El ele bir şekilde, geçen gün Berkan ve İlkin ile gittiğimiz restorana girdik Barış'la. Garson bizi önceden rezerve olan masamıza götürdü. Barış'ın arkadaşları çoktan gelmişti. Biri kız, biriyse erkekti. Tek gariplik, yan yana oturmamışlardı. Karşı karşıyaydılar. Galiba İlkinlerle geldiğimiz seferki gibi oturacaktık.Bizi fark edince ikisi de ayağa kalktı. Ben çocuk ile el sıkışırken Barış kız ile sarılıyordu. Liseden beri arkadaşlardı sanırım ama bu yakınlık derecesi hoşuma gitmemişti.
Barış çocuk ile de sarıldı ve ben yine el sıkıştım kızla. Fazla samimiyete gerek yok diye düşünüyordum.
"İkiniz yan yana geçin. Biz Mira ile birlikte oturalım." dedi Barış. İçimden şükür ettim.
"Hayır ya. Sen benim yanıma otur Alper. Özledim seni." dedi kız.Ben doğru mu duydum?
Yanıma-Otur-Alper-Özledim-Seni
Alper?
Boğazımı temizler gibi yaptığımda üçü de bana döndü. "Özlemiş olman bir şey ifade etmiyor. İzininle 'erkek arkadaşımın' yanına ben oturacağım." dedim yalandan gülümseyerek. Sonra da Barış'a iyice yaklaşıp elini tuttum. Bir şey diyip beni onaylamasını bekliyordum aslında ama yapmamıştı.
Kızların arasında dönen "Yakın kız arkadaş" muhabbetlerini biliyordum evet ama daha önce hiç öyle biriyle karşılaşmamıştım. Bir kadının, diğer bir kadına böyle bir şey yapacağını da düşünmüyordum.
Bu güne kadar.
Ben Barış ile, henüz adını bile bilmediğim kız da diğer çocuk ile oturdu.
"Aa söylemeyi unuttum salak gibi. Eymen ben." dedi çocuk gülümseyerek. Ortamı yumuşatmaya çalışıyor gibiydi. Kızdan ses gelmeyince onun yerine de konuştu. "Nedense söylemiyor ama bu da Naz." dedi. Bakışlarımı kıza çevirdiğimde göz göze geldik ve ikimizde samimiyetsiz bir şekilde gülümsedik birbirimize.
Yemek boyunca Naz'ın Barış ile olan anılarını anlatmasını dinlemiştik. Arada bir de bana alttan alttan laflar sokuşturuyor veya bir şeylerimi eleştiriyordu. Şu an ki anımızda ise, diğerlerinden farklı olarak Naz'ın eski sevgilisi de vardı.
"Sonra Alper çocukla kavga etmeye başladı. Eymen ayırmıştı onları. Alper çok kıskanırdı beni gençken." dedi Naz ufak ufak kahkahalar eşliğinde. Alper ne Allah için? Niye herkes Barış derken sen özellikle Alper diyorsun?
Sabrımın sınırları fazlasıyla zorlanıyordu. "Aaa öyle miydi Alper?" diye sordum Barış'a dönerek. Gömleğinin yakasını çekiştirdi. "Hıhı evet." dedi zoraki bir şekilde gülümseyerek.
Ne olmuştu bu çocuğa? Niye dilini yutmuş gibi davranıyordu? Kız sabahtan beri üstüme oynuyordu adeta ama Barış'ın yaptığı tek şey susarak oturmaktı.
"O zamanlar benden hoşlandığını sanıyorduk." diye ekledi Naz. Bu sefer kahkaha atan ise ben oldum ama komik olduğundan değildi, sinirdendi. "E soralım hemen. Kendisi burda sonuçta." dedim ve vücudumu Barış'a çevirdim. "Hoşlanıyor muydun Barış Alper?" diye sordum gülümseyerek.
Şu an ondan tek beklentim "hayır, saçmalamayın, yeter" tarzı şeylerdi. Hoşlanmış olması yanlış değildi ama öyle olsa bile hayır demesi gerekiyordu şu an.
Gözlerim dışında her yere baktı Barış. Soruma cevap vermedi, başka bir şey de söylemedi. Artık ne bu kıza, ne de Barış'ın sabahtan beri sergilediği misafir çocuğu tavırlarına katlanmıyordum. Az da olsa bir şey diyebilirdi. Kızın bana söylediği onca lafa, az da olsa karşı çıkabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."