"Günaydın kızım. 8.30'da tesiste ol benimle beraber. Takımla tanıştırayım seni." Telefonu hoparlöre alıp masaya bıraktım. "Tamam babacığım. Görüşürüz."Kahvaltımı bitirip eşofmanımı ve kulüp formamı giydim. Antrenman çantamı da hazırladıktan sonra dairemden ayrıldım. Asansör, 21. katta olduğum için biraz geç geliyordu. O sırada bildirim kutuma gelen mesajlara baktım.
"Kızlar günaydın. Antrenman 12'de başlıyor. Hepinizin 11.30'da sahada olmanızı rica ediyorum. Görüşmek üzere."
Guruba sadece antrenörler mesaj atabiliyordu. O nedenle telefonumu cebime koyup yeni gelmiş olan asansöre bindim.
Asansör kapısı açılınca gördüğüm tek şey, onlarca koli olmuştu. Kesin yine birisi taşınıyordu.
<3
"Yeni sezonun ilk antrenmanına hoşgeldiniz çocuklar. Her birinizle resmî olarak şimdi tanışacağız. Benim için takım aile demektir. O nedenle sizlere kendimden sonra kızım Mira'yı tanıştırmak isterim."
Babam bi eli ile omzumu tuttu. Bir şeyler dememi bekliyordu.
"Ben Mira. 21 yaşındayım. Galatarasay Voleybol A Takımı'nda liberoluk yapıyorum. Tanıştığımıza memnun oldum." Tam babamın söylememi istediği şeyleri söylemiştim. İki kişi dışında herkes çok ciddi bir surat ile bizi dinliyordu. O ikisi ise gülmemek için kendilerini zor tutuyordu.
"Barış! Kerem! Ciddi bir iş için burdayız. Komik bir şey varsa çıkıp dışarda gülebilirsiniz." Hemen ciddileştiklerinde, bu sefer ben gülmek istemiştim. Ama surat ifademi korumam gerekiyordu. Ciddiyet, babam için en önemli şeylerden biriydi.
Saat 9 olmuştu ve takım ısınmadaydı. Barış ve Kerem hâla kendi aralarında gülüyordu. Üstüme alınmam gereken bir şey var mı diye düşünmeye başlamıştım. Bu kadar komik olan neydi?
Takım bir süre sonra molaya girince Kerem yanıma gelip şişesinden su içmeye başladı. Bi' telefonuma bi' ona bakıyordum. O ise biraz ilerde duran Barış'a bakışlar atıyordu.
Kerem şişesinin kapağını kapattığı sırada Barış da buraya geldi. "Ben Kerem Aktürkoğlu." diyip elini uzattı. "Bende Barış Alper. Barış Alper Yılmaz." Ayağa kalkıp çantamı sırtıma attım. "İkinizinde adını zaten biliyorum." diyerek içeri, tesise doğru ilerlemeye başladım.
"Kendini tanıtmadın?" diye seslendi Kerem arkamdan. Yeterince bilgi verdiğimi düşünüyordum aslında. Hiç umursamadan devam ederken "Babasının torpiliyle bi yerlere gelen birinden ne beklersin ki? Şımarık işte. Boşver Kerem." dedi Barış.
Şımarık? Baba torpili? Bir dakika ya! "Ne demeye çalışıyorsun sen?" dedim arkamı dönüp onlara doğru ilerlediğim sırada. Birbirlerine bakıp güldüler.
"Bi şey demeye çalışmıyorum. Zaten diyorum. Babanın bağlantıları sayesinde girmedin mi takıma?" dedi Barış. Sinir kat sayılarım iyice artıyordu.
"Hayır. Kimsenin torpili ile girmedim bi yere. Ben 7 yaşımdan beri voleybol oynuyorum. Aptal önyargılarınıza bi son verin." Kerem ciddileştiğimi fark edince gülmeyi kesmişti. "Şakaydı. Sakin ol." dedi. Barış ise sırıttı. Sonrada "Ben gayet ciddiyim." dedi.
Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 10.50'ydi. Bir an önce yola çıkmam gerekiyordu. "Antrenmanım olmasa seninle zevkle kavga ederdim ama gitmem lazım. Görüşürüz." Ayağımdaki terlik çorap kombini aldırış etmeden hızla yürümeye başladım.
<3
"İlkin işin bittiyse bana verir misin lastiği?" Ayağa kalkıp lastiği üstüme fırlattı. "Eee nasıl geçti babanınkilerle?" diye sordu. "Hiç sorma. Sinir krizi geçirdim adeta." Bir kaç dakika boyunca ona olanlardan bahsettim.
"Günaydın kızlar. Yılın ilk antremanına hoş geldiniz. Hemen hemen hepiniz tanışıyorsunuz. Sizden bu yıl için istediğim tek şey disiplin, odak ve en önemlisi azim. Asla pes etmemenizi istiyorum kızlar."
<3
"Mira, eve mi gidiyorsun?" diye sordu ilkin. "Hm hm. Evet. Neden ki?" Soyunma odasında ikimiz tek kalmıştık.
"Eve yeni çıktım ya ben. Kimseyi tanımıyorum. Korkuyorum gibi de biraz. Bende kalsana bu gece." dedi.
"Eve gidip hazırlan. 6 gibi seni alayim yemek yemeğe gidelim güzel bi mekana. Sonra da bana geçeriz, sen kalırsın. Olur mu? Hem sen korkarsan ben de korkarım sizin evde." diyerek karşılık verdim.
"Tamamm! 6'da görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
<3
Saat 6.30'dan beri İlkin ile aynı restoranda oturuyorduk. İkimizde fazlasıyla sıkılmıştık. Yıllardır her günümüz beraber geçtiği için de konuşacak konumuz bile yoktu.
"İlkin, çok sıkıldım." Başıyla beni onayladı. "Bende. Başka bir şeyler mi yapsak?" Birbirimize bakıp gülümsedik. Sonrada çok geçmeden hesabı ödeyip oradan kalktık ve arabaya bindik.
"Her zaman gittiğimiz yere mi?" Bu sefer başı ile onaylayan ben oldum. "Tabi ki."
İlkinle aynı takıma düşüp en yakın arkadaş olmadan önce, garip bir tanışma yaşamıştık. Diğer herkes gibi klüpte değil de, deniz kenarında bi kafede tanışmıştık. Gerçi pek kafe denilemez.
"En yakın arkadaşım" sandığım bi kaç kız ile oraya gitmiştik ve ben fazlasıyla sarhoş olmuştum. Kızların benden nefret ettiğini anlamam uzun zaman sürmüştü. Kör kütük sarhoş bi şekilde, kafede tek bırakılana kadar gerçekten dost olduğumuzu sanıyordum. İlkinin anlattığına göre mekanın açık, denize sıfır olan kısmınds oturmuş ağlıyordum. İlkinde beni öyle görünce yanıma gelmiş ve yardımcı olmuşdu. O günden beri ne zaman canımız bir şeyler istese, orada buluşurduk.
"Mira gidiyoruz bak ama çok içmeyelim bu sefer. Senin eve çok yakınız, sarhoş olursak yürürüz herhalde ama maceraya gerek yok. Tamam mı?"
"Tamam, tamam. Sakin ol. Uzun zamandır gitmiyoruz zaten. Olay çıkmaz."
<3
Mira Argun
1. Bölüm Sonu<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."