Bölüm 6: Ne Yaparsak Yapalım Asla Memnun Edemiyoruz Yekta Beyi

11.8K 461 53
                                    

______________________________________

Duyduğum soruyla birlikte yüzüm kızarmaya başladığında yatağın üzerinde duran yastığı çevik bir hareketle kapıp Lia'ya pek de nazik olmayan bir darbe geçirdim. Evet, bunu gerçekten yaptım çünkü utançtan ne yapacağımı şaşırmıştım ve aklıma gelen ilk şey de bu olmuştu. Tamam pek nazik bir hareket sayılmazdı ama onun sorusu da çok..şeydi! Ayrıca, yastıkla vurduğum için bir şey de olmamıştı zaten. Yalnızca birazcık yatağa yapışmıştı o kadar...

Mızmızlanmaya başlayıp "Yektaa!!" dediğinde kalkmasına fırsat tanımayarak yastığı üzerine attım.

"Sapık, teşhirci!"

Sonra yatağın ucundaki örtüyü alıp çenesine kadar çektim ve "Bana bak, çabuk zıbar!" diye hırladım kızaran yüzümü görmezden gelerek. "Kapat gözlerini!"

Muhtemelen tepkimin sebebini anlamadı ama yine de sözümü dinleyip gözlerini kapattı. Sonra bir gözünü hafifçe aralayıp "güya" gizlice bana baktı ama benim hala onu izliyor olduğumu anlayınca yeniden sıkı sıkı yumdu gözlerini.

Bıkkın bir nefes alıp utançla homurdandım.

"Seninle ne yapacağım ben ya!?"

Ellerimi stresle saçlarımın arasından geçirirken hala alışamadığım bu saçma durumun neticelerinden doğan karmaşaları düzeltmenin bir yolunu arıyordum kendi içimde. O kadar zordu ki bu yeni düzene alışmak..

Yarın izin günümdü fakat bütün günümü aptal bir veletin savaş alanına çevirdiği çatı katımı temizleyerek geçirmek istemiyordum. Bana pahalıya patlayacaktı belki ama yine de temizlik için birini bulsam iyi olacaktı. Yoksa ben hayatta kalkamazdım bu işin altından.

Ama temizlik için birini nereden bulacaktım onu bilmiyordum ve bu iş için aklıma yalnızca tek bir kişi geldi. O da şu Tolga salağıydı.. Bu yüzden komodinin üzerinde duran telefonuma uzanıp "Ararsa açma." diye kaydettiğim gerizekalıyı aradım hızlıca.

Bu sabah ona öfke kustuğum ve evden kovduğum doğruydu ama ilk defa yaptığım bir şey değildi bu. Ki zaten kendisi de gevşek ve yüzsüz biri olduğundan dolayı hiçbir şey olmamış gibi "Efendim kanka?" diyerek açtı telefonu. Böyle ucube insanlar ara sıra da olsa bir işe yarıyordu.

Yani en azından benim için öyleydi. Bu salağı zaman zaman kendi çıkarlarım için kullandığımı inkar edemezdim sanırım.

Ama ne yapabilirdim ki..?

Hayat şartları tam olarak bunu gerektiriyordu çünkü. Zamanında ben de çok kullanılmıştım insanların arsız çıkarları için. Hatta belki de 9-10 yaşımda falan tatmaya başlamıştım bu acı tecrübeyi..

Ve şimdi sıra bendeydi.

Önce boğazımı temizledim yavaşça, sonra hal hatır sorma ihtiyacı hissetmeden "Tolga.." diyerek bodoslama daldım konuya. "Benim evi bok götürüyor, bana temizlik için birini bul."

Ani talebim karşısında bir kaç saniye duraksayıp hemen ardından "Sağol kankacım.." dedi pişkin pişkin. "Çok vefalı birisin gerçekten. Nereden esti gece gece halimi hatrımı sormak?"

Boşboğazlık yapmasına göz devirip "Yarın sabah burda olsun." dedim yalnızca. Ve konuşmasını beklemeden telefonu kapatıp komodine geri bıraktım.

Bakışlarım yeniden yatakta uzanan Lia'ya kaydığında derin bir iç çektim kendi kendime. Gözleri hala kapalıydı, sanırım uyumuştu. Hiç şaşırmadım bu kadar çabuk bayılıp gitmesine.. Her zaman çok uykucuydu zaten, kulağının dibinde top patlasa uyanmazdı!

Daha Fazla Miyav Yok! (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin