Bölüm 26: Belki Bir Gün..

5.2K 405 122
                                    

Bu bölüm, "Mart gibi 19" isimli 25. bölümün devamıdır. ______________________________________

"Lia hakkındaki diğer düşüncelerin, öyle mi? Söylesene, ne düşünüyormuşsun lan??!"

Cümlelerime gayet sakin başlamıştım aslında ama Tolga'nın ima ettiği şeyler  öfkemi tetiklediği için birden onun yakasına yapışmış halde buldum kendimi.

"Ne düşüncesiymiş bu??" dedim bir kez daha. Ağzından çıkacak her hangi bir cümle, oldukça kötü sonuçlara yol açabilirdi.

Ama o gevşek davranmayı seçti yine de. "Dur be oğlum!" dedi, ellerini ellerimin üzerine koyup kurtulmaya çalıştı kavrayışımdan. Ama bırakmadım. Sanki söyledikleri çok normalmiş gibi arsız arsız bakıyordu suratıma. "Saçma sapan bir düşüncem yok, merak etme."

"Ne o zaman??" dedim dişlerimin arasından, tutuşumu biraz gevşettim.

"Sadece tanışmak istiyorum." dedi Tolga. Bu kez ellerimden kurtulmayı başardı, hafifçe geri çekildi. Sonra tişörtünü düzeltip Lia'ya baktı göz ucuyla. "Tuhaf birine benziyor ve onu tanımak istiyorum. Ama yanlış anlama, tamam mı? Yengeye yan gözle bakacak değilim ne de olsa..!"

Bir an duraksadım, "Yenge mi??" dedim. Bu kelime bana epey tuhaf gelmişti. Ayrıca Tolga'ya bu konuyla alakalı bir şey söylememiştim ki.. "Nasıl yani? Yenge derken..?"

Önce "Hadi ama!" der gibi baktı yüzüme, sonra gözlerini devirdi. "Salak mıyım ben??" diye sordu akabinde, biraz bilmiş bir tavırla. Övünerek göğsünü şişirirken işaret parmağını şakağına bastırdı. "Bu kafanın içi boş değil, tamam mı?! Kıza nasıl baktığını görebiliyorum.. Ağzının suları yere damlayacak, kör değiliz herhalde! Akraban falan değil bu kız, sevgilin. Söylemek istemediğini biliyorum ama karşında Sherlock'un modern çağdaki reenkarnesi var. Biz de biliyoruz bir şeyler yani.."

Bütün bu zırvaladığı sözcüklere cevaben bıkkın bir şekilde iç çektim. "Peki bay reenkarne Sherlock Holmes.." derken arkamdaki kanepeye bıraktım kendimi yeniden. Ardından kollarımı göğsümde birleştirdim. "Madem öyle, madem Lia'nın sevgilim olduğunu fark ettin.. Ne diye ölümle dans ediyorsun, sorabilir miyim?? Biraz önce az daha elimde kalacaktın!"

"Aksiyon seviyorum, ondan." dedi yanıt olarak, nihayet rahat bir şekilde arkasına yaslandı. Bakışları artık tamamen bendeydi. "Peki bana bunun nasıl olduğunu anlatacak mısın??"

Sanırım sormak istediği şey, Lia'yla nasıl sevgili olduğum ve hatta nasıl tanıştığımdı. Ama ona bu işin doğrusunu anlatamazdım. Yalan da söyleyemezdim, çünkü aklıma bu olaya uygun bir senaryo gelmiyordu. Babamlara söylediğim gibi Lia'nın yabancı olduğunu, yurt dışından geldiğini söylesem; onu da yemezdi Tolga. Yese bile sorup soruşturur, detay isterdi. Bu yüzden sorusunu cevaplamak yerine bir kez daha kaba Yekta olmaya karar verdim.

"Sana ne bundan?" dedim umursamazca. "Sen artık evine gitsene."

"Çok kırıcısın." dedi, çocuk gibi omuz silkti.

"Hadi Tolga.." dedim tavırlarını görmezden gelerek. "Yürü git işte! Sinir etme beni.. Zaten gidip uyuyacağım."

"Lia da mı burada kalacak?" diye sordu. Amma da meraklıydı..!

Başta cevap vermek konusunda tereddüt etsem de "Evet." dedim sonrasında. "Lia benimle yaşıyor."

"Ailesi?" dedi, daha çok soru sorar gibiydi. Kaşları merak ve şüpheyle çatıldı. "Ailesi nerede bu kızın? Neden burada kalıyor?? Lan Yekta, sen bu kızı kaçırmadın, dimi??"

"Yuh!" dedim. "Oha ama!! Abartma!"

Bunu biraz yüksek sesle söylemiştim, Lia huzursuzca kıpırdanmaya başladı bu yüzden.

Daha Fazla Miyav Yok! (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin