______________________________________
~1 hafta sonra~
"Ev mi satın aldın?"
Tolga'nın sorusunu duyunca kafamı kaldırıp kayıtsız bir ifadeyle baktım yüzüne. "Evet." dedim, omuz silktim. Bu benim için o kadar da önemli bir şey değildi..
Fakat Tolga şaşırmıştı belli ki.
"Hani istemiyordun??" dedi soru sorarcasına. Müziğin sesinden onu zar zor duysam da dudaklarını okuyordum. "Çatı katını sevdiğini söylemiştin. Şimdi ne değişti??"
Cevap vermeden önce göz ucuyla Lia'ya baktım bir kaç saniyeliğine. Bir yandan etrafı izliyor, bir yandan da çerez yiyordu.
"Bir şey değişmedi. Hala seviyorum çatı katımı.. Ama emir büyük yerden."
Tolga, Lia'ya olan bakışlarımı fark etmiş olacak ki, gülmeye başladı.
"O mu istedi?" dedi bizi duymayan birinden bahseder gibi, halbuki Lia yanımızdaydı. Gerçi bizimle pek ilgilendiği söylenemezdi ama, olsun..
"Evet." dedim. "Lia istedi. Ve ben de yaptım."
"Manyak mısın oğlum sen?"
"Değilim. Ama aşığım.."
Sanırım Lia'ya karşı olan duygularımı bu şekilde tanımlayabilirdim artık. Aşıktım, evet. O giderse nefes alamayacakmışım gibi hissediyordum ve bunun adı aşksa; aşıktım..
Son cümleme kendi kendine gülerken belli belirsiz kafa salladı Tolga. Gülüşünde biraz şefkat, biraz da gurur vardı sanki. Dalga geçiyor gibi değildi.
Bu arada, şu anda bardaydık. Hani şu eskiden çalıştığım ama sonra kovulduğum bar var ya.. Oradaydık işte. Artık zerre ihtiyaç duymadığım bu mekana keyfim ve kahyası öyle istediği için gelmiştim. Ve Cemal iti haklıydı. Benden sonra kimse kalmamıştı mekanda.
Belki kısmen dolu sayılabilirdi hala ama müdavim müşteriler yoktu görünürde. Bu 'müdavim' müşterileri çoğunlukla kadınlar kapsıyordu. Benimle ne dertleri vardı bilmiyorum fakat ben kovulunca gelmeyi bırakmışlardı belli ki.
Cemal'in "Ben kovmadım." senaryosuna hak vermeye başlamıştım..
"Bu fıstıklar neden yamuk?"
Lia'nın sorusuyla düşüncelerimden sıyrılırken etrafı süzmeyi bırakıp ona döndüm. Elinde ufak bir kaju vardı. İkram olarak verilen çerezlere dadanmıştı tarla faresi gibi..
"O fıstık değil." diyecek oldum ama Tolga benden önce davrandı.
"Aslında onun adı kaju.." dedi. "Ve biliyor musun, normalde o bir çerez değil. Kaju ismindeki bir meyvenin sap kısmı."
Bu herif neden böyle tuhaf bilgilerle dolup taşıyordu hiç anlamıyordum ama Lia hayretle baktı ona bu sözlerden sonra.
"Gerçekten mi?" dedi, gözleri genişlemişti. Bazen Tolga'nın zırvalarından sıkılsam da Lia'nın merakını seviyordum.
"Evet." dedi Tolga. "Gerçekten. Baksana tadına.."
O ikisi bu sohbete devam ederken ben bir müddet daha etrafı süzmeye devam ettim. Mekana girip çıkan insanlar, nedense her seferinde aptal aptal gülüşüyorlardı. Bazı depresifler bar taburesine yığılmış, patlayana kadar içmiş ve öylece sızmışlardı oldukları yere. İçerisi sigara dumanı ve ağır bir takım parfümlerin karışımı gibi kokuyordu. Berbattı.
İnsanlar burada nasıl eğleniyorlardı anlamıyordum.
Tekrar önüme döndüğümde Lia'nın misket limonlu kokteyllerden birini alıp içmeye başladığını gördüm. "Lia.." dedim şekilli kadehe uzanırken, bardağı elinden aldım. İçinde alkol vardı çünkü.. "Bence bundan içme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daha Fazla Miyav Yok! (+18)
ChickLitBir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, değil mi? Çünkü bu imkansız!! Ama 22 yaşındaki barmen Yekta'mızın başına gelen tam olarak bu.. Evet...