Bölüm 17: Annem Bana Kıyamazdı..

8.1K 405 212
                                    

Yorum sınırı koymayacağım bölüme, fakat sizin yorumlarınızı okurken çok eğleniyorum, bunu bilseniz iyi olur. Yani siz yorum yaptıkça benim yazma hevesim artıyor, bu yüzden bol bol yorum bekliyorum <3

Keyifli okumalar 🐾🐾
______________________________________

Ayrıca beni nasıl bulmuştu??

Babamla görüşmediğim gibi hiçbir akrabamla da görüşmüyordum çünkü. Ya da köyden herhangi biriyle işte.. Yıllar sonra beni bulup, üstelik karşımda durmaya cesaret edebilmesi gerçekten ilginçti.

"Yekta.." dedi beni görünce. Bir kaç saniye sessizlik oldu. Beni özlemiş gibi bir hali yoktu, ki zaten böyle olmasını da istemezdim fakat biraz endişeli görünüyordu sanki. Sözlerine devam etmeden önce ceketinin cebinden çıkardığı mendille yağmurdan ıslanan yüzünü sildi. "Ben.. Kusura bakma, rahatsız ettim. İçeri girebilir miyim?"

Ses tonu öyle masumdu ki, az kalsın inanacaktım bu adamın iyi biri olduğuna. Öyle güzel rol yapıyordu yani şerefsiz.. Ama ben bu ses tonunu iyi biliyordum, ardında yatan gerçeği de. Artık karşısında evire çevire dövebileceği küçük Yekta yoktu ya, ondandı bu masumiyet. Bunu söylemek beni nasıl bir insan yapar bilmiyorum ama babam artık benden korkuyordu.. Ona kıyasla çok daha iri yarı bir şeydim çünkü şimdilerde.

"Hayır." dedim dümdüz, düşünmeme gerek bile yoktu. "Ne yüzle buradasın sen??!"

"Önemli.." dedi yalnızca. "Çok önemli hem de!! Söyleyeceğim şeyleri duymak isteyeceksin Yekta.."

İtiraf edeyim; onun böyle konuşması gerçekten merak uyandırıyordu içimde. Belki de annemle ilgili bir şeyler söyleyecekti, bilemiyorum.. Ama önemli diyince aklıma gelen tek şey buydu.

Bu nedenle boş bulunup "Söyle.." diyiverdim merakla. Yine de sesim oldukça sert çıkmıştı. "Ne o önemli olan??"

"İçeri girsem??" dedi yeniden, sanki bok vardı ya içerde. "Burada konuşulmaz bu.. Önemli diyorum!"

Şeytan diyordu ki; al şu herifi içeri, tertemiz bir döv, sonra da konuştur ama.. Sırf annem için bu ite katlanabilirdim sanırım. En azından kısa bir süreliğine.. Alışık olduğum bir şeydi zaten. İstemeye istemeye kapıyı aralarken sert bakışlarımı üzerinden hiç çekmedim.

"Uzun sürmese iyi olur.."

"Tamam." dedi içeri girerken, üstü başı sırılsıklamdı. Saçları yer yer kırlaşmış, biraz da dökülmüştü sanki. İçerideki loş ışıktan fark edebildiğim buydu yani. Kapıyı arkasından kapattığım sırada merakla bana döndü. "Niye karanlıkta oturuyorsun?"

"Elektrik yok." dedim basitçe. Bu herif benimle normal konuştuğunda bile ister istemez geriliyordum. "Ne oldu söyle hadi, oyalanma.."

Gerçi, ölüp giden bir kadınla ilgili ne haber verebilirdi bana onu da bilmiyordum ama... Umudum bu yöndeydi, söyleyeceği şeyin annemle alakalı olmasını istiyordum. Belki ondan bana kalan güzel bir hatıra, bir resim falan..

Ama babam konuşmak yerine salona yöneldi ve "Anlatacağım.." dedi ben de onun peşinden salona yürürken. Sonra Lia'yı gördüğü için olsa gerek, bir anda duraksadı attığı adımın ortasında. "Misafirin olduğunu söylemedin.." derken sesinde bariz bir memnuniyetsizlik vardı.

"Lia misafir değil." dedim. "Benim kız arkadaşım.." Onun hakkında babama yapabileceğim başka bir açıklama da yoktu zaten.

"Anladım." dedi, sonra bana döndü. "Aslında yalnız konuşsak daha iyi olur, Yekta.."

Ne diye bu kadar gizem yaratıyordu anlam veremedim fakat "Gerek yok." derken baya bi umursamaz çıkmıştı sesim. "Ben Lia'dan bir şey saklamam zaten. Ne söyleyeceksen bir an önce söyle.."

Daha Fazla Miyav Yok! (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin