Bölüm 1: Ne Olur Sanki Biraz Daha Uzun Yaşasan..?

32.1K 571 264
                                    

Şu anda yeni kurguma teşrif etmiş bulunuyorsunuz efenim, hoşgeldiniz..

Lakabım artık Smut Kraliçesi oldu, (şaka, sadece kendim diyorum wmsmwkmzxq) ve bu kurgum da +18 olacak belirttiğim gibi, ama biraz daha farklı..

Bu bölüm hikayemizin giriş bölümü olacak, başrol erkeğimizin -ki zaten hikaye onun ağzından olacak- geçmişine inip onu yakından tanıyacağız biraz. Yani bütün olayların çıkış noktası olan bölüm bu. Ve bu bölüme özel benim ağzımdan dinleyeceksiniz olayları.

Keyifli okumalar 🐾
______________________________________

~6 Mayıs 2012, Yazarın anlatımıyla~

Elinde tuttuğu boyalı kağıtlara bakarken gözlerini hafifçe kısıp her ayrıntıyı büyük bir dikkat ve özenle inceledi Mehtap öğretmen. Her ne kadar kırışmış, yıpranmış, ve hatta sararmış olsa da üstüne yayılan boya damlacıkları oldukça değerli kılıyordu bu müsvedde defter yapraklarını.. Renkler adeta bir balerin misali dans ediyor, salınıyordu soluk kağıdın üzerinde.. Yeşilin ve mavinin her tonunu barındıran küçük bir göl ve gölün etrafına dizili olan, pembe kiraz çiçekleriyle bezeli uzun ağaçlar adeta büyülüyordu bu resme bakanları. On yaşında bir çocuğa göre hiçte fena sayılmazdı, ve Mehtap öğretmen bariz bir şekilde etkilenmişti bu çalışmadan.

"Yekta.." dediğinde kendisine merakla ve gizlenmemiş bir ümitle bakan çocuğa kaydı ela gözleri. "Bu resimler.." diye başladı söze, bir süre nasıl devam edeceğini bilemedi. Minik Yekta'nın yutkunuşuna şahit olduktan sonra hafif bir tebessüm yayıldı güzel yüzüne.. "..çok başarılı, yavrucuğum.. Hepsini sen mi yaptın?"

Mehtap öğretmenin minik övgüsüyle birlikte Yekta'nın yanakları toz pembe bir renge büründü. "Evet öğretmenim!" dedi heyecanla kafa sallarken. Kadının ona uzattığı defter yapraklarını nazikçe bir araya toparlamaya çalıştı, masum sesi inançlıydı. "Ben büyüyünce ressam olacağım.."

Yekta'nın bu çocuksu coşkusu Mehtap öğretmeni keyiflendirmişti açıkçası. "Harika bir ressam olacağına şüphe yok.." diye destek çıktı ufaklığa.. Ama yine de aklına gelen şey yüzünden kaşlarını çatmadan edememişti. "Peki sen nasıl yaptın bu resimleri? Demek istediğim, boya kalemlerin var mı..?"

Yoktu. Yoktu ve Mehtap öğretmen bunu biliyordu zaten..

Yekta'nın hayatı biraz karışıktı, durumları pek iyi değildi. Ve köydeki herkes bundan haberdardı zaten. Felçli, yatalak bir annesi ve umarsız, ilgisiz bir babası varken böylesine.."renkli" çizimler yapmak pek kolay değildi Yekta için. Eskimiş defter yapraklarına anlam verebiliyordu ama bu kadar çeşitli boya kalemini nereden bulduğunu merak etmişti Mehtap öğretmen.

Ama Yekta'dan tam olarak beklediği cevabı alamamıştı.

Çünkü her ne olduysa korku ve telaş karışımı dolu bir sesle "Çalmadım!!" demişti Yekta bir anda. "Öğretmenim benim boya kalemlerim var, çalmadım bunları!!"

Mehtap öğretmen bu tepkiye şaşırsa da "Biliyorum canım.." dedi sakinliğin baskın olduğu bir ses tonuyla. "Ben öyle bir şey düşünmedim zaten.. Yalnızca merak ettim." Duraksadığında Yekta'nın elindeki defter yapraklarına kaçamak bir bakış atıp yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi. "Neden çalasın ki zaten.. Sen öyle bir çocuk değilsin. Birisi bu konuda bir şey mi söyledi sana?"

Birisi mi..? Birisi demek yeter miydi ki? Neredeyse bütün sınıf, bütün okul, hatta bütün kasaba iftira atardı Yekta'ya. Onu savunabilecek bir annesi, arkasında duracak bir babası yoktu ya hani.. Köydeki çocuklar bu yüzden uğraşıp dururlardı Yekta'yla. Eğer ortada bir olay varsa, suçlusu muhakkak Yekta'ydı. Herkes öyle söylerdi..

Daha Fazla Miyav Yok! (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin