Mahenver dairesine çekilmişti, hareme neredeyse hiç inmez tüm gününü onu ziyaret eden kızı, torunları ve diğer işleriyle geçerdi. Bazen Paşalar ile toplaşsalarda naibeliğinin son bulmadısıyla Paşalar ile görüşmek için bir sebebi kalmamıştı.
Şimdi yıllardır aklının bir köşesinde olsada ertelediği ve gitgide önüne çıkan bir sorumlulukla karşı karşıyaydı. Oğlu Mustafa'nın haremi.
Dairesine sıra ile hatunlar getiriliyor birkaçını bizzat eğitilmesi ve vaktiyle sunulması için seçiyordu. Bu iş tahmin ettiğinden çok daha zordu. Sadece güzelliğe bakmak bir yana en ufak ayrıntıları bile önemliydi. Özellikle Kırım ve Çerkes olanları hareme almıyordu. Kendisi kırımdan gelsede bir başka Kırımlı istemiyordu, zaten kendisinin başını bir Kırımlı yakmıştı.
"Aslen Macar, on altı yaşında saray asilzadesiymiş." Karşısındaki hatunu süzerken bir yandan da Selimiye Kalfayı dinliyordu. Hatun çok güzeldi, kısa boylu hafif iricene ama orantılı bir vücuda sahipti, koyu kahve gözlü ve çıkık elmacık kemiklerine sahip bir yüzü vardı. Ses tonu aşırı naif ve inceydi. "Alın."
"Annesi Rus diyarından babası fransız, on beş yaşına yeni geçmiş." Bu hatunsa çok sessizdi, bakışlarını yerden kaldırmıyor tek kelime etmiyordu. Mahenver kızı şöyle bir süzmüş sonra hayır manasında başını sallamıştı.
Tam sekiz hatun seçilmişti harem için. Her biri zaten eğitimli olsada yinede eğitimlerine devam edeceklerdi.
Kalfa bir diğer kızı getirdiğinde tekrar konuştu. "Venedikli, bir dük'ün gayrimeşru kızı." Kız oldukça alımlıydı, gözlerinde yanan ateşi görebiliyordu. Uzun sarı saçları belini geçmişti. Gözleri açık uçuk bir yeşil belkide hafif bir elaydı. "Alın."
Kalfa birkaç hatunu daha getirmesine on kişi seçilmişti. Gerçi bu neredeyse günün yarısını almıştı. Valide Sultan sedirinden kalkmış Selimiye Kalfayı yanına çağırmıştı. Birlikte terasa geçtiklerinde Mahenver mermere dayanmış bahçeyi izlemeye başlamıştı. Bir yandan da kendi kendine mırıldandıyordu. "Benim haberim dışında tek bir kişi bile has odaya gitmeyecek. Oğlum bile çağırsa ilk bana geleceksiniz."
"Emredersiniz Valide Sultanım." En büyük korkusu Kasıma yaptıklarının kendisine yapılmasıydı. Temkinli olacaktı. Başka çaresi yoktu. Selimiye Kalfa terastan daireye geçerken Mahenver iç geçirmişti. Başını yukarı çevirdiğinde önce oğlu gördü, üzerine genelde dairesinde yalnızken giydiği kaftanlardan birini giymiş başındaki sarığı mermere koymuş iki eliyle saçlarını karıştırıyordu. Birkaç dakika sonra arkasından birkaç kıkırtı ve seslenme gelmişti. Mustafa arkasını dönmüş daireden gelen Leon'un elindeki bardaklardan birini almıştı. Leon, artık paşa sayıldığından üzerine zarif bir kaftan giymişti, tıpkı Mustafa gibi sarığını çıkarmıştı. Onlar kendi aralarında sohbet ederken Mahenver fazlasıyla mutluydu. Leon'u kendi oğlu gibi seviyordu ve bu dört yıl içinde Leon da saray ortamına tamamen alışmış ve eski alışkanlıklarının tamamını bırakmıştı ama hala yazısı kötüydü.
...
[Topkapı Sarayı]
[Birkaç gün sonra]Mustafa yeniçeri ocağına gitmiş sonrasında dairesine çekilmişti, Leon da İshak Paşa'nın yanına gitmiş birkaç divan işini konuşmuşlardı.
Valide Sultan, has odaya gelmişti. Ağaların kapıyı açmasıyla oğlunun yanına gitmişti. Mustafa terasa oturmuş sessizce etrafı izliyordu. Elinde tuttuğu bardağı evirip çeviriyor onun dışında hareketsiz kalıyordu. "Oğlum." Annesinin sesiyle apartopar yerinden kalkmıştı. Mahenver minik bir gülümseme ile oğluna sarılmış sonra sedire geçmişlerdi. Mustafa o gün yaptıklarını anlatırken Mahenver onu dinliyordu. En sonunda konuyu açmaya karar vermişti. "Bugün, senin için hareme hatunları seçtim." Mustafa'nın yüzündeki ani değişimi fark etsede bozuntuya vermedi. Oğlu bu işe pek olumlu bakmıyordu belliki. "Hepsi maharetli hatunlar, yarın akşam eğlence olacak birini seçmeni istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarayın Yansıması ||
Historical FictionSarayın Yansıması 2 Kan kokuyordu koridorlar, iktidar uğruna öldürülen bedenlerle dolup taşmıştı harem. Hünkar ölmüş taht savaşı yavaştan kendini hissettiriyordu.Ölüm gitgide yaklaşıyor, Sultanlar arasında güç hırsı katlanıyordu. O zaman tekrardan ...