35▪︎ Ye Tatlıyı Doğur Atlıyı

48 5 33
                                    

Dondurucu bir kış geride kalmıştı, harlanan şömineler söndürülmüş haftalar sonra has bahçeye inilebilmişti. Yoğun kar ve tipi sebebiyle istanbulda hayat durmuştu, bazen camlar bile açılmamıştı. Şimdiyse baharın gelişiyle birlikte Sultanlar Has Bahçeye yayılmışlardı.

Mihrişah Sultan Beyzadesi Batur, Meylişah Sultan İlaldı Sultan ve Beyzade Emir, Mahenver Sultan da Nakşidil Sultan, Elçin Sultan, Beyzade Yusuf ve Beyzade Kaya ile birlikte çardaktaydı.

Ruhsar Sultan'ın beyzadeleri Elçin Sultan ve Nakşidil Sultan ile yakın şekilde büyümüşlerdi. Artık bazı şeyleri sorgulayan ve öğrenmek isteyen Nakşidil Sultan'ın sürekli olarak asıl anne babasını merak etmesiyle Elçin Sultanda kendi annesini merak eder olmuştu. Mahenver onlara bu konuları açıklamakta zorluk çekiyordu.

"Valide'm." Karnı burnuna gelen Leylifer Haseki biraz hava almak için bahçede gezinirken çardağı görmesiyle Sultanların yanına gitmişti. İlk aylarda sakin bir gebelik geçirmeden şuan sancıdan yürüyemeyecek hale geldiği bile oluyordu nadiren rahat geçirdiği günlerde şimdiki gibi bahçeye çıkıyordu.

"Gel Leylifer," Mahenver'in işareti ile hatunlar hemen yere bir minder koymuştu. "Şerbet ve tatlıdan getirin." Gülçiçek hatun tatlıyı ve şerbeti verip kenara çekilmişti.

"Doğuma ne kadar kaldı?"

"Bir aydan az dedi hekimler, zaten pek haraketli bir an durmuyor."

"Hayırlısı ile doğsun da." Leylifer başını sallarken bir yandan da önündeki tatlıdan yiyordu, şerbet fazla ekşi geldiğinden bir yudum alıp kenara bırakmıştı. Mihrişah bu durumu fark ettiğinde yüzünde minik bir gülümsemeyle konuşmuştu. "Batur'a gebeyken çok tatlı yerdim, saraydaki kalfamda hep 'ye tatlıyı doğur atlıyı' derdi, vallahi haklıymış." Kalfası doğumundan iki ay sonra rahatsızlanmış ve istirahate çekilmek istemişti, Mihrişahta onu Rumelide bir çiftliğe göndermişti.

"Peki gerçek mi bu?"

"Hurefedir lakin belli olmaz, eskilerin bir bildiği vardır elbet." Mahenver, Leylifere yanıt verdiğinde Leylifer'in kalbinde tanımlayamayacağı bir his olmuştu. En başından beri bebeğine fazlaca bağlanmıştı. Minik karnı artık kocamandı ve hiçbir kaftan ile örtüp saklayamazdı. Minik evladı kendini daima belli ediyordu ve Leylifer bundan hiç şikayetçi değildi.

"Valide Sultan'ım." Gülşah Hatun yanlarında belirdiğinde Leylifer az önceki tatlı halini bir kenara bırakmıştı. "Gelesin Gülşah." Getirilen mindere oturmuştu.

Gülşah Hatun, eskisi kadar sık olmasada Leylifer'in gebeliği boyunca halvete gitmişti. Tabi sadece giden o değildi şuanda gözdeler katında sekiz hatun vardı, her biri birkaç kez de olsa halvete gitmişti.

"Aslında size bir şey söylemek için gelmiştim."

"Hayrolsun İnşallah?"

"Buraya gelmeden önce has odaya gittim, öyle heyecanlandım ki ilk hünkarımız duysun istedim." Gülşah Hatun biraz durduğunda mavi gözlerini Valide Sultan ve Leylifer Haseki arasında gezdirmişti. "Ben gebeyim Valide'm, kısmetse hanedana bir evlatta ben vereceğim."

"Ne?" Leylifer'in kısık ve titrek sesini birtek Gülşah Hatun duymuştu.

"Allah kucağına almayı nasip etsin."

"Amin, İnşallah Valide Sultan'ım." Gülşah Hatun iddialı bakışları ile Leylifer'i süzerken büyük bir zevk alıyordu. Sonuçta aylar önce dediğini yapmış Sultanlık yolunda en büyük adımı atmıştı.

...

Leylifer Haseki günlerdir sıkıntı içindeydi, zaten kendi gebeliğinin sonundaydı ve çok ağrı çekiyordu birde bunun üstüne baş rakibinin gebeliği eklenmişti.

Sarayın Yansıması ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin