Gözlerimi açtım. Sırtım neden bu kadar ağrıyordu ki? Kalkmaya yeltendim ama çok zorlandım. Hava aydınlanmamıştı, saat kaçtı?Kafamı sağ tarafa çevirdiğim sırada Barış'ın yanımda olduğunu fark ettim. Salonda uyuya kalmıştık. Oturur pozisyonda olduğumuz için ağrıyordu sırtım.
Uyanmaması için dikkat ederek yavaş yavaş telefonuma uzandım. Saate bakacaktım.
03.47
Nasıl bu şekilde uyuya kaldığımı bile hatırlamıyordum.
Biraz daha hareket ettim ve Barış bir anda yerinde doğruldu. Bir kolu hâla omzumdaydı. Boşta kalan eli ile gözlerini ovuşturdu. "Ben mi uyandırdım seni? Rahat edemedin mi?" diye sordu yarım yamalak.
"Yok. Kendi kendime uyandım." diye yanıtladım. Omzumda olan eli ile başımı tekrar göğsüne yaslamam için hafifçe ittirdi. Çok uykulu olduğum için zar zor kavrıyordum ne olduğunu. O nedenle yaptığı şeye karşı koymadım ve başımı tekrardan göğsüne yasladım. O da başını benimkine doğru eğdi ve gözlerimi kapattım.
~
"Mira! Açsana kapıyı! Off bir şey mi oldu acaba?"
"Bilmiyorum ama bence Barış da içeride çünkü o da kapıyı açmıyor."
"Off ne yapacağız şimdi?"
"Hiç yedek anahtar falan yok mu? Her gün birbirinizde kalıyorsunuz neredeyse."
"Aaa doğru. Bekle...Heh burda anahtar. Paspasın altına saklıyorduk. Şimdi hatırladım..."
Kapının açılması ile gözlerimi araladım. Gece de uyanmıştım bir ara ama o an ki uyku ile hatırlamıyordum bile ne yaptığımı.
"Oha! Hani barışmıyordunuz lan siz?" İçeriye giren kişilerden birinin Berkan olduğunu anladım.
Başka kim sabah sabah bu kadar bağırabilirdi ki?
"Off!" dedi Barış gözlerini açarak. Bana sarıldığı kolunu çekmeden yerinde doğruldu. "Nerden çıktınız oğlum siz sabah sabah ya?!" dedi bıkkın bir şekilde. Bende doğrulup arkamı döndüm. İlkin ve Kerem'de buradaydı.
Doğru ya, başka nasıl girebilirlerdi ki zaten? Anahtarın yerini İlkin biliyordu bir tek.
"Günaydın. Hoş geldiniz." dedim Barış'ın kolundan sıyrılıp ayağa kalkarken. "Ulan Berkan sizi var ya!" dedi ve yastıklardan birini onlara fırlattı. Bu yaptığı gülmeme sebep olmuştu.
Dur. Hayır. Barış'a gülümsemiyoruz.
Hee bütün gece beraber uyurken öyle demiyordun ama.
Salak.
Gözlerimi ovuşturarak mutfağa ilerledim. İlkin'de arkamdan geliyordu.
Dolaptan bardak çıkarıp su doldurdum kendime. "Barıştınız mı?" diye sordu İlkin. Başımı olumsuz anlamda salladım vs suyumu bitirdikten sonra "Tabi ki hayır." dedim. "Of sende bi karar ver artık Mira." dedi İlkin. O sırada içeriye Barış girdi.
"Neye karar veriyormuş benimki?" dedi. "Senin ki derken?" dedim dik dik bakarak. Yanıma gelip kolunun altına aldı beni. "Evet benimkisin. Kabul etsen de, etmesen de." dedi. Ben kolunun altından çıkmaya çalıştıkça daha da sıkı tutuyordu beni. "Barış Alper bırak beni!" dedim sesimi yükselterek. Cevap vermek yerine, beni de alıp salona geri gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."