Berat ile eski konular hakkında konuşmuştuk bir süre ama bir yere varamıyorduk. Pek istediğim de söylenemezdi zaten.Arada bir Barış ile göz göze geliyorduk ama bakışlarında en ufak bir duygu yoktu Barış'ın. Varsa bile çok iyi gizliyordu. Bende aynı şeyi yaparak belli etmemeye çalışıyordum Naz'ı ne kadar kıskandığımı.
"Bilmiyorum Berat. Ne kadar konuşsak bile bir sonuca bağlayamıyoruz farkındasın değil mi?" Son dediğine böyle yanıt vermiştim ama hatırlamıyordum bile ne dediğini. Barışlar'ın ne konuştuğunu dinlemeye çalışıyordum daha çok.
Cümlem bittikten bir kaç saniye sonra Berat elini saçıma götürüp kulağımın arkasına attı bir tutamını. Bunu yapmasını hiç beklemediğim için tepki verememiştim ama karşı masamda duran bir çift gözün buraya kitlendiğini hissedebiliyordum.
Her ne kadar hoşuna gitmiş olsa da asla bakmadım Barış'a. Tam aksine, Berat'ın gözlerinin içine bakıp gülümsedim. O da gülümseyip konuşmaya başladı.
"Seni daralmak veya sıkmak istemiyorum ama benim için zaman fark etmiyor. İstediğin kadar düşünebilirsin. Şu an sonuca bağlayacağız diye bir zorunluluğumuz yok. Önümüzde bir sürü gün var." dedi. Sahte gülümsememi yaparak "Haklısın." dedim.
Her na kadar temasta bulunmak istemesem bile masada duran elimi tuttu Berat.
Barış için bardağı taşıran son damla ise bu olmuştu. Aniden ayağa kalktığı sırada bakışlarımı ona çevirdim. Ellerini iki yanında yumruk yapmış bir şekilde ayakta duruyordu. Oldukça da sinirliydi.
Bu görüntünün keyfini çıkarmak istiyordum ama rol icabı umursamadan Berat'a döndüm ve bende onun elini tuttum. Göz ucuyla baktığım sırada Barış'ın artık o masada olmadığını anladım.
Berat nasıl olmuştu da hâla fark etmemişti Barış'ı? Bu kadar mı dikkatini veriyordu bana?
Bir süre daha Berat ile havadan sudan ve biraz da eski konulardan konuşmuştuk. Sıkılacağımı düşünsem bile gayet iyi ilerlemişti sohbetimiz.
O sırada Barış ne yapıyor diye soracak olursanız, sadece olduğu yerde oturuyordu.
Açıkça istemediğini belirttiği bir kız hakkında ne yapabilirdi ki?
Veya engelleyip hiç bir şey yaşanmamış gibi davrandığı bir kız hakkında?
Bana sorarsanız, hiç bir şey.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, Barış'ın yerinde kıvrandığını görmek daha da hoşuma gitmeye başlamıştı. Bu oyunu sonsuza dek sürdürebilirdim.
"Hesabı isteyelim mi?" diye sordu Berat. Dikkatimi ona vererek başımı olumlu anlamda salladım. "Olur."
Berat hesabı ödedikten sonra masadan kalktık. Berat o an Barış'ı fark etmişti. Bana vereceği ters bir tepkiden korksam bile bir şey dememişti. Tam aksine, Barış'ın gözlerine baka baka bi elini belime koymuştu ve kapıya öyle ilerlemiştik.
Endişelendiğim tek şey, yarın sabah hakkımızda haber çıkabilecek olmasıydı. İçimden bir umut dua ediyordum, öyle bir şey olmasın diye.
Restorandan ayrıldıktan sonra düşünebildiğim tek şey arka da bıraktığımız Barış olmuştu.
Berat valeden anahtarı aldı ve önce kapımı açıp ve arabaya binmemi bekledi, sonra geçip kendi tarafına oturdu. Aracı otoparktan çıkarırken ise "Eskiden hep gittiğimiz bir dondurmacı vardı. Hatırlıyor musun?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."