______________________________________
Derdim neydi bilmiyordum ama evet; bu aptal pisicik için sokakta kalacaktım.
Meraklısı değildim tabii fakat artık her şeyin daha fazla boktan bir hal almasını istemiyordum. Yorulmuştum.
Ona kızmaktan, öfkelenmekten, sorun çıkarmaktan; hepsinden yorulmuştum. Belki de biraz akışına bırakmam gerekiyordu her şeyi.. Bu yüzden Lia'yı tuttuğum elinden çekiştirmeye devam ettim.
"Umarım soğuktan donmayız.."
Her zamanki gibi beni cevapsız bıraktı ve kendi kendime konuşmamı sağladı ama en azından peşimden geliyordu. Zaten tenha bir ara sokaktaydık ama şimdi çok daha ıssız gibi görünen bir duvar kenarına getirmiştim onu. İç çekerek yere oturduğumda bana eşlik ederek kucağıma kıvrıldı.
Bu hareketine bir anlığına şaşırdım ama sonra ses etmemeye karar verdim. Ayrıca, kucağıma oturmuştu ama hala öfkeliydi bana. "Salak Yekta.." diye mırıldanıyordu nefesinin altında. Yüzünü göğsüme yasladığı için sesi boğuk çıkıyordu.
O görmese de gözlerimi devirdim.
"Küfür etmeyi bırakacak mısın artık?"
Sorumu duyunca kafasını kaldırdı ve baygın gözleriyle yüzüme baktı. Sarhoş halinin ardında bile sarsılmaz bir merak gizliydi. "O ne??" diye sordu kaşlarını çatarak. Söylediğim şeyi tekrar ederken dudaklarını büzmüştü. "Küfür.."
Oldukça aşina olduğum bir kelime olsa da bir an nasıl açıklayacağımı bilemedim ve umursamazca omuz silktim. "Yani.." diye mırıldandığımda Lia beklentiyle yüzümü inceliyordu. Düşünmeye devam ederken bir kez daha omuz silkmek zorunda kaldım. "Kötü söz işte."
Cevabımı duyunca memnun bir şekilde gözlerini kıstı ve "Küfür.." diye fısıldadı yeniden. Sonra ince parmakları tişörtümü kavradı. "Küfür Yekta!!"
İlk bir kaç saniye ne demeye çalıştığını anlamadım fakat jeton düştüğünde dudağımın kenarı güçlükle bastırdığım bir sırıtmayı serbest bırakmak için seğiriyordu.
"Öyle mi??" derken biraz şaşırmış bir ifade kattım sesime. "Demek 'küfür' Yekta, hm? Bana bu kadar sinirli misin gerçekten..??"
Yeni öğrendiği ve kötü bir söz olduğunu düşündüğü bir kelimeyi bile bana karşı kullanıyordu ve onu bu kadar öfkelendirecek ne yaptığımı düşünmeme sebep oluyordu fakat aradığım cevabı bulmam çok uzun sürmedi.
"Evet!" diye cırladı çünkü Lia, ben onu süzerken. "Beni bıraktın!!"
Hala bu konuda takılıp kaldığına göre baya içerlemişti bu davranışıma.
Kendi kendime iç çekip "Tamam be kızım.." diye söylenmekten geri duramadım. "Geçti gitti, kapatsana bu mevzuyu."
Telkinime rağmen bana dik dik bakmaya devam ettiğini görünce istemsizce gülümsedim bir an. Yani bir kaç saniyeliğine..
Sonra "Ne o??" diye takıldım biraz, bu boktan geceye az da olsa renk katmayı umarak. "Çok mu korktun yoksa tek başına..? Beni mi özledin??"
Bir süre daha sessiz kaldı, yüzümü inceledi. Ardından "Üzüldüm.." diye mırıldandı alçak sesle. Hemen sonra bozuk Türkçe'si yine devreye girdi. "Sen beni az bile sevmiyor musun??"
Sarhoş bakan gözleri ve gelişmemiş konuşması onu oldukça sevimli kılsa da sormak istediği şey yüzünden kısa bir an donakaldım.
Cevap vermek ve vermemek arasında tereddüt ettim nedense, sanki gerçeği söylemek beni daha az değerli yapacak gibiydi. Ya da öyle bir şey işte, ne bileyim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daha Fazla Miyav Yok! (+18)
ChickLitBir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, değil mi? Çünkü bu imkansız!! Ama 22 yaşındaki barmen Yekta'mızın başına gelen tam olarak bu.. Evet...