~8~

1.6K 48 76
                                    


4 Ağustos 2024
(1 Hafta Sonra)

Türkiye-Hollanda ve ondan sonraki Türkiye-Dominik maçlarını kazanmıştık. Bugün ise İtalya karşısında oynayacaktık, fazlasıyla stresliydim. Sahada ısınıyorduk ve maçın başlamasına tahminen yarım saat kadar vardı. Barış, Kerem, Cenk abi ve Bertuğ dışında ki diğer futbolcular Türkiye'ye dönmüştü.

Maçın başlama düdüğü çalınca ısınmayı bırakıp Santarellinin yanına geçtik. Yaptığı konuşmadan sonra sahada, maçtaydık.

<3

Bu maçı da kazanmıştık ve sahada fotoğraf çekildikten sonra soyunma odasına geçtik. Herkes çok mutluydu. Akşam kutlama yemeğine gidecektik.

"Akşam gidiyoruz dimi?" dedi Ebrar. Herkes onayladı. "Mira, İlkin çocukları da çağırsanıza." dedi Eda abla. "Gerek yok bence ya." diye itiraz ettim. "Neden ki?" diye sordu Zehra. "Antrenmanlardan falan dolayı konuşmuyoruz 1 haftadır. Neredeyse hiç. Şimdi gidip söylersem garip olur." dedim. "İlkin söylesin o zaman." İlkin başını salladı. "Olur söylerim."  Ne gerek vardı ki?

Yaklaşık 1 saat sonra otele döndük. İlkin ile odaya çıkmadan önce Santarelli ile konuşuyorduk. Tam o sırada Barışlar gelince ilkin yanlarına gitti.

Odamıza çıkmış, kutlama yemeği için hazırlanıyorduk. "Sizce bu elbiseyi mi giyeyim yoksa etekle body'i mi?" diye sordum kızlara. İkisi aynı ands "Elbise." dedi. Üçümüzde elbise giyiyorduk.

Hazırlandıktan sonra aşağı, lobiye indik. Herkes yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. "Barışlar gelecek mi?" diye sordu Eda abla. İlkin başını salladı. "Evet, evet. Ben mekanın yerini söyledim. Biraz geç kalabiliriz dediler ama geleceklermiş."

<3

Neredeyse herkes yemeklerini bitirmişti. "Biz bar kısmına geçiyoruz. Gelen var mı?" diye sordu Barış. Kızlar bana bakıyordu. Bu gece de içip kendimi rezil edemezdim. "Biz sonra katılırız size." dedim.

Yaklaşık yarım saat/kırk dakika sonra kızlardan bir kaçı da fazlasıyla içmiş, sarhoş olmuştu. Eda abla da kızlara göz kulak olmak için içmemişti. "Ben biraz hava almaya çıksam sıkıntı olur mu?" diye sordum. "Sıkıntı yok tatlım. Geç sen. Bir şeye ihtiyacın olursa haber ver." dedi. Bende başımla onaylayıp terasa çıktım.

Terasta iyice ilerleyip en sondaki masaya oturdum. Telefonuma bakarken karşımdaki sandalyenin çekilmesi ile dikkatım dağıldı. Barış ve Kerem gelmişti. "Oturabilir miyiz?" dedi Barış yarım yamalak. Sarhoştu. "Oturun." dedim.

Barış gömleğinin bir iki düğmesini açtı. "Boğulacak gibi hissediyorum." dedi. Kerem'de güldü. "Çıkar direkt gömleğini." dedi. Bu sefer ikiside gülüyordu. Sonra Barış Kerem'e kaş göz yapmaya başladı.

Sanki ben görmüyorum.

"Ben lavaboya gidiyorum." dedi ve ayağa kalktı Kerem. "Barış! Bak sakın ağzından bir şey kaçırma." dedi ilerlerken. Neyden bahsediyor bu?

"Kerem neyden bahsediyor?" diye sordum Barış'a. "Sana söylememem gerek. Üzülürsün sonra bak!" dedi Barış. Biraz ısrar etsem söyler gibiydi. Sonuçta yarın hatırlamayacaktı bile. "Söylemezsen daha çok üzülürüm." dedim. Elleriyle gözlerini ovaladı. "Cidden mi? O zaman anlatabilirim ama bak üzülürsen bana kızmak yok." dedi. Başımı salladım.

21 || Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin