım."
"Ne gereği var, hem duyulsun istemiyorum." Bu gün biraz daha iyiydi, sadece midesi bulandığından tek lokma yiyememişti. Oturduğu yataktan kalkmış hemen önündeki sehpadan şu doldurmaya çalışmıştı. Birden kalkmasıyla başı dönmüş elindeki bardak ile birlikte yere yığılmıştı. Zekiye Hatun telaş içinde bağırırken hatunlar odaya doluşmuştu.
Hekim kadının gelmesiyle diğerleri dışarı çıkartılmıştı. Leylifer Haseki'nin fenalaşması hemen Valide Sultana iletilmişti. Mahenver kızı ile birlikte Haseki'nin dairesine gitmişti.
Hekimin muayenesi bittiğinde Leylifer biraz kendine gelebilmişti. Yatakta yarı oturur şekilde yatıyordu. Gözleri baygınca etrafı izlerken başında dikilen Valide Sultana kaçamak bakışlar atıyordu. "Nesi vardır Leylifer'in?"
"Kendilerini epey üzmüşler belliki, bir süre dinlenmesi en iyisi. Her öğün illaki meyve yemeli bir süre kahve içmeyi bırakmalı birde hazırlayacağım ilaçları içerse birkaç vakte ayaklanırlar." Mahenver gülümsemiş ve bir oh çekmişti. "Âlâ, başka bir sorun yok değil mi? Hastalık falan."
"Hasta değildir, hayırlısı ile gebedir Hasekimiz." Leyliferin az önceki baygın bakışları canlanmış yüzüne koskoca bir gülümseme yerleşmişti. Mahenver hemen hekime bir kese altın vermişti. "Selimiye Kalfa lokmalar dökülsün şerbetler dağıtılsın! Hanedana ilk torun geliyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması ||
Ficção HistóricaSarayın Yansıması 2 Kan kokuyordu koridorlar, iktidar uğruna öldürülen bedenlerle dolup taşmıştı harem. Hünkar ölmüş taht savaşı yavaştan kendini hissettiriyordu.Ölüm gitgide yaklaşıyor, Sultanlar arasında güç hırsı katlanıyordu. O zaman tekrardan ...