Bölüm 4: Kıskançlık Demeyelim Buna.. Ama O Kedi Bana Ait.

11.9K 517 58
                                    

______________________________________

Bunu neden istediğimi inanın ben de bilmiyordum fakat sözcükler ağzımdan döküldüğünde hiç pişmanlık duymadım garip bir şekilde..

Ve Lia da pek şaşırmamıştı nedense. Halbuki çok saçmaydı böyle bir şeye izin vermem. Ama bu kız kendini hala kedi sanıyordu galiba.

"Kızmak yok?" diyerek yüzüme yaklaştığında "Yok." dedim ona güven vererek. İçimde ılık bir şeyler aktı sanki, nefesimi tutup yutkundum.

Ve o tekrar çenemi yalamaya başladığında gözlerimi kapattım.

Bir yanım bu olayı aşırı saçma ve tuhaf buluyordu fakat diğer yanım.. Asla anlam veremediğim yanım bundan kesinlikle hoşlanıyordu.

Gözlerim hala kapalı dururken belli belirsiz bir hırıltı çıkardım istemsizce. Şu an gerçekten çok garip hissediyordum..

Biraz.. Nasıl desem, huzurlu denebilir belki ama kapı çalındığında tüm bu huzur yok olup gitmişti anında. Gözlerimi hızlıca araladım ve sanki kapıyı çalan kişinin öylece içeri dalması mümkünmüş gibi Lia'yı aceleyle ittim kucağımdan.

Bu kez yere değil, koltuğa denk geldi. Şanslıydı..

Ayağa kalkıp kapıya yönelirken elimin tersiyle çenemi silmeyi ve Lia'yı uyararak "Sakın ses çıkarma!" demeyi ihmal etmedim. Gelen salak komşularımdan biriydi muhtemelen..

Yani öyle tahmin ediyordum fakat kapıyı açıpta karşımda Tolga avelini görünce gözlerim şaşkınlıkla genişledi. "Siktir!" dedim, ama içimden. Bu mal kolay kolay gitmezdi ki..

Tam tahmin ettiğim gibi bodoslama bir şekilde içeri daldığında "Naber kanka?" dedi sanki gerçekten öyleymişiz gibi. Bu arada tanıtayım; Tolga benim hiçbir şeyimdi. Ben barda çalışıyordum ve orada tanışmıştık fakat pek bir samimiyetimiz yoktu. En azından benim için öyleydi fakat o kendini benim arkadaşım, hatta kankam falan sanıyordu işte.. Halbuki ben kimseyle arkadaş olmazdım..

Tabi yine de Tolga'la ara ara ps oynadığımızı ve bundan keyif aldığımı inkar edemem sanırım. Muhtemelen yine bu sebeple gelmişti. Ama adımlarını salona yöneltmeden önce tişörtünden yakaladım onu.

"Nereye oğlum?!"

Duraksayıp bana baktı ve "İçeriye.." dedi çok olağan bir şeyden bahseder gibi bir edayla. "Evde canım sıkıldı, biraz pes atarız diye geldim. Gideyim mi?"

Açıkçası ben böyle konularda nazik olma derdine düşmezdim. İnsanları kırmamak gibi özel bir çabam yoktu yani. Bu nedenle kafa salladım.

"Git."

Ama Tolga alışıktı bu halime ve bu yüzden ciddiye almadı beni. Adımları tekrar salona yöneldiğinde kendi kendime ofladım.

Sonra ben de onun peşinden gittim ve Lia ortalığı karıştırıp her şeyi berbat etmeden önce "Bu arada misafirim var." diye bir yalan uydurdum Tolga'ya. "Yani, şu an oyun için pek de müsait sayılmam."

Tavrım sertti lakin benim ciddi duruşuma rağmen Lia zerre umursamadı söylediğim şeyi. Belki de anlamadı bile.. Yalnızca "Oyun..?" dedi koltukta hafifçe zıplamaya başlarken. "Oyun mu??"

Tolga onun bu hareketini görünce bir anlığına duraksayıp bana döndü ve "Misafir?" dedi soru sorar gibi. Kaşları bariz bir merakla çatılırken nedense dudaklarına çarpık bir sırıtış yerleşmişti. "Misafirin var, öyle mi? Tuhaf.. Pek misafir seven bir insan değilsin ya, şaşırdım o yüzden. Ee, bizi tanıştırmayacak mısın??"

Bıkkın bir nefes verdim ve "Gerek var mı?" dedim bu durumdan pek memnun olmayarak. "Lia benim.. Uzak bir akrabam, anladın mı? Bu kadarını bilmen yeterli olur."

Daha Fazla Miyav Yok! (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin