Bölüm 24: Lunapark

6.5K 400 119
                                    

______________________________________

"Yaşasın!! Lunaparka gidiyoruz!!"

Lia sevinçle zıplamaya başlarken dudaklarımın kenarına yerleşen memnun gülümsemeyi bastırıp "Tabi sadece biz ikimiz.." diye ufak bir hatırlatma yaptım çocuklara dönerek. Bakışlarım Elif'in meraklı gözlerine kaydı. "Keşke sizi de götürebilseydim.. Ama ailenizin yanına dönseniz daha iyi olur."

'Sorun yok' dercesine omuz silkti Elif bu sözlerime. "Olsun!" dedi, elleri montunun cebindeydi. "Bizim lunaparkımız var ki zaten.. Sen karını götür oraya."

"Karısı değil ki.." diye düzeltti onu Yekta, bu hitap hoşuna gitmemiş gibiydi. "Sadece arkadaşlar, değil mi?"

Bu soruyu Lia'ya yöneltmişti. Ve Lia'dan gelecek cevabı da biliyordum..

"Arkadaş mı? Bilmem.. Aslında, Yekta benim sevgilim. Değil mi?"

Dönüp dolaşıp yine bana ulaşmıştı soru, kafa salladım. "Evet sevgilim.." dedim Lia'nın elini avcumun içine alırken. Şu velet Yekta sinirlerimi bozuyordu, çocuk olsa da bi farklı bakıyordu sevgilime. Ufacık bebeyi kıskandığım için biraz tuhaf hissetsem de bunu umursamayıp arabaya ulaşmak için yola koyuldum. "Neyse artık.. Hadi siz devam edin oynamaya, bizim yolumuz uzun."

Çocuklar arkamızdan el sallayarak bizimle vedalaşırken Lia da peşimden geldi. Birlikte tepeyi inip arabaya ulaştığımızda arabanın kapısını onun için açtım. Sonra da ön taraftan dolanıp sürücü koltuğuna ulaştım.

Henüz benim yaşadığım şehre ulaşmamıştık, hala Yalova'daydık. Bu yüzden Lunapark maceramız için biraz beklememiz gerekecekti. Ama yine de Lia'nın bundan çok keyif alacağını biliyordum.

Arabayı çalıştırıp yeniden yola koyulduğumuzda meraklı ve beklenti dolu bakışlar atıyordu bana. Yan koltuğumda kıvrılıp bana ardı arkası kesilmeyen sorular yöneltmeye başladığında hepsini sabırla cevapladım.

"Gideceğimiz yer gerçekten büyük mü?" oldu ilk sorusu. Yola bakıyor olsam da heyecanının farkındaydım.

Kafa salladım.

"Evet, oldukça büyük.. Belki de o gördüğün aletlerden daha fazlası vardır."

"Ne yapacağız peki onlarla??"

"Aslında hepsinin farklı bir çalışma prensibi var ama genel olarak amaç eğlenmek. Bazıları dönüyor, bazıları sallanıyor falan.. Ne bileyim işte, varınca görürsün."

"Onların içine mi gireceğiz yani?"

"Evet. Yani, kısmen. Seni götüreceğim yer sıradan bir lunaparktan daha kapsamlı, o yüzden neler yapabileceğimizi şu an kestiremiyorum."

Bu cevabımdan sonra kısa bir an duraksayınca soruların bu kadar olduğunu düşündüm, fakat hemen sonra sormaya devam etti.

"O gördüğümüz neydi??" dedi, sanırım hangisini sorduğunu biliyordum. Anlatmaya çalıştığı aletin şeklini eliyle tasvir etti. "Böyle büyük bir tekerlek gibiydi. Bir sürü kutusu vardı.."

"Dönme dolap." dedim. Betimlemesi hoşuma gitmişti. "Kocaman bir tekerlek gibi, haklısın. Onunla en tepeye çıkıp şehri izleyebiliriz."

"Her yeri görebiliriz!" dedi heyecanla, şimdiden hayal etmeye başlamıştı. "Şehrin en güzel manzarası bizim olacak, değil mi??"

Yalnızca bir kaç saniyeliğine gözlerimi yoldan ayırıp Lia'ya baktım. Dudaklarımın kenarına minik bir gülümseme yerleşti. "Şehrin en güzel manzarası zaten benim.. " dedim sessizce, sözcükler havanın soğuğuna rağmen sıcacık bir etki bıraktı dudaklarımda. Benim gözlerimin başına gelen en güzel şey Lia'nın gözlerine bakmak iken, nasıl olur da daha fazlasını isteyebilirdim ki??

Daha Fazla Miyav Yok! (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin